Acı üstüne acı yaşadı Bozkır son 3-4 ay içerisinde. Henüz ölümü aklından bile geçirmeyen değerli büyüklerimizi KALP KRİZİ söküp aldı aramızdan. Bu beklide bir dönemin başlangıcıdır. Nüfusu gittikçe yaşlanan ilçemiz için çok ciddiye alınması gereken bir konu “kalp ve damar sağlığı.”
İşim gereği sürekli hastalarımızla iç içeyim. Bu durum benim bir takım gözlemlere daha hâkim olmamı sağlıyor. Son 3 ayda, özellikle de merhum Muammer Düzgün ve Ayhan Yılmaz ağabeylerimizin vefatından sonra 40 yaş ve üzeri insanlarımızda bir korku, panik oluştuğunu gözlemliyorum.
İşim gereği sürekli hastalarımızla iç içeyim. Bu durum benim bir takım gözlemlere daha hâkim olmamı sağlıyor. Son 3 ayda, özellikle de merhum Muammer Düzgün ve Ayhan Yılmaz ağabeylerimizin vefatından sonra 40 yaş ve üzeri insanlarımızda bir korku, panik oluştuğunu gözlemliyorum.
İnsanlarımızdan sürekli şu sözleri duymaya başladım. “Acaba bende mi kalp hastasıyım? Benim kalbim de demi sorun var acaba? Tansiyonum yüksek galiba. Kolesterolümü ölçtürmeliyim” . Aslında 40 yaş üzeri her insanın bu soruların cevabını bulması için yılda bir defa sağlık kontrolünden geçmesi gerekir. Geçmesi gerekir de, malum tembel bir toplumuz, özellikle de sağlık konusunda tembelliğin topuzunu kaçırıyoruz bazen. Bazen de şu an ki olduğu gibi hastalık hastası oluyoruz. Kalp ve damar rahatsızlıklarının ana kaynağı sağlıksız beslenme, elem, keder ve korkudur.
İlçe halkı olarak maalesef etobur bir yapıya sahibiz. Sebze yemeği doyurmaz karnımızı, burun kıvırırız. Oysa ızgara ve sakatata bayılırız. Tamam, bu beslenme şekli bize atalarımızdan geçmedir ama atalarımız kadar çalışkan olmadığımızı, onlar kadar kalori ve yağ harcamadığımızı da unutmamalıyız. İlçemizde düzenli olarak spor yapan en fazla 5 kişi sayabiliriz ki Buradan Muzaffer Kuzey abimize kar kış demeden günlük koşu yaparak bizlere örnek olduğu için çok teşekkür ederim.
Bizim eksikliklerimiz olabilir, hatalarımız olabilir, sağlığımıza dikkat etmediğimiz için suçlu bile olabiliriz. Ama bu suçun cezası ölüm olmamalı. İşin hazin yanı kaybettiğimiz insanlarımızın hastanemize müracaatından sonra kaybetmiş olmamızdır. Ya geç kalınmış bir müdahale yâda gözden kaçan bir detay. Bir şekilde son bulan hayatlarımız var.
Sözü getirmek istediğim yer kısaca şudur. Hastanemizde çok değerli bir iç hastalıkları uzmanımız var. Çok zaman mesai bitiminden saatler sonra hastanede hasta kabul ederken yahut yatan hastalarını kontrol ederken görüyorum. Pazartesi ve Cuma günleri 60 ın üzerinde hasta kabul ederken diğer günler bu sayı 40 ı geçmemekte. Doktorumuz hastalarımızın verdiği bilgiler doğrultusunda kalp grafiği ve kan değerlerini yaptırtıp değerlendirmekte. Köylü ile köylü olup hastalarını can kulağı ile dinlemekte. Bazı hastalarımızı ise bir üst sağlık kuruluşuna yönlendirmektedir. Bu hastalarımızın çoğunluğu doktorumuzun yönlendirmesine uyarken maalesef çeşitli neden yahut bahanelerden dolayı uymayanlar da var.Bu bahanelerden bir tanesi Kardiyoloji polikliniğinin Konya’da olması, yaşlılık, yalnızlık iş güç.. Bu bahanelerden en tehlikelisi olan iş güç… Kalp krizinin en tehlikeli olduğu yaşlar 40-50 li yaşlar diye biliyorum. Ve ülkemizde bu yaşta ki insanlar mecburen iş-güç peşindeler. Konya’ya gitmek demek bir gün işten ayrı kalmak, beklide kepenk kapatmak demektir. Tuzu kuru olanlar bunun önemini bilmeden “sağlığından önemlimi” diye konuşsa da bilenler bilir.
Bir yılı aşkın bir süredir haftada bir gün Göz sağlığı uzmanı gelmektedir. Bu, Bozkırın göz sağlığı için önemli bir gelişme iken bu hizmet kalp ve damar sağlığı içinde sunulsa, yüreğine küpürtü düşen birçok insanımıza çölde su gibi geleceğinden eminim. Kesin tanı ve ayakta tedavi ile mümkün olan tedaviler can kurtaracaktır.
