Recent Comments

TOPLUMDA YÖNETİCİLER

“Bir dağın yerinden koptuğunu işitince bunu doğrulayınız; bir adamın yaratılışından(karakterinden) kopup ayrıldığını işitince bunu doğrulamayınız. Çünkü o, yaratılışındaki huyu karakteri üzere yaşar gider.” H.ş.
Kuranda birçok ayette, toplumun ileri gelenleri yönetici azınlıkları “ Meleler" olarak söz edilerek, her olumsuzluğun ve zulmün temsilcisi olarak gösterilir. Ayetlerde orijinal şekliyle “mele” sözcüğüyle ifade edilen bu insanlardır. Allah tarafından gönderilen peygamberlerin getirdiği vahye öncelikle toplumda bunlar karşı çıkmışlardır. Toplumu bunların ifsat ettiği, bozduğu anlatılır. Bu yüzden de ıslah olmayan toplumların yok edildikleri örnekler verilerek anlatılır. Fakat buna karşı olarak da Hz. Süleyman’ın ve Saba Melikesi Belkıs’ın “Melelerinden de” söz edilir. Fakat bunlar kınanmazlar. Meclislerinde bulunan iyi birer danışman oldukları anlatılır. Belkıs’tan örnek verilerek iyi ve adil bir yönetim kurmasını, meclisine aldığı dürüst samimi ve bilgili meleler, danışmanlar gösterilir. Hz. Süleyman’ında bu melelerden sahip olduğunu ayetlerden öğreniyoruz.
Bu olaydan öğrendiğimize göre, önderliğin sadece erkeklere özel olmadığı anlatılmaktadır. Bu nedenle itikadı Mezheplerden olan İmamı Eş’ari kadınlardan da peygamber olabileceğini kabul eder. Çünkü bu konuda Kuran, kadınların peygamberliği konusunda açıkça varlığı ve yokluğun konusunda açıkça bir şey söylememiştir. Kuran’da Hüt Hüt kuşu olarak geçen meşhur olayın kahramanını, Hz. Süleyman’ın çölde “su” bulması için kullandığı kuşunun ismidir. Fakat akşam olduğu halde hala gönderilen yerden gelmediği görülür. Süleyman aleyhisselam, Akşamleyin askerlerini teftiş yoklamasında onu göremeyince şöyle der:” Ya iyi bir mazeret gösterecek, ya da ona acı bir ceza vereceğini” açıklar. Biraz sonra Hüt Hüt kuşu gelince, mazeretini şöyle açıklar. Senin bilmediğin bir bilgiye ben sahibim” der. Ve” Bir kavim gördüm ki, şeytan onlara Allah’ı unutturmuş, bu nedenle Güneşe secde ediyorlar ”der. Hz. Süleyman da onlara, Allah’ın ismiyle başlayan bir mektup yazar. Bu mektupta kısaca” Rahman ve Rahim olan Allah’ın sıfatlarıyla ve kendi adını zikrettikten sonra Hak dine Belkıs ve halkını davet eder. Sonunda bu buyruğuna uyulmazsa, büyük bir orduyla üzerlerine geleceğini bildirerek, tehdit eden bir mektup yazar. Bu mektubu Saba Melikesi, Belkıs’sa vermesi için Hüt Hüt kuşunu görevlendirir. Ayrıca Hut Hut kuşuna “mektubu aldıklarında onlara görünmeden mektup hakkında konuşmalarını dinlemesini” emreder.

Sözü uzatmayalım, Bekıs, akıllı danışmanların sözlerine uyarak savaşı değil, barışı ve Süleyman aleyhisselamın önerisini kabul ederek İslam’la şereflenir, peygamberle evlenir ve aynı zamanda ülkesini yönetmeye devam eder. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür; hiç kimse önce kendisini değiştirmeyi düşünmez. Yaşadıklarımız, bizim için iyi veya kötü birer öğretmenlerimizdir. Batılı bir düşünüre gümrük memuru” beyan edeceğiniz bir şey var mı” diye sorar. Cevap olarak “Deham, zekâm” dışında bir şeyim yok diye yanıtlar. 

Amerikan liderleri devleti kurdukların itibaren, Tanrı tarafından görevlendirilmiş özel bir misyona ve yazgıya sahip olduklarına inandırılmışlardır. Bu misyonu en iyi ifade eden sembol New jersey sınırları içinde bulunan Özgürlük Anıtı, Abidesinde göze çarpmaktadır. Özgürlük abidesi başında yedi çıkıntılı bir taç, bir elinde kitap, diğer elinde ise, ileriye doğru uzatılmış bir meşale bulunan bir büyük bayan heykelinden oluşmaktadır. Heykelin başındaki taçlar dünyanın yedi bölgesini, elindeki kitap, Kitabı Mukaddesi, diğer elindeki meşale ise, dünyayı aydınlatacak olan ışığı temsil etmektedir. Özgürlük abidesi tam anlamıyla Amerikan devletinin yüklendiği misyonları ve Amerikalıların bilinçaltındaki yeni vatanın dünya insanlarına karşı yükümlülüğünü bariz biçimde sembolize etmektedir. Sizler, saba melikesi Belkıs’la bu heykel arasında bir bağ kurabilir misiniz?
Türkiye’de bazı Müslüman yazarlar ve liberaller sanki bir başka ülkenin vatandaşı gibi Kürtlerin devlet içinde devlet olmalarını savunmaktalar. İşte yukarıdaki hadisi yeniden okumanızı ve üzerinde düşünmenizi salık veririm.“KARAKTER” değişmez. Karakteri ne iddia ettiği İslamcılığı ne de aydınlatmış olan liberalizmi değiştirmez. Büyük insanları temsil ettikleri idealler belirler. Yavuz Sultan selim Mısır’ı aldıktan sonra Mekke ve Medine şehirlerini de alarak orada bulunan Kutsal Emanetlerle birlikte İstanbul’a döner. Fakat bu büyük zaferle kibirlenmemek için Ordusuyla halka gündüzün görünmekten kaçınır. Haremde havanın kararmasını bekler. İstanbul’a Gece vakti girer. Aynı Padişah, âlimin atının ayağından sıçrayan çamur ziynettir, der. Bu kaftanını ölürken tabutuna konulmasını vasiyet eder. İnsanı idealleri ve alçak gönüllüğü büyük yapar.

Günümüzdekileri, geçmişteki devlet adamlarıyla kıyaslarsanız ne kadar cılız, cılız olduklarını göreceksiniz. Siyaset adamlığından devlet adamlığı daha zordur. Siyaset adamı yalan söyleyerek halkı aldatabilir. Atatürk siyaset adamı olmadı. Ama devlet adamı ve büyük bir askerdi. Peygamberimizin yaptığı savaş sıtraijilerini çok iyi okumuş ve öğrenmiştir.
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.