Hani hep siyaset yazdık birkaç haftadır. Acık ara verelim siyasiler maratonda koşmaya başladılar devam etsinler.
Biz biraz sevdamıza, sevgimize, aşkımıza da yer verelim istedik.
Bir sevda dedik, bir sevgi, bir aşk onun adı Bozkır.
Şöyle baktığın zaman türkülerin dili tarihin akışında bir efsanedir Bozkır.
O Bozkır ki, sancağıyla efesiyle beyiyle dillere destan olmuş ama!....
İşte bu Bozkır yüreklerimizi dolduran içimizi burkan o soğuk dağlarından sıcaklık fışkırdıkça içimizi ısıtır.
Dostluk, sevgi muhabbet yükselir semaya.
İçimizdedir sevgisi, sevdası.
Her daim ne yapmak lazım neden oldu diye düşleriz hayalimizde aklımızda gönlümüzde.
Belki bir çare üretmeye çalışır, tıkanırız yollarda.
Otur bir düşün neler gelir aklına Bozkır ile ilgili.
Çat’ın bıçağı meşhurken acaba Bursa bıçağı biliyor muydu, yada bu kadar meşhur markamıydı?
Üçpınar, yani Hocaköyü Babıccı mahallesi dericilik yaparken Uşak deriden ne anlardı.
Küçücük Tepelice köyünde dört tane demirci dükkanı olup, bir eleri körük çekerken bir elleri demir döverek kazma balta yaptıklarını hangimiz biliyor.
Bu gün bir çok yöre turistik eşya olarak sektör haline getirdiği Bozkır’ın toprak kapları.
Çorum leblebiyi bilirmiydi? Suğla leblebisinin Seydişehir’de işlendiği günlerde.
İşte düşünürsün o içindeki sevdanın dününü. Dersin içinden sanayi varmış Bozkır’ım da. Güncellense teknolijiye uydurulsaydı şimdi ne işimiz vardı koca şehirde.
İşte sevdamızı, sevgimizi anlatalım dedik gene duramadık Bozkır sorunları durdurmadı gene sorunlu bir yazıya dönüşüverdi.
Öyle ya sevdan sorunlu olunca kim mutlu olabilir ki!..
Daha dündü seksen binlerde dolaşan nufüs, yirmili binlere inmişse burada sorunları yazmadan olurmu..
Bozkır boşalıyor büyükşehirler doluyor, kalanlarda zorluklarla mücadele ediyor.
Özellikle dağ köylerinde ne zor şartlarda yaşıyor, Ayşe teyze, Mustafa amca, Fatma nine, Ahmet dayı. Birde onların kuzucukları torunları karlı dağlarda.
Gene bugün Cuma haçlığı nasıl bulsak diye düşünürler.
Şöyle bakınca geçmişe sanayi varmış Bozkır’da. Hatta Bozkır merkezde madencilik işlenirmiş adını aldığımız sirusta barut işlermiş.
Bunları görüp, bilince düşünüyor insan ya bu memlekette doğup büyüyen sonra gidip de büyük olan adamlar dönüp baksalardı ya!...
Baksalar ne olurdu diye duyar gibiyim.
Olurdu neler olmazdı ki; o günlerdeki sanayi teknolijiye uysaydı, o kocaman olan adamlar özellikle devletin içinde yer alanlar, adımını atsaydı o günlerdeki sanayi gelişirdi. Tarımı gelişirdi. Hayvancılığı gelişirdi. İş olurdu, para olurdu, sosyal hayat olurdu, eğitim olurdu, ticaret olurdu, yolu, suyu olurdu. Bu kadar insan gurbet ellerde kaybolup gitmezdi. Amcamızı, dayımızı hatta babamızı, agabeyimizi tanımadan dünyadan göçüp gitmezdi. Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada iki arkadaş yazışıyor “Teyzeoğluyuz ama tanışmıyoruz.” Diğeri “yabancı değilmişiz görüşelim” Ne hazin değimli!..
Hazin bu sevdamız, bu sevgimiz, bu aşkımız çok hemde çok hazin.
Geçmi kaldık yok “dün dünde kaldı cancağızım bu gün yeni şeyler söylemek lazım cancağızım” demiş Mevlana o zaman bu gün yeni işler yapmak Bozkır’ı sevdamızda nikahlamak lazım.
İşte 800 kmde 1800 kmde de olsa sevdadır Bozkır. İçimizi ısıtan. Benim için öyle sizi bilmem.
