Sene 2032. Oğlum 20 yaşında ve bana hesap soruyor.
Baba, fotoğraflarına bakıyorum da sen benim yaşlarımda iken adı Bozkır ama rengi gökkuşağı bir ilçede yaşıyormuşsun. … Fotoğraflarının altına AYGIR GEDİĞİ diye yazdığın bir yer var. Şu an öyle bir yer göremiyorum. Ama duyduğuma göre şu an HES olarak kullanılan suyun çıktığı bir yermiş. Ne kadar da güzelmiş. Bir yanı meşe ağaçları ile diğer yanı ladin ağaçları ile süslüymüş. Yeşil örtü bürünmüş toprağın bağrından çıkan su gürül gürül akıyor. Ben küçükken beni de getirmişsin buraya, benimde fotoğrafım var. Suyun gözünden su içmişim. Oyun oynamış eğlenmişim. Su coşmuş ben neşe bulmuşum. Bu güzellikleri yaşamak için ben çok mu geç doğmuşum baba?
Bakıyorum fotoğraflarına dere kenarında gürleyerek akan suların yanında piknik yapmışsın. Ne kadar şanslıymışsın, SULAR BORULAŞMADAN YAŞAMIŞSIN…Su çağladığı her yere yaşam vermiş. Kuşlar varmış bu dereden beslenen.. Bir zamanlar balıkta varmış bu derelerde.. Hani benim balıklarım nerede baba?
Sonra, senin bahçelerin varmış o sudan can bulan, hayat bulan. Domatesleri hatırlar gibiyim… Kokusu halen burnumda şalga domatesleri.. Pembe pembe olurdu, el değdiği zaman kokusu taaa uzaklardan duyulurdu. Tertemiz suyla sulanmış bahçelerinden yediğin salatalıkların, fasulyen, mısırın. Sobanın üzerinde pişirdiğin patateslerde bu bahçelerindi eminim. O yemyeşil bahçelerim nerede baba?
Bu hesabı kim verebilir.. Kim nasıl anlatacak evlatlarına bütün bu güzelliklerin bir bir yok oluşunu.. Bu yok oluşa sessiz kalışını..
Hani o hep gururla bahsettiğimi z atalarımız var ya.. Biz atalarımızla hep gurur duyarız ya… Sizce bizim neslimiz bizimle gurur duyar mı?
Suya hükmetmeyi değil sudan can bulmayı tercih eden atalarımız.. Akan suya saygı duyan atalarımız… Allah’ın verdiği yağışa rahmet deyip, rahmete çöp atmayı edepsizlik bilen atalarımız..Suyun üzerine köprüden başka hiçbir imar yapmayan atalarımız..
Sonra biz… Akan her suya elektrik gözüyle bakan.. Her suyun önünü kesen, suya her türlü pisliği atan, suları borulara sokan, bütün bunlar olup biterken alkışlarla bakan bizler... Sizler “ biz” ile gurur duyar mısınız? Dere yatağına bina yaparak dağdan gelip bağdakini kovan…Sonrada dere yatağında akmaya başlayınca ağlayan..
Evlatlarınızla böyle bir hesaplaşmaya girmek istemiyorsanız. ÇARŞAMBA ÇAYI ISLAH PROJESİ adı altında yapılan doğaya müdahaleye sessiz kalmayın.
Çarşambadan sadece insanların pisliklerini çıkarsanız.. Ellerinizle kapattığınız köprü kemerlerini açsanız.. Daralttığınız dere yatağındaki eserlerinizi kaldırsanız. Kısaca doğaya saygı duysanız doğada size hiddetini değil sevgisini gösterecektir.
Belki bu yazımdan ötürü beni “hizmete balta vurmak”la suçlayacaklar.. Belki sular yükseldiği zaman hesabı bana soracaklar.. Kimse umursamayacak bu yazımı beklide. Ama benim oğluma verebilecek bir cevabım var. “ ben çabaladım” Ya sizin?
