Konya Şeker’in yatırımları hız kesmiyor. Recep Başkan, nihayet bir vefa örneği olarak annesinin köyü (Koçaş Köyü)’ne, Sarıoğlan Beldesi’ne meyve suyu fabrikası yapmak üzere arazi satın aldı. Bozkır-Hadim-Güneysınır ilçelerinin kesiştiği noktada, Sarıoğlan Beldesi’nin mücavir alanı içerisinde satın alınan elli dönümlük arazide meyve suyu fabrikası yapılacak. Fabrika, Bozkır-Hadim- Güneysınır yörelerine kan ve can getirecek, canlılık verecek. Kaşınhan Beldesi’nden Ermenek İlçesi’ne kadar olan bölgenin yetiştirdiği, yetiştireceği havuç dahil her türlü meyve alınacak ve işlenecek.
Evet, aslen Armutlu Köylü ve Sarıoğlan Beldesi’nde akrabaları olan bir vatandaş olarak, fabrika arazisinin temininde ve alımında aracı ve yardımcı oldum. İlgili mühendislerin tercih edip beğendiği arazinin sahipleri yakınım olduğu için devreye girdim. Sarıoğlan’a bir fabrikanın yapılmasının ne anlama geldiğini, o bölgeye nasıl faydalar sağlayacağını, o bölgede ne gibi tarımsal ve ticari gelişmeler yaşanacağını arazi sahiplerine izah ettim ve ikna etmeye çalıştım. Çok şükür arazi sahipleri bilinçli ve ileri görüşlü davrandılar, çok bir zorluk çıkarmadılar, arazi alımı suhuletle halledildi. Benim de yakın akrabam olan arazi sahiplerine, amcaoğullarım Recep ve Muhammed Öğütçü kardeşlere gösterdikleri âlicenaplıktan ötürü teşekkür ederim. O yörenin insanı olarak, fizibilite çalışmalarını yapan, projesinde emeği geçen, başta Recep Konuk ve Seyda Beyler olmak üzere tüm Konya Şeker ekibine Sarıoğlanlılar adına teşekkürü bir borç bilirim. Arazi araştırmasında ve temininde Sarıoğlan Belediyesi’nin yöneticilerinin de özel gayretleri oldu. Kamil ve Ali Beyleri tebrik ederim.
Bozkır- Hadim yöresi Konya’mızın en fakir bölgesidir, insanı taştan ekmeğini çıkaracak kadar çalışkandır, gayretlidir. Bozkır ve Hadim insanı, o sarp ve dağlık olan küçük arazi parçalarında üzüm ve meyve yetiştirerek geçimini sağlamaktadır. Gelir kaynaklarının bir kısmı da hayvancılıktır. Çok insan da gurbete çıkarak, gurbet parsıyla evini geçindirmektedir. İşte Sarıoğlan Beldesi’ne yapılacak ve üç yüz civarında bir istihdam oluşturacak meyve suyu fabrikası, o yörenin insanlarına kan ve can verecek, göçü durduracak; kimi üreterek, kimi de fabrikada çalışarak kazanacaktır. İnşallah fabrikanın devamı gelecek, Sarıoğlan bir sanayi bölgesi olacaktır.
Bildiğim kadarıyla bu fabrika Recep Başkan’ın kaç yıldır hayaliydi. O bölgenin acilen bir fabrikaya ihtiyacı vardı. Ürettiği elmasına pazar bulamıyor, havanlara yediriyordu. Üzümünü satamadığından bağlarını kurumaya terk etmişti. Bundan böyle o yöreye daha çok meyve ağacı dikilecek, o bölgede daha çok bağ yetiştirilecek, mor havuç gibi yeni ürünler ekilecek. Fabrikada sirke, meyve suyu, şalgam suyu, pekmez, reçel vb. marmelat türünün hepsi üretilecek. Çifti, köylü, ürettiği ürünü satamama korkusu yaşamayacak. O bölgeye para gelecek, istihdam gelecek, canlılık gelecek. İnsanlar kapısının önünde iş-aş bulacak.
