Problemleri kapı aralıklarında çözmeye çalışmak, söylenenleri dinlemek yerine verilecek cevabı düşünmek, konuşurken suçlayıcı ve aşağılayıcı bir dil kullanmak, geçmişte verip de tutamadıkları sözleri sürekli gündemde tutmak, duygu ve düşünceleri dikkate almamak, olumsuz olarak damgalamak, uzun uzun nasihat etmek ve nutuk çekmek, sen dilini yerli yersiz kullanmak, çocukların ihtiyaçlarını ve gelişim dönemlerini dikkate almamak gibilerini sayabiliriz.
İletişimde Duruş ve Geribildirimlerin Faydaları
Kapı aralığı dediğimiz ayaküstünde problemleri çözmeye çalışılmamalıdır. İletişim için ortam ve oturuş rahat olmalıdır. Çocukla göz teması kurabilmek için gerekirse çocuğun boyun hizasına kadar eğilmeli ya da ona göre pozisyon alınmalıdır. Özellikle çocuklar, kendilerine yakın duran, konuşurken gözlerinin içine bakan kişilere daha çok güvendiklerini biliyoruz. Yine konuşma esnasında sözlerini kesmeyen, durakladıklarında “Hımmm, evet, anlıyorum…” diye geri bildirimler verilmesi çocuğun dinlenildiğini ve anlaşıldığın göstereceğinden daha rahat konuşmasını sağlamaktadır.
Çocukların benlik saygılarını geliştirirler. Çünkü çocukların kendileri hakkındaki duygu ve düşünceleri, benlik saygısını olumlu olarak etkilemektedir.
Çocukların kelime hazinelerini geliştirir. Buda çocukların konuşma yeteneklerini geliştireceğinde duygu ve düşüncelerini daha iyi ifade etmelerini sağlayacaktır. Kendini daha iyi ifade edebilen çocuklar, içe kapanma ve saldırgan davranışları daha az görüleceğinde toplumsal uyumu kolaylaştıracaktır.
Anne Babalar Çocuklarla İletişimi Problemi Yaşamamaları için;
Çocuklara uygun şekilde model olmalıdırlar. Çünkü iletişim kurarken dinleme becerilerine dikkat etmeyen anne babaların çocukları da iletişim becerilerini kazanamayacaklardır. “Çocuğuna gerçek servet bırakmak isteyen ana-baba, ona iyi dinlemeyi öğretir.” der Publilus Syrus. Çocuklarla iletişim kurarken aktif dinleme dediğimiz (zaman ayırmak, empati, geri bildirim, beden dili fikirlerine saygı duymak) becerilerinin kullanılmalıdırlar.
Çocukları yargılamadan, eleştirmeden ve uzu uzun nasihat etmeden bir yetişkin gibi konuşulması gerekir. Çocuklarla konuşurken: “Ben senin yaşındayken, benim zamanımda, ben senin yerinde olsaydım…” gibi cümlelerden kaçınmak gerekir. Kendileri için önemli olan bir konuyu, anne babalarıyla uygun bir şekilde konuşmalarını söylediğimizde çocuklar; “Annemle mi? Annem konuşmaya bir başladı mı maşallahı var! Ben…” diye başlayan cümlelerin ardı arkası kesilmez derler.
Sen dilini kullanarak çocukları suçlamak yerine; duygu ve düşünceler ben dili kullanarak ifade edilmelidir. “Şu şekilde davranınca kendimi kötü hissediyorum, ödevlerini zamanında yapmadığın için endişeleniyorum, böyle söylemen beni üzüyor…” gibi
Derdini anlatamayan ve anlaşılmadığını düşünen çocuklar, anne babalarıyla iletişim problemi yaşayacaklardır. Çünkü iletişim, saygıya dayanmaktadır. Anne babalar, çocukların anlattıklarına dinleme adına saygısı göstermezlerse iletişim problemi yaşamaya devam edeceklerdir. Yemek yaparken, internete girerken ya da televizyon seyrederken bir taraftan da çocuğu dinlemeye çalışmak çocuğun dinlenilmediğini gösterir. Bir öğrencimiz babasıyla iletişimini şu şekilde anlatmaktadır:
Babamla bir konuda konuşmak istediğimde; “Seni dinliyorum.” der. Bunun üzerine ben de başlarım anlatmaya. Fakat babam bir taraftan beni dinlerken bir taraftan da elinde televizyon kumandasıyla kanal kanal gezer. Konuşmamın sonunda baba bu konuda ne diyorsun dediğimde;
“Hangi konuda?” der. Ben de istemeyerek tepki verdiğimde ise:
“Öf ya, Ağız tadıyla bir haber dahi seyrettirmiyorsunuz!” diyerek tepki gösterir.
Psikolojik halleri göz önünde bulundurmalı. Çocuklar sıkıntılı ve üzgün oldukları zaman genelde konuşmak istemezler. Bu durumda konuşması için çocukları zorlamak yerine; “Canın herhalde konuşmak istemiyor; ama konuşmak istersen ben seni, her zaman dinlemeye hazırım...” mesajı, iletişim adına çocukların sıkıntılarını anne babalarıyla paylaşmalarına olanak sağlayacaktır.
Bunların yanında;
Çocukların anlattıklarına yeni bir şeyler eklemek yerine anlattıklarını kısa özetler şeklinde geribildirim olarak verilmeli.
Öğüt vermek yerine, onun sıkıntılarına benzer sıkıntılar yaşanmışsa bunu paylaşıp anlatmak daha faydalı olacaktır. Yaşadığı sıkıntıların herkes tarafından yaşandığını yalnızca ona özgü olmadığını bilmesi çocuğu rahatlatacağı bilinmeli.
