Değerli okurlar, saygıdeğer hemşerilerim; bu haftaki köşemi kendimle ilgili bir habere ayıracağım.
2009 Ağustos ayından beri Bozkır’da işletmekte olduğum Ömür Eczanesini, İstanbul ili Küçükçekmece ilçesine Mevlana Bozkır Eczanesi ismiyle taşımak için nakil işlemlerini başlatmış bulunuyorum. Resmi olarak nakil işlemleri başladığı için Ömür Eczanesi artık Bozkır’da hizmet vermeyecektir.
Yaşayan bilir. İstanbul’dan da, Bozkır’dan da vazgeçilmez. Doğup büyüdüğümüz Bozkır ilk göz ağrımız; üniversite yıllarını geçirdiğimiz İstanbul ise son göz ağrımızdı. Bundan dört yıl önce İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesini bitirip memleketimiz Bozkır’a eczane açmak için geldiğimde buruk bir sevinç yaşıyordum. İstanbul’dan ayrılmanın burukluğu, memleketime hizmet etmenin sevinciyle birbirine karışıyordu. O zamanın koşulları Bozkır’ımızda Eczacılık mesleğini icra etmemizin her açıdan daha mümkün ve daha doğru olacağı yönündeydi. Gerçekten de öyle oldu. Bozkır’da geçirdiğimiz dört yıl bize maddi manevi pek çok şey kazandırdı. En başta; aile bağlarımızı ve Bozkır ile olan sosyal bağlarımızı güçlendirdik. Neredeyse sıfır sermaye ile borç dert başladığımız işte zamanla kendi öz sermayemizi oluşturabilecek seviyeye ulaştık. Mesleki olarak, insan ilişkileri olarak kendimizi geliştirme fırsatı bulduk. Hayatımızın askerlik gibi, evlilik gibi en önemli dönemeçlerini buradayken geçirdik. Bunun karşılığında biz de Bozkır’ımıza elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince tedavinin en önemli aşaması olan “Eczacılık” alanında en iyi hizmeti sunmaya çalıştık.
Şimdi ise şartlar farklılaşmaya başladı. Bir yıldır eşim akademik yüksek öğrenimini ve çalışma hayatını İstanbul’da sürdürmekte. Ben ise fırsat buldukça politikayla ve gazetecilikle özellikle İstanbul odaklı olarak ilgilenmekteyim. İnsanın aklının-işinin bir yerde, gönlünün başka yerde olması bir huzursuzluk kaynağı. Bu açıdan hem aile bütünlüğünü korumak hem de Eczacılık mesleğini etik kurallara riayet ederek, yaptığımız işe herhangi bir halel getirmeden devam ettirebilmek için İstanbul’a taşınma kararını aldık. Giderken yalnız gitmiyoruz, inandığımız ekip arkadaşlarımızla gidiyoruz. Arkamızı yalnız da bırakmıyoruz. O nedenle bu gidiş bir “terk ediş” değil. Geriye dönüp baktığımda Bozkır’ın sosyal, ekonomik veya siyasal yönlerden eksikliğinden kaynaklı zaman zaman düştüğümüz boşluk bir yana genel anlamda hem iş olarak hem yaşayış olarak gözümde canlanan genellikle iyi hatıralar oluyor. Açıkçası eczanemize gelip giden hastalarımızı ve onlarla yaptığımız sohbetleri özleyeceğim. Bozkır’ın dağları, Çarşamba’sı, etli ekmeği, pidesi nasıl olsa bulunur; ama o hastalarımızla yaptığımız sohbetleri bir daha bulabilecek miyiz, bilmiyorum.. Bu hususta tek tesellimiz gittiğimiz mahallenin ekseriyetle Bozkır’lı hemşehrilerimizden teşekkül etmesi. Umarım onlar Bozkır’daki hastalarımızın hoş sohbetini aratmayacaklardır.
Uzun lafın kısası, alnımızın akıyla geldik, alnımızın akıyla gidiyoruz. Ufak tefek kusurlarımız olmuşsa affola. Bu haftaki yazıma son verirken Ömür Eczanesinin müdavimi hastalarımız, sağlık hizmetini beraber yürüttüğümüz doktorlarımız, hemşirelerimiz, sağlık teknisyenlerimiz, eczacı meslektaşlarımız başta olmak üzere bütün Bozkır’lı arkadaşlarımıza, kardeşlerimize, büyüklerimize, Bozkır’lı olmasa da Bozkır’da çalışmakta olan misafirlerimize sağlık ve esenlikler diliyorum. Görüşmek üzere…
Ecz. Ömür ÇAKMAK
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.