800 km öteden selam size sevdamın meyveleri.
Biz biraz sevdamıza, sevgimize, aşkımıza da yer verelim istedik.
Bir sevda dedik, bir sevgi, bir aşk onun adı Bozkır.
Şöyle baktığın zaman türkülerin dili tarihin akışında bir efsanedir Bozkır.
O Bozkır ki, sancağıyla efesiyle beyiyle dillere destan olmuş ama!....
İşte bu Bozkır yüreklerimizi dolduran içimizi burkan o soğuk dağlarından sıcaklık fışkırdıkça içimizi ısıtır.
Dostluk, sevgi muhabbet yükselir semaya.
İçimizdedir sevgisi, sevdası.
Her daim ne yapmak lazım neden oldu diye düşleriz hayalimizde aklımızda gönlümüzde.
Belki bir çare üretmeye çalışır, tıkanırız yollarda.
Otur bir düşün neler gelir aklına Bozkır ile ilgili.
Çat’ın bıçağı meşhurken acaba Bursa bıçağı biliyor muydu, yada bu kadar meşhur markamıydı?
Üçpınar, yani Hocaköyü Babıccı mahallesi dericilik yaparken Uşak deriden ne anlardı.
Küçücük Tepelice köyünde dört tane demirci dükkanı olup, bir eleri körük çekerken bir elleri demir döverek kazma balta yaptıklarını hangimiz biliyor.
Bu gün bir çok yöre turistik eşya olarak sektör haline getirdiği Bozkır’ın toprak kapları.
Çorum leblebiyi bilirmiydi? Suğla leblebisinin Seydişehir’de işlendiği günlerde.
İşte düşünürsün o içindeki sevdanın dününü. Dersin içinden sanayi varmış Bozkır’ım da. Güncellense teknolijiye uydurulsaydı şimdi ne işimiz vardı koca şehirde.
İşte sevdamızı, sevgimizi anlatalım dedik gene duramadık Bozkır sorunları durdurmadı gene sorunlu bir yazıya dönüşüverdi.
Öyle ya sevdan sorunlu olunca kim mutlu olabilir ki!..
Daha dündü seksen binlerde dolaşan nufüs, yirmili binlere inmişse burada sorunları yazmadan olurmu..
Bozkır boşalıyor büyükşehirler doluyor, kalanlarda zorluklarla mücadele ediyor.
Özellikle dağ köylerinde ne zor şartlarda yaşıyor, Ayşe teyze, Mustafa amca, Fatma nine, Ahmet dayı. Birde onların kuzucukları torunları karlı dağlarda.
Gene bugün Cuma haçlığı nasıl bulsak diye düşünürler.
Şöyle bakınca geçmişe sanayi varmış Bozkır’da. Hatta Bozkır merkezde madencilik işlenirmiş adını aldığımız sirusta barut işlermiş.
Bunları görüp, bilince düşünüyor insan ya bu memlekette doğup büyüyen sonra gidip de büyük olan adamlar dönüp baksalardı ya!...
Baksalar ne olurdu diye duyar gibiyim.
Olurdu neler olmazdı ki; o günlerdeki sanayi teknolijiye uysaydı, o kocaman olan adamlar özellikle devletin içinde yer alanlar, adımını atsaydı o günlerdeki sanayi gelişirdi. Tarımı gelişirdi. Hayvancılığı gelişirdi. İş olurdu, para olurdu, sosyal hayat olurdu, eğitim olurdu, ticaret olurdu, yolu, suyu olurdu. Bu kadar insan gurbet ellerde kaybolup gitmezdi. Amcamızı, dayımızı hatta babamızı, agabeyimizi tanımadan dünyadan göçüp gitmezdi. Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada iki arkadaş yazışıyor “Teyzeoğluyuz ama tanışmıyoruz.” Diğeri “yabancı değilmişiz görüşelim” Ne hazin değimli!..
Hazin bu sevdamız, bu sevgimiz, bu aşkımız çok hemde çok hazin.
Geçmi kaldık yok “dün dünde kaldı cancağızım bu gün yeni şeyler söylemek lazım cancağızım” demiş Mevlana o zaman bu gün yeni işler yapmak Bozkır’ı sevdamızda nikahlamak lazım.
İşte 800 kmde 1800 kmde de olsa sevdadır Bozkır. İçimizi ısıtan. Benim için öyle sizi bilmem.
800 km öteden selam size sevdamın meyveleri.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.