Fabrikalar hammadde kaynağının yakınına yapılır. Bu şekilde hem taşıma maliyeti düşer, hem de üreticinin daha çok üretmesi teşvik edilir. Sarıoğlan bölgesi meyve suyu fabrikası için biçilmiş kaftandır. Bozkır’dan Ermenek’e kadar o bölgelerin iklimi ve arazi yapısı sadece meyveciliğe elverişlidir. O bölgenin insanı da meyve yetiştirme noktasında deneyimlidir. Recep Başkan, bir vefa borcu olarak meyve suyu fabrikasını o yöreye kaydırarak hem bölgenin gelişmesini istemiş, hem de hammadde kaynağına yakın olmayı düşünmüştür. Bu isabetli yatırımından dolayı kendisini takdir ve tebrik ediyorum.
Bugünkü fabrika yapılacak arazi, yirmi sene önce aynı amaçlarla alınmıştı, ama o günkü insanlar (birisi de rahmetli İsmet amcamdı), sermaye bulup bu yatırımı gerçekleştiremediler. Nihayet bu hayırlı yatırım Konya Şeker AŞ’ne, Recep Konuk’a nasip oldu. Hızlı bir şekilde yapılacağını öğrendim. Şimdiden yöremize, bölgemize hayırlı olsun.
GEÇEN HAFTA SONU KÖYÜMDEYDİM
Geçen hafta sonu Bozkır ilçemizin iki köyünü ziyaret ettim. Armutlu Köyü ve Hamzalar Kasabası benim ve eşimin köyleri. Kiraz yemek ve sılay-ı rahim yapmak için gittiğim memleketimde “taktak” denilen motora bindim, çocukluk ve gençlik günlerimin geçtiği ve hayvan otlattığım dağları gezdim. Hem çocukluğumu yaşadım, hem de köylerdeki zirai gelişmelere şahit oldum.
Evet, dağ köylerimizde büyük bir ilerlemenin olduğunu gördüm. Dağlar taşlar elma ve diğer meyve türü ağaçlarla bezenmiş, köylüler buldukları her su kaynağının çevresine meyve fidanları dikmişler, su olmayan arazileri de bağ çubuklarıyla bezemişler. Kuruyan ve harap bırakılan eski bağlar yeşermiş, bağcılık yeniden canlanmış. Bugün insanlar daha teknik çalışmakta, ziraat mühendislerinin önerilerini daha çok dikkate almakta. Eski sistem bağcılık bırakılmış, delice çubuklar dikilerek aşılanmış, dalları direklere ve tellere asılmış, daha gür ve yüksek asma çubuklar yetiştirilmiş. Öbür taraftan dikilen bodur ve yarı bodur elma fidanları iki üç yıl içinde meyveye durmuş. Kiraz ağaçları köylünün geçim kaynağı olmuş. Orman ağacı olarak görülen ceviz ve badem ağaçları da geçim kaynağı olmaya aday. Çilekçilik de giderek yayılıyor. Hasılı devletin hayvancılık ve tarım politikası hedefine ulaşmış.
Devletin teşviklerini duyan-gören bazı emekli vatandaşlar da köyüne dönerek meyveciliğe ve hayvancılığa soyunmuşlar. Bir kısım emekliler kış mevsimini şehirde, bahar ve yaz mevsimini köyde geçirmektedir. Hamzalar Kasabası’nda yaşlı bir emekli vatandaşla karşılaştım. Ahmet Kalaycı isimli bu amcamız, kış aylarında Konya’da ikamet etmekte, baharın ilk günlerinde köyüne gitmekte, Avrupa’dan gelen emekli maaşını köyde meyve yetiştirmeye ve dağlarda su çeşmesi açmaya harcamaktadır. Yetmiş yaşını aşan Ahmet amcamız, köyünün ücra bir dağına bini aşkın elma ve diğer meyve ağaçlarından dikmiş, küçük su kaynaklarını bularak çeşmeler yapmış, ağaçların etrafını domuzlara karşı telle çevirmiş, dağa modern bir ev yapmış, yanında fırını da var, yaz aylarını orada geçiriyor. Hem sağlık kazanıyor hem hayır kazanıyor.
