“Konya’da Belediyeler, başvuran derneklere otobüs tahsis ederek, meccanen şehir turu yaptırıyor ayrıca öğle kumanyası da veriliyor. Güzel bulduğum için paylaşıyorum.”
Son senelerde Belediyeler, sosyal olaylara önem vermeye başladılar. Bunlara, Konya Belediyeleri şehrimizi tanıyalım projesini de ilave ettiler. İşte bu şehir turlarına bir rehber eşliğinde katıldım. Bu şehir turu finansmanını Selçuk Belediyesi karşıladı. İnsanlar Konyalı olup Meslek ve üniversite mezunu olduğu halde nedense yaşadığı şehri, merak edip tanımaya hiç emek harcamıyor. Hâlbuki şehirli olmanın ilk şartı, yaşadığı şehri tanımaktır. Diyanet camilerde, milli eğitim de sınıflar bu konuyla ilgili proje geliştirebilir. Bu güne kadar, her iki kurumdan da böyle bir faaliyet gösterilmedi. 24 Kasım Pazar günü düzenlenen şehir turuna, şehrin merkezinde yer alan Nine Hatun parkında Otobüse binerek başladık. Tabii ki şehri tanıma önce Mevlana’yı ziyaretle başlıyor. Fakat Mevlana ziyaretinde eski ki huzuru şahsen bulamadım. Önceleri camiye girer gibi, ayakkabılarımızı dışarıda bırakıp öyle girerdik. Şimdi ise, hastaneye girer gibi ayaklarımıza galoş giyerek girilmektedir. Böylece ziyaretin esas amacı kaybolmuş oluyor.
Tur rehberimiz olan Hatice Hanım, bizim önümüze düşüp müzede rehberlik yapmadan önce Mevlana hakkında bilgi verdi. Çünkü türbe restore edildiği için toplu halde gezilmesi sadece izdihama neden olmaktadır, dedi. Türbenin birçok yerinde bu yüzden kapalı bulunmaktadır. Mevlana ve şemsle ilgili bilgileri yazımın sonuna ilave edeceğimi söyleyerek geziyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Mevlana türbesini ziyaret çıkışı, üçler mezarlığımızı solumuza alarak Karatay medresesine doğru yol almaya başladık. Bir taraftan da Hatice hanımın verdiği bilgileri dinlemeye devam ettik. Üçler mezarlığının önceki ismi “Hamuşan” imiş. Mevleviler ölülere suskunlar anlamına gelen “HAMUŞAN” derlermiş. Rehberin anlattığına göre, HAMUŞAN ismi, üçler mezarlığına dönüşmesinin nedeni, Üç derviş Mevlana'yla buluşmak üzere Horasandan gelmişler. Fakat Mevlana darı bekaya göç ettiği için kendisiyle dünya gözüyle görüşememişler. Buna çok üzülmüşler. Çok geçmeden de vefat etmişler. Konya halkı da, bu insanların adını yaşatmak, hatırasını anımsatmak için adına “HAMUŞAN Mezarlığı” ismi, Üçler mezarlığı olmuştur. Bu üçler mezarlığında dini bilginler, Mevlana âşıkları ve Hacıveyis Zade hoca de yatmaktadır. Karatay metresini ziyaret ederken Mevlana’nın burada ders vermiş olduğunu öğreniyoruz. Medrese Altan akan sıcak su ile ısıtılması sağlanmıştır. Hem dünya, hem de fen ilimleri okutulmuştu. Ortada bulunan havuzda havanın açık olduğu gecelerde, yıldızlar incelenmiştir. Bu medresede öğrendiğimiz şey, Osmanlıya göre Selçukluların benimsediği ilim ve sanatlarda daha çok hoşgörü hâkim imiş. Buradan Alâeddin tepesine gittik. Burasın bir höyük, yani sonradan insan eliyle toprak çekilerek bu tepenin oluştunu öğrendik. Türklerin yaptığı ilk ulu cami, Alâeddin camisiymiş. UNESCO tarafından koruma altına alınarak insanlık eseri olmuştur. Öğle namazlarımızı kıldıktan sonra şehrin yakınında bir Belde olan Silleye gittik. Orasının da güzel bir havası var. Güzel bir kilise hükümet tarafından Restero ettiği gibi buradakileri de yenilemiştir.