Bozkır Tarih Ve Tabiatı Araştırma Koruma Yaşatma Kültür Ve Eğitim Derneği
Baba, fotoğraflarına bakıyorum da sen benim yaşlarımda iken adı Bozkır ama rengi gökkuşağı bir ilçede yaşıyormuşsun. … Fotoğraflarının altına AYGIR GEDİĞİ diye yazdığın bir yer var. Şu an öyle bir yer göremiyorum. Ama duyduğuma göre şu an HES olarak kullanılan suyun çıktığı bir yermiş. Ne kadar da güzelmiş. Bir yanı meşe ağaçları ile diğer yanı ladin ağaçları ile süslüymüş. Yeşil örtü bürünmüş toprağın bağrından çıkan su gürül gürül akıyor. Ben küçükken beni de getirmişsin buraya, benimde fotoğrafım var. Suyun gözünden su içmişim. Oyun oynamış eğlenmişim. Su coşmuş ben neşe bulmuşum. Bu güzellikleri yaşamak için ben çok mu geç doğmuşum baba?
Bakıyorum fotoğraflarına dere kenarında gürleyerek akan suların yanında piknik yapmışsın. Ne kadar şanslıymışsın, SULAR BORULAŞMADAN YAŞAMIŞSIN…Su çağladığı her yere yaşam vermiş. Kuşlar varmış bu dereden beslenen.. Bir zamanlar balıkta varmış bu derelerde.. Hani benim balıklarım nerede baba?
Sonra, senin bahçelerin varmış o sudan can bulan, hayat bulan. Domatesleri hatırlar gibiyim… Kokusu halen burnumda şalga domatesleri.. Pembe pembe olurdu, el değdiği zaman kokusu taaa uzaklardan duyulurdu. Tertemiz suyla sulanmış bahçelerinden yediğin salatalıkların, fasulyen, mısırın. Sobanın üzerinde pişirdiğin patateslerde bu bahçelerindi eminim. O yemyeşil bahçelerim nerede baba?
Bu hesabı kim verebilir.. Kim nasıl anlatacak evlatlarına bütün bu güzelliklerin bir bir yok oluşunu.. Bu yok oluşa sessiz kalışını..
Hani o hep gururla bahsettiğimi z atalarımız var ya.. Biz atalarımızla hep gurur duyarız ya… Sizce bizim neslimiz bizimle gurur duyar mı?
Suya hükmetmeyi değil sudan can bulmayı tercih eden atalarımız.. Akan suya saygı duyan atalarımız… Allah’ın verdiği yağışa rahmet deyip, rahmete çöp atmayı edepsizlik bilen atalarımız..Suyun üzerine köprüden başka hiçbir imar yapmayan atalarımız..
Sonra biz… Akan her suya elektrik gözüyle bakan.. Her suyun önünü kesen, suya her türlü pisliği atan, suları borulara sokan, bütün bunlar olup biterken alkışlarla bakan bizler... Sizler “ biz” ile gurur duyar mısınız? Dere yatağına bina yaparak dağdan gelip bağdakini kovan…Sonrada dere yatağında akmaya başlayınca ağlayan..
Evlatlarınızla böyle bir hesaplaşmaya girmek istemiyorsanız. ÇARŞAMBA ÇAYI ISLAH PROJESİ adı altında yapılan doğaya müdahaleye sessiz kalmayın.
Çarşambadan sadece insanların pisliklerini çıkarsanız.. Ellerinizle kapattığınız köprü kemerlerini açsanız.. Daralttığınız dere yatağındaki eserlerinizi kaldırsanız. Kısaca doğaya saygı duysanız doğada size hiddetini değil sevgisini gösterecektir.
Belki bu yazımdan ötürü beni “hizmete balta vurmak”la suçlayacaklar.. Belki sular yükseldiği zaman hesabı bana soracaklar.. Kimse umursamayacak bu yazımı beklide. Ama benim oğluma verebilecek bir cevabım var. “ ben çabaladım” Ya sizin?
Bozkır Tarih Ve Tabiatı Araştırma Koruma Yaşatma Kültür Ve Eğitim Derneği
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.