Evet, özellikle Hamzalar Kasabası’nın insanlarının çalışkanlığına ve azmine hayran kaldım. Karaalan denilen mevkide binlerce meyve ağacı dikmişler, onlarca bağ evi yapmışlar, dağları- taşları bağ çubuklarıyla donatmışlar. İnsan, elma bahçelerini gezdikçe gördükçe keyif alıyor. Sizlere de tavsiye ediyorum, Hamzalar Kasabası’nda Ahmet Kalaycı amcanın Göynük mevkiindeki bahçesine gidin, görün, havuzlarının başında ailenizle piknik yapın. Ahmet amcanın her şeyi hayrat. Bahçesinde sebze ve meyve yemek serbest, hatta torbanızı da dolduruveriyor.
Şunu gördüm, bu milletin önü açıldığı, imkan verildiği zaman başaramayacağı yok. Bu milletin yetmiş yaşındaki ihtiyarı da, yedi yaşındaki çocuğu da çalıyor. Hükümetin verdiği teşvikler boşa harcanmıyor. Dağıtılan meyve fidanları yetişiyor, meyveye duruyor.. Armutlu Köyü’nün dağları korunga otuyla yeşermekte, yollarında sürü sürü sığırlar ve davarlar yürümektedir. Hamzalar Kasabası bundan böyle üzümüyle ve elmasıyla anılacak, meşhur olacak.
Bu arada Sarıoğlan Kasabası’na kurulacak meyve suyu fabrikasının ne kadar gerekli ve isabetli olduğunu bir kez daha ifade edeyim. Sarıoğlan Kasabası’nın çevresindeki köyler ve kasabalar, meysu fabrikasını hararetle bekliyorlar. Şayet böyle bir meyve işleme fabrikası açılmazsa, iki -üç yıl sonra iç piyasanın çekmediği meyveler hayvanlara yem olacak.
Sonuç olarak, dağ köylerinin kurtuluşu ve kalkınması ancak meyvecilikle ve hayvancılıkla mümkün. Oralarda geniş ve düz araziler olmadığı için ekinler hayvan gücüyle ekilmekte, orakla derilmektedir. Bu tür eski yöntemler bugün için insanları aç bırakmaktadır. Dağ köylerinin kurtuluşu organik tarımda, organik hayvancılıkta ve organik meyveciliktedir. Devlet teşviklerine devam etmeli, halkın her karış toprağını değerlendirmesini sağlamalıdır. Böylece hem köyden şehre göç duracak, işsizlik azalacak, hem de sağlıklı gıda üretimi artacaktır. Konya bölgesi olarak hububat ve tahıl ova köylerinde olmalı, meyve Toros dağlarında üretilmelidir. Tarım politikaları yönünden Hükümet doğru yoldadır.
Kaynak:Merhaba Haber
Evet, aslen Armutlu Köylü ve Sarıoğlan Beldesi’nde akrabaları olan bir vatandaş olarak, fabrika arazisinin temininde ve alımında aracı ve yardımcı oldum. İlgili mühendislerin tercih edip beğendiği arazinin sahipleri yakınım olduğu için devreye girdim. Sarıoğlan’a bir fabrikanın yapılmasının ne anlama geldiğini, o bölgeye nasıl faydalar sağlayacağını, o bölgede ne gibi tarımsal ve ticari gelişmeler yaşanacağını arazi sahiplerine izah ettim ve ikna etmeye çalıştım. Çok şükür arazi sahipleri bilinçli ve ileri görüşlü davrandılar, çok bir zorluk çıkarmadılar, arazi alımı suhuletle halledildi. Benim de yakın akrabam olan arazi sahiplerine, amcaoğullarım Recep ve Muhammed Öğütçü kardeşlere gösterdikleri âlicenaplıktan ötürü teşekkür ederim. O yörenin insanı olarak, fizibilite çalışmalarını yapan, projesinde emeği geçen, başta Recep Konuk ve Seyda Beyler olmak üzere tüm Konya Şeker ekibine Sarıoğlanlılar adına teşekkürü bir borç bilirim. Arazi araştırmasında ve temininde Sarıoğlan Belediyesi’nin yöneticilerinin de özel gayretleri oldu. Kamil ve Ali Beyleri tebrik ederim.
