Kavgam. Ekmeğim için: sevdam, Ülkem için diyerek, her türlü tehdide gülerek bakıp. Kutlu mücadelemizin er meydanına koşan çilekeş cefakâr vefakâr kamu görevlisi kardeşlerim, çok kıymetli basın mensupları.
Hoş geldiniz, şeref verdiniz.
Bugün buraya gelmek, haksızlıkların, Hukuksuzlukların: alın terimizi emeğimizi çalanların karşısına bir abide gibi dikilebilmek her babayiğidin harcı değildir.
Memurları, emeklileri enflasyona ezdirmedik deyip. Ülkenin kaymağını yandaş çevrelere dağıtanları gördünüz.
Günlerce, bu sözde sendikaların ve siyasetçilerin büyük bir nimetmiş gibi anlattığı. Toplu sözleşme tiyatrosunu izlediniz.
Siz hep sustunuz ve beklediniz.
Şimdi sıra sizde: şimdi herkes susacak: siz konuşacaksınız.
Bütün haksızlıkları, yüzsüzlükleri: yalancıların suratlarına çarpacaksınız.
Siz: Tüm Sendikaların, büyüklüğüne inandınız, gücüne güvendiniz, her türlü engeli aşarak buraya geldiniz.
Allah sizden razı olsun!
Değerli basın mensupları: kıymetli arkadaşlar:
Yıllardır diyalog, hoşgörü diyoruz.
Yıllardır kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerinin ilerletilmesi için mücadele veriyoruz.
Elbette bu mücadelenin öncelikli hedefi kamu görevlilerinin toplu sözleşme, grev ve siyaset haklarını da içeren çağdaş. İLO standartlarında sendikal haklardır.
Bu sürede hep toplumumuzun hassasiyetlerini gözettik.
Gerginliklerden kaçındık.
Hak mücadelemizde milli ve manevi değerlerimizi ön planda tutarak, "önce ülkem" diyerek yer aldık.
Ancak, bu iyi niyetimize karşılık olarak memurlarımız aleyhine yürütülen kampanyalara, memurlarımızın kazanılmış haklarının ellerinden alınma gayretlerine maruz kaldık.
İş bilmez iktidarın başarısızlıkları, kötü niyetli yöneticilerin beceriksizlikleri yıllarca sırtımıza yüklendi.
Oysa bizler yandaşlarımızın doğduğu andan başlayarak, hayatının her anında, her alanında hizmet üreticiyiz.
Hastadan bulaşan virüs nedeniyle can veren doktor: kilometrelerce ötedeki köye ders vermeye giderken soğuktan donan öğretmen: haciz ihbarnamesini borçluya tebliğ etliği için katledilen postacı: yangın söndürürken hayatını kaybeden itfaiyeci, ormancı: asayişi sağlarken şehit edilen polis, zabıta; raylara döşenen bombanın patlamasıyla şehit düşen makinist de biziz. Ancak yöneticiler tarafından her fırsatta hizmet üretmemekle, yan gelip yatmakla suçlanan da biziz.
2002-2012 yılları arasında ülke ekonomisi ortalama yıllık %6,8 oranında büyürken, kamu görevlilerine büyümeden pay verilmemiş, "büyümeye ne katkınız var ki!" denmiştir.
Ekonomik kriz dönemleri, çalışanlarımızın haklarının budanması için bir fırsat olarak görülmüş. Bu dönemlerde çalışanlarımız işsizlikle tehdit edilerek sesleri kısılmıştır.
Daha bir ay kadar önce yatırım paketi adı altında sanayici ve iş adamlarına 2 milyar TL'lik bir kaynak yaratılırken, memurlarımız ve memur emeklilerimiz tam 5 aydır zam alamadan yaşamak zorunda kalmışlardır.
Bütçe de milli gelir de milletin ortak kaynağıdır.
Türk memuru bildiğiniz nedenlerle bir gün çalışmama hakkını kullanmaktadır. Şimdi sıra sizde: şimdi herkes susacak: siz konuşacaksınız.
Bütün haksızlıkları, yüzsüzlükleri: yalancıların suratlarına çarpacaksınız.
Siz: Tüm Sendikaların, büyüklüğüne inandınız, gücüne güvendiniz, her türlü engeli aşarak buraya geldiniz.
Allah sizden razı olsun!
Değerli basın mensupları: kıymetli arkadaşlar:
Yıllardır diyalog, hoşgörü diyoruz.
Yıllardır kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerinin ilerletilmesi için mücadele veriyoruz.