Özellikle çalışan anne babalar, çocuklarla nitelikli zaman geçirmeli.
Çocuklarla iletişim konusunda hala sıkıntılar devam ediyorsa özeleştiri yapılmalı. Sıkıntının kaynağı ilişki biçimimi mi, olaylara bakış açısı mı, ruh hali mi… düşünülmeli.
İletişimde Duruş ve Geribildirimlerin Faydaları
Kapı aralığı dediğimiz ayaküstünde problemleri çözmeye çalışılmamalıdır. İletişim için ortam ve oturuş rahat olmalıdır. Çocukla göz teması kurabilmek için gerekirse çocuğun boyun hizasına kadar eğilmeli ya da ona göre pozisyon alınmalıdır. Özellikle çocuklar, kendilerine yakın duran, konuşurken gözlerinin içine bakan kişilere daha çok güvendiklerini biliyoruz. Yine konuşma esnasında sözlerini kesmeyen, durakladıklarında “Hımmm, evet, anlıyorum…” diye geri bildirimler verilmesi çocuğun dinlenildiğini ve anlaşıldığın göstereceğinden daha rahat konuşmasını sağlamaktadır.
Çocukların benlik saygılarını geliştirirler. Çünkü çocukların kendileri hakkındaki duygu ve düşünceleri, benlik saygısını olumlu olarak etkilemektedir.
Çocukların kelime hazinelerini geliştirir. Buda çocukların konuşma yeteneklerini geliştireceğinde duygu ve düşüncelerini daha iyi ifade etmelerini sağlayacaktır. Kendini daha iyi ifade edebilen çocuklar, içe kapanma ve saldırgan davranışları daha az görüleceğinde toplumsal uyumu kolaylaştıracaktır.
Anne Babalar Çocuklarla İletişimi Problemi Yaşamamaları için;
Çocuklara uygun şekilde model olmalıdırlar. Çünkü iletişim kurarken dinleme becerilerine dikkat etmeyen anne babaların çocukları da iletişim becerilerini kazanamayacaklardır. “Çocuğuna gerçek servet bırakmak isteyen ana-baba, ona iyi dinlemeyi öğretir.” der Publilus Syrus. Çocuklarla iletişim kurarken aktif dinleme dediğimiz (zaman ayırmak, empati, geri bildirim, beden dili fikirlerine saygı duymak) becerilerinin kullanılmalıdırlar.
Çocukları yargılamadan, eleştirmeden ve uzu uzun nasihat etmeden bir yetişkin gibi konuşulması gerekir. Çocuklarla konuşurken: “Ben senin yaşındayken, benim zamanımda, ben senin yerinde olsaydım…” gibi cümlelerden kaçınmak gerekir. Kendileri için önemli olan bir konuyu, anne babalarıyla uygun bir şekilde konuşmalarını söylediğimizde çocuklar; “Annemle mi? Annem konuşmaya bir başladı mı maşallahı var! Ben…” diye başlayan cümlelerin ardı arkası kesilmez derler.
Sen dilini kullanarak çocukları suçlamak yerine; duygu ve düşünceler ben dili kullanarak ifade edilmelidir. “Şu şekilde davranınca kendimi kötü hissediyorum, ödevlerini zamanında yapmadığın için endişeleniyorum, böyle söylemen beni üzüyor…” gibi
Derdini anlatamayan ve anlaşılmadığını düşünen çocuklar, anne babalarıyla iletişim problemi yaşayacaklardır. Çünkü iletişim, saygıya dayanmaktadır. Anne babalar, çocukların anlattıklarına dinleme adına saygısı göstermezlerse iletişim problemi yaşamaya devam edeceklerdir. Yemek yaparken, internete girerken ya da televizyon seyrederken bir taraftan da çocuğu dinlemeye çalışmak çocuğun dinlenilmediğini gösterir. Bir öğrencimiz babasıyla iletişimini şu şekilde anlatmaktadır:
Babamla bir konuda konuşmak istediğimde; “Seni dinliyorum.” der. Bunun üzerine ben de başlarım anlatmaya. Fakat babam bir taraftan beni dinlerken bir taraftan da elinde televizyon kumandasıyla kanal kanal gezer. Konuşmamın sonunda baba bu konuda ne diyorsun dediğimde;
“Hangi konuda?” der. Ben de istemeyerek tepki verdiğimde ise:
“Öf ya, Ağız tadıyla bir haber dahi seyrettirmiyorsunuz!” diyerek tepki gösterir.
Psikolojik halleri göz önünde bulundurmalı. Çocuklar sıkıntılı ve üzgün oldukları zaman genelde konuşmak istemezler. Bu durumda konuşması için çocukları zorlamak yerine; “Canın herhalde konuşmak istemiyor; ama konuşmak istersen ben seni, her zaman dinlemeye hazırım...” mesajı, iletişim adına çocukların sıkıntılarını anne babalarıyla paylaşmalarına olanak sağlayacaktır.
Bunların yanında;
Çocukların anlattıklarına yeni bir şeyler eklemek yerine anlattıklarını kısa özetler şeklinde geribildirim olarak verilmeli.
Öğüt vermek yerine, onun sıkıntılarına benzer sıkıntılar yaşanmışsa bunu paylaşıp anlatmak daha faydalı olacaktır. Yaşadığı sıkıntıların herkes tarafından yaşandığını yalnızca ona özgü olmadığını bilmesi çocuğu rahatlatacağı bilinmeli.
Özellikle çalışan anne babalar, çocuklarla nitelikli zaman geçirmeli.
Çocuklarla iletişim konusunda hala sıkıntılar devam ediyorsa özeleştiri yapılmalı. Sıkıntının kaynağı ilişki biçimimi mi, olaylara bakış açısı mı, ruh hali mi… düşünülmeli.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.