Bozkır- Hadim yöresi Konya’mızın en fakir bölgesidir, insanı taştan ekmeğini çıkaracak kadar çalışkandır, gayretlidir. Bozkır ve Hadim insanı, o sarp ve dağlık olan küçük arazi parçalarında üzüm ve meyve yetiştirerek geçimini sağlamaktadır. Gelir kaynaklarının bir kısmı da hayvancılıktır. Çok insan da gurbete çıkarak, gurbet parsıyla evini geçindirmektedir. İşte Sarıoğlan Beldesi’ne yapılacak ve üç yüz civarında bir istihdam oluşturacak meyve suyu fabrikası, o yörenin insanlarına kan ve can verecek, göçü durduracak; kimi üreterek, kimi de fabrikada çalışarak kazanacaktır. İnşallah fabrikanın devamı gelecek, Sarıoğlan bir sanayi bölgesi olacaktır.
Bildiğim kadarıyla bu fabrika Recep Başkan’ın kaç yıldır hayaliydi. O bölgenin acilen bir fabrikaya ihtiyacı vardı. Ürettiği elmasına pazar bulamıyor, havanlara yediriyordu. Üzümünü satamadığından bağlarını kurumaya terk etmişti. Bundan böyle o yöreye daha çok meyve ağacı dikilecek, o bölgede daha çok bağ yetiştirilecek, mor havuç gibi yeni ürünler ekilecek. Fabrikada sirke, meyve suyu, şalgam suyu, pekmez, reçel vb. marmelat türünün hepsi üretilecek. Çifti, köylü, ürettiği ürünü satamama korkusu yaşamayacak. O bölgeye para gelecek, istihdam gelecek, canlılık gelecek. İnsanlar kapısının önünde iş-aş bulacak.
Fabrikalar hammadde kaynağının yakınına yapılır. Bu şekilde hem taşıma maliyeti düşer, hem de üreticinin daha çok üretmesi teşvik edilir. Sarıoğlan bölgesi meyve suyu fabrikası için biçilmiş kaftandır. Bozkır’dan Ermenek’e kadar o bölgelerin iklimi ve arazi yapısı sadece meyveciliğe elverişlidir. O bölgenin insanı da meyve yetiştirme noktasında deneyimlidir. Recep Başkan, bir vefa borcu olarak meyve suyu fabrikasını o yöreye kaydırarak hem bölgenin gelişmesini istemiş, hem de hammadde kaynağına yakın olmayı düşünmüştür. Bu isabetli yatırımından dolayı kendisini takdir ve tebrik ediyorum.
Bugünkü fabrika yapılacak arazi, yirmi sene önce aynı amaçlarla alınmıştı, ama o günkü insanlar (birisi de rahmetli İsmet amcamdı), sermaye bulup bu yatırımı gerçekleştiremediler. Nihayet bu hayırlı yatırım Konya Şeker AŞ’ne, Recep Konuk’a nasip oldu. Hızlı bir şekilde yapılacağını öğrendim. Şimdiden yöremize, bölgemize hayırlı olsun.
GEÇEN HAFTA SONU KÖYÜMDEYDİM
Geçen hafta sonu Bozkır ilçemizin iki köyünü ziyaret ettim. Armutlu Köyü ve Hamzalar Kasabası benim ve eşimin köyleri. Kiraz yemek ve sılay-ı rahim yapmak için gittiğim memleketimde “taktak” denilen motora bindim, çocukluk ve gençlik günlerimin geçtiği ve hayvan otlattığım dağları gezdim. Hem çocukluğumu yaşadım, hem de köylerdeki zirai gelişmelere şahit oldum.
Evet, dağ köylerimizde büyük bir ilerlemenin olduğunu gördüm. Dağlar taşlar elma ve diğer meyve türü ağaçlarla bezenmiş, köylüler buldukları her su kaynağının çevresine meyve fidanları dikmişler, su olmayan arazileri de bağ çubuklarıyla bezemişler. Kuruyan ve harap bırakılan eski bağlar yeşermiş, bağcılık yeniden canlanmış. Bugün insanlar daha teknik çalışmakta, ziraat mühendislerinin önerilerini daha çok dikkate almakta. Eski sistem bağcılık bırakılmış, delice çubuklar dikilerek aşılanmış, dalları direklere ve tellere asılmış, daha gür ve yüksek asma çubuklar yetiştirilmiş. Öbür taraftan dikilen bodur ve yarı bodur elma fidanları iki üç yıl içinde meyveye durmuş. Kiraz ağaçları köylünün geçim kaynağı olmuş. Orman ağacı olarak görülen ceviz ve badem ağaçları da geçim kaynağı olmaya aday. Çilekçilik de giderek yayılıyor. Hasılı devletin hayvancılık ve tarım politikası hedefine ulaşmış.