Elbette bu mücadelenin öncelikli hedefi kamu görevlilerinin toplu sözleşme, grev ve siyaset haklarını da içeren çağdaş. İLO standartlarında sendikal haklardır.
Bu sürede hep toplumumuzun hassasiyetlerini gözettik.
Gerginliklerden kaçındık.
Hak mücadelemizde milli ve manevi değerlerimizi ön planda tutarak, "önce ülkem" diyerek yer aldık.
Ancak, bu iyi niyetimize karşılık olarak memurlarımız aleyhine yürütülen kampanyalara, memurlarımızın kazanılmış haklarının ellerinden alınma gayretlerine maruz kaldık.
İş bilmez iktidarın başarısızlıkları, kötü niyetli yöneticilerin beceriksizlikleri yıllarca sırtımıza yüklendi.
Oysa bizler yandaşlarımızın doğduğu andan başlayarak, hayatının her anında, her alanında hizmet üreticiyiz.
Hastadan bulaşan virüs nedeniyle can veren doktor: kilometrelerce ötedeki köye ders vermeye giderken soğuktan donan öğretmen: haciz ihbarnamesini borçluya tebliğ etliği için katledilen postacı: yangın söndürürken hayatını kaybeden itfaiyeci, ormancı: asayişi sağlarken şehit edilen polis, zabıta; raylara döşenen bombanın patlamasıyla şehit düşen makinist de biziz. Ancak yöneticiler tarafından her fırsatta hizmet üretmemekle, yan gelip yatmakla suçlanan da biziz.
2002-2012 yılları arasında ülke ekonomisi ortalama yıllık %6,8 oranında büyürken, kamu görevlilerine büyümeden pay verilmemiş, "büyümeye ne katkınız var ki!" denmiştir.
Ekonomik kriz dönemleri, çalışanlarımızın haklarının budanması için bir fırsat olarak görülmüş. Bu dönemlerde çalışanlarımız işsizlikle tehdit edilerek sesleri kısılmıştır.
Daha bir ay kadar önce yatırım paketi adı altında sanayici ve iş adamlarına 2 milyar TL'lik bir kaynak yaratılırken, memurlarımız ve memur emeklilerimiz tam 5 aydır zam alamadan yaşamak zorunda kalmışlardır.
Bütçe de milli gelir de milletin ortak kaynağıdır.
Yıllardır memursuz bir ülke özlemi ile yanıp tutuşanlar, şimdi Bizler bugün hükümetin; Üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi için,
Tek taraflı uygulamalardan vazgeçerek, tabanın sesine kulak vermesi için.
Büyümeden pay vermediği kamu çalışanına daha fazla cefa çektirmekten vazgeçmesi için. Kapsamlı ve adil bir sosyal güvenlik sistemi için.
Adil bir gelir dağılımı sağlaması için.
Ülkemizin kaynaklarını faizciye, rantiyeciye değil, işsizliğe son verecek yatırım harcamalarına aktarması için.
Memurlarımızın;
Gerçek anlamda toplu sözleşme ve grev hakkı için.
Farklı statülerde istihdam edilerek haklarının geriletilenesin "dur“ demek için.
Onuru, haysiyeti, kariyeri ve kaybettiklerini geri almak için.
Hak için, adalet için, daha güzel yarınlar için iş bıraktık.
Yetkililerin tehditleri bizleri yolumuzdan döndüremedi.
Şimdi yargı kararlarıyla, Anayasa hükmü ile uluslararası sözleşmelerle. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile bizlere tanınmış olan haklarımızı kullanıyoruz.
Hakkımızı alana kadar, mücadelemiz devam edecektir.
Bugün ne güzel bir gün. Bugün: maskelerin düştüğü, gerçeklerin ortaya çıktığı gündür.
Bugün: memurların haklarım iç edenlerin kaçacak delik aradığı gündür.
Bugün: memurlarımız; üzerlerine asılan her türlü asılsız yaftayı parçaladı.
“Memur ne iş yapıyor ki! Yan gelip yatıyor" diyenler, memurların ne iş yaptığını gördü.
Bugün, meydanlarda tüm haksızlıklara karşı meydan okuyan ve tüm riyakârların günahlarını suratlarına çarpan bir Türkiye Kamu-Sen var.
Bugün inanın ki tüm emekliler, tüm memurlar tüm Türkiye “İyi ki Türkiye Kamu-SEN var” diyor.
YAŞASIN TOPLU SÖZLEŞMELİ, GREV, SENDİKAL HAK MÜCADELEMİZ!
YAŞASIN TÜRKİYE KAMU-SEN!
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.