Hatice Hanım gezinin başında anlatmadığı Mevlana’yla ilgili bilgileri vermeye başladı. Babasının Bahaettin Veled Afganistan’ın Belh şehrinde yaşamaktaydı. Bir gün Belh âlimleri rüyalarında peygamberimizi görmüşler. Peygamberimiz Belh âlimlerine, Bahaettin Velede, bundan sonra Sultan'ül Ulema denmesi emrini vermiş. Böylece âlimler bu ismi kullanmaya başlamışlar. Her geçen gün Sültan'ül Ulemanın meşhur olup etrafındaki kalabalıkların artması sonucu zamanın idarecilerinin dikkatini çeker. Sultan şehrin anahtarını Bahaettin Velede gönderir. Al bu şehri, sen yönet. İki idareci bir şehre fazla gelir demek istenmiştir. Bahaettin Veled, kendisinin dünyalıkla bir ilgisinin olmadığı söyler. Haç etmek maksadıyla Mekke’ye gider. Selçuklu sultanı Alâeddin Keykubat’ın Mevlana’nın babasını Konya’ya davet eder. Mevlana ve babası, Bahaettin Veled medrese olarak kullanılan İplikçi camisine yerleşir. Bir müddet orada ders verir. Sonra vefat eder. Sultanların çiçek bahçesi olarak kullandığı bu gün yere gömülür. Babasının üzerine türbe yapmak isteyenlere Mevlana “ Gök kubbesinden daha güzel, bir kubbe mi olur “cevabını verir. Mevlana gül bahçesine medrese ve ailesi için zaviyeler yapılır. Mevlana’nın çok meşhur olduğu bir dönemde ansızın karşısına Şemsi Tebriz isimli Azeri kökenli bir Türk çıkar. Şems, Makalatında kendisini şöyle anlatır. Bazen günlerce yemek ve sudan uzak kalırdım. Babam endişe edip korkardı. Babama dedim ki” Bir tavuğun yattığı holde, tavuk yumurtaları içinde ördek yumurtası olsa, bir müddet sonra civcivler çıkar. Hepsi tavuğun arkasında gezmeye çıkar. Ördek yumurtasından çıkan civciv, gördüğü ilk ırmağa dalar. O zaman tavuk, bundan endişe edecektir. Hâlbuki ördek yavrusu sudan gayet memnundur. Benim için endişe etme” ben yaptıklarımdan memnun” cevabını verir.
Mevlana ve Şems havuz başında oturur. Mevlana kitaplarla meşgul olur. Şems, Mevlana’nın elinden kitapları alır havuza atar. Mevlana üzülür. Bunun üzerine Şems kitapları havuzdan eliyle kuru şekilde çıkarıp Mevlana’ya teslim eder. Çok etkilenen Mevlana, Şemse tam bir teslimiyetle bağlanır. Her ikisi, uzun bir zaman halkın arasına çıkmazlar. Halk, bir baldırı çıplak gelip bizim hocamızı elimizden aldı diye sızlanmaya başlarlar. Mevlana Şemse evlatlığı, Kimyayı Şemsle evlendirir. Bu asılsız sözlere katlamayan Şems geldiği gibi gider. Onun gidişine, Mevlana fazlaca üzülür. İnzivaya çekilir. Kimseyle görüşmez. Oğlu Bahattin Veledi aramaya gönderir. Şam’dan tekrar Konya’ya getirilir. Bu yolculukta Bahattin Veledin Şems’e gösterdiği saygıdan dolayı, Şems “ İki şeye maliktim. Bir başımdı, onu babana verdim, birisi de sırrımdı. Onu da bu yolculukta sana verdim” der.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.
KONYADA BİR ÇOK BOZKIR DERNEK VE VAKFI VARDIR. BU GÜNE KADAR BUNLARIN ÖNDERLİK EDİPTE BELEDİYENİN VERDİĞİ KONYA TURLARINA HEMŞERİLERİNE KONYA VE ÇEVRESİNİ GEZMELERİNE YARDIMCI OLMADIKLARINI BİLİYORUZ. İSMİ DUYULMAMIŞ BELDE VE KÖY DERNEKLERİ BİLE HEMŞERİLERİNİ İLGİLİ BELEDİYELERLE TEMAAS GRUP YARRARLANDIRDIKLARINI BİLİYORUZ.HERKES KENDİSİ GEZSİN DEMEKLE İŞ BİTMİYOR
YanıtlaSil