Devletin teşviklerini duyan-gören bazı emekli vatandaşlar da köyüne dönerek meyveciliğe ve hayvancılığa soyunmuşlar. Bir kısım emekliler kış mevsimini şehirde, bahar ve yaz mevsimini köyde geçirmektedir. Hamzalar Kasabası’nda yaşlı bir emekli vatandaşla karşılaştım. Ahmet Kalaycı isimli bu amcamız, kış aylarında Konya’da ikamet etmekte, baharın ilk günlerinde köyüne gitmekte, Avrupa’dan gelen emekli maaşını köyde meyve yetiştirmeye ve dağlarda su çeşmesi açmaya harcamaktadır. Yetmiş yaşını aşan Ahmet amcamız, köyünün ücra bir dağına bini aşkın elma ve diğer meyve ağaçlarından dikmiş, küçük su kaynaklarını bularak çeşmeler yapmış, ağaçların etrafını domuzlara karşı telle çevirmiş, dağa modern bir ev yapmış, yanında fırını da var, yaz aylarını orada geçiriyor. Hem sağlık kazanıyor hem hayır kazanıyor.
Evet, özellikle Hamzalar Kasabası’nın insanlarının çalışkanlığına ve azmine hayran kaldım. Karaalan denilen mevkide binlerce meyve ağacı dikmişler, onlarca bağ evi yapmışlar, dağları- taşları bağ çubuklarıyla donatmışlar. İnsan, elma bahçelerini gezdikçe gördükçe keyif alıyor. Sizlere de tavsiye ediyorum, Hamzalar Kasabası’nda Ahmet Kalaycı amcanın Göynük mevkiindeki bahçesine gidin, görün, havuzlarının başında ailenizle piknik yapın. Ahmet amcanın her şeyi hayrat. Bahçesinde sebze ve meyve yemek serbest, hatta torbanızı da dolduruveriyor.
Şunu gördüm, bu milletin önü açıldığı, imkan verildiği zaman başaramayacağı yok. Bu milletin yetmiş yaşındaki ihtiyarı da, yedi yaşındaki çocuğu da çalıyor. Hükümetin verdiği teşvikler boşa harcanmıyor. Dağıtılan meyve fidanları yetişiyor, meyveye duruyor.. Armutlu Köyü’nün dağları korunga otuyla yeşermekte, yollarında sürü sürü sığırlar ve davarlar yürümektedir. Hamzalar Kasabası bundan böyle üzümüyle ve elmasıyla anılacak, meşhur olacak.
Bu arada Sarıoğlan Kasabası’na kurulacak meyve suyu fabrikasının ne kadar gerekli ve isabetli olduğunu bir kez daha ifade edeyim. Sarıoğlan Kasabası’nın çevresindeki köyler ve kasabalar, meysu fabrikasını hararetle bekliyorlar. Şayet böyle bir meyve işleme fabrikası açılmazsa, iki -üç yıl sonra iç piyasanın çekmediği meyveler hayvanlara yem olacak.
Sonuç olarak, dağ köylerinin kurtuluşu ve kalkınması ancak meyvecilikle ve hayvancılıkla mümkün. Oralarda geniş ve düz araziler olmadığı için ekinler hayvan gücüyle ekilmekte, orakla derilmektedir. Bu tür eski yöntemler bugün için insanları aç bırakmaktadır. Dağ köylerinin kurtuluşu organik tarımda, organik hayvancılıkta ve organik meyveciliktedir. Devlet teşviklerine devam etmeli, halkın her karış toprağını değerlendirmesini sağlamalıdır. Böylece hem köyden şehre göç duracak, işsizlik azalacak, hem de sağlıklı gıda üretimi artacaktır. Konya bölgesi olarak hububat ve tahıl ova köylerinde olmalı, meyve Toros dağlarında üretilmelidir. Tarım politikaları yönünden Hükümet doğru yoldadır.
Kaynak:Merhaba Haber
Recep Öğütçü
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.