Öngörülerime göre önümüzde ki 5-10 yıl sevdiklerimiz aramızdan beklenenden daha erken ve aniden ayrılırken sonrası kanserden kalp krizine fırsat bile kalmayacağı yönündedir. Bozkır gibi kendi beslenme ihtiyacını karşılayabilecek bir coğrafyaya sahip iken marketler her gün dolup taşmakta ve sağlığımızı düşünmeden tüketmekteyiz. Televizyon internet ve az zamana çok iş sığdırma hırsı.. Kendimize ve ailemize gereken zamanı ayırmıyoruz. Devletimizden Bozkıra kardiyolog siz değerli hemşerilerimden de sağlıklı bir yaşam çabası bekliyorum.Sağlıcakla….
Hüseyin DUMRU 18-01-2014
İlçe halkı olarak maalesef etobur bir yapıya sahibiz. Sebze yemeği doyurmaz karnımızı, burun kıvırırız. Oysa ızgara ve sakatata bayılırız. Tamam, bu beslenme şekli bize atalarımızdan geçmedir ama atalarımız kadar çalışkan olmadığımızı, onlar kadar kalori ve yağ harcamadığımızı da unutmamalıyız. İlçemizde düzenli olarak spor yapan en fazla 5 kişi sayabiliriz ki Buradan Muzaffer Kuzey abimize kar kış demeden günlük koşu yaparak bizlere örnek olduğu için çok teşekkür ederim.
Bizim eksikliklerimiz olabilir, hatalarımız olabilir, sağlığımıza dikkat etmediğimiz için suçlu bile olabiliriz. Ama bu suçun cezası ölüm olmamalı. İşin hazin yanı kaybettiğimiz insanlarımızın hastanemize müracaatından sonra kaybetmiş olmamızdır. Ya geç kalınmış bir müdahale yâda gözden kaçan bir detay. Bir şekilde son bulan hayatlarımız var.
Sözü getirmek istediğim yer kısaca şudur. Hastanemizde çok değerli bir iç hastalıkları uzmanımız var. Çok zaman mesai bitiminden saatler sonra hastanede hasta kabul ederken yahut yatan hastalarını kontrol ederken görüyorum. Pazartesi ve Cuma günleri 60 ın üzerinde hasta kabul ederken diğer günler bu sayı 40 ı geçmemekte. Doktorumuz hastalarımızın verdiği bilgiler doğrultusunda kalp grafiği ve kan değerlerini yaptırtıp değerlendirmekte. Köylü ile köylü olup hastalarını can kulağı ile dinlemekte. Bazı hastalarımızı ise bir üst sağlık kuruluşuna yönlendirmektedir. Bu hastalarımızın çoğunluğu doktorumuzun yönlendirmesine uyarken maalesef çeşitli neden yahut bahanelerden dolayı uymayanlar da var.Bu bahanelerden bir tanesi Kardiyoloji polikliniğinin Konya’da olması, yaşlılık, yalnızlık iş güç.. Bu bahanelerden en tehlikelisi olan iş güç… Kalp krizinin en tehlikeli olduğu yaşlar 40-50 li yaşlar diye biliyorum. Ve ülkemizde bu yaşta ki insanlar mecburen iş-güç peşindeler. Konya’ya gitmek demek bir gün işten ayrı kalmak, beklide kepenk kapatmak demektir. Tuzu kuru olanlar bunun önemini bilmeden “sağlığından önemlimi” diye konuşsa da bilenler bilir.
Bir yılı aşkın bir süredir haftada bir gün Göz sağlığı uzmanı gelmektedir. Bu, Bozkırın göz sağlığı için önemli bir gelişme iken bu hizmet kalp ve damar sağlığı içinde sunulsa, yüreğine küpürtü düşen birçok insanımıza çölde su gibi geleceğinden eminim. Kesin tanı ve ayakta tedavi ile mümkün olan tedaviler can kurtaracaktır.
Öngörülerime göre önümüzde ki 5-10 yıl sevdiklerimiz aramızdan beklenenden daha erken ve aniden ayrılırken sonrası kanserden kalp krizine fırsat bile kalmayacağı yönündedir. Bozkır gibi kendi beslenme ihtiyacını karşılayabilecek bir coğrafyaya sahip iken marketler her gün dolup taşmakta ve sağlığımızı düşünmeden tüketmekteyiz. Televizyon internet ve az zamana çok iş sığdırma hırsı.. Kendimize ve ailemize gereken zamanı ayırmıyoruz. Devletimizden Bozkıra kardiyolog siz değerli hemşerilerimden de sağlıklı bir yaşam çabası bekliyorum.Sağlıcakla….
Hüseyin DUMRU 18-01-2014
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.