Konu Ayasofya Müzesinin Camiye çevrilmesi…
Peki 13 sayısıyla nasıl bir bağlantı kuracağız.?
Sosyal medyada çoğu kez denk gelmişsinizdir.
571 5+7+1= 13 peygamberimizin doğum tarihi.
751 7+5+1= 13 Türklerin Müslüman olmaya başlaması
1453 1+4+5+3=13 İstanbul’un fethi
Tüm bunlar tarihte büyük dönüm noktalarıdır
Peki 13 sayısıyla nasıl bir bağlantı kuracağız.?
Sosyal medyada çoğu kez denk gelmişsinizdir.
571 5+7+1= 13 peygamberimizin doğum tarihi.
751 7+5+1= 13 Türklerin Müslüman olmaya başlaması
1453 1+4+5+3=13 İstanbul’un fethi
Tüm bunlar tarihte büyük dönüm noktalarıdır
Nasıl ki baykuş, kara kedi gibi bazı hayvanlara yüklenen olumsuz anlamın
dinimizde yeri yoksa
elbette ki sayılara-rakamlara bir mana yüklemek de dinimizde yoktur.
Ancak tarihte bunlar gibi tevafuklar olmuştur.
ve bugün hicri 1435 1+4+3+5=13
Bu yıl İstanbul’un fethinin 561. Yıl dönümü… Hakkın batıla karşı, imanın inkara karşı galip geldiği tarihin yıl dönümü…
Ancak Fethin sembolü olan Ayasofya Cami günümüzde müze olarak fetih anlayışından mahrum ve öksüz… Bu senenin de güzel bir tevafuk olmasını istiyoruz.
elbette ki sayılara-rakamlara bir mana yüklemek de dinimizde yoktur.
Ancak tarihte bunlar gibi tevafuklar olmuştur.
ve bugün hicri 1435 1+4+3+5=13
Bu yıl İstanbul’un fethinin 561. Yıl dönümü… Hakkın batıla karşı, imanın inkara karşı galip geldiği tarihin yıl dönümü…
Ancak Fethin sembolü olan Ayasofya Cami günümüzde müze olarak fetih anlayışından mahrum ve öksüz… Bu senenin de güzel bir tevafuk olmasını istiyoruz.
Geçen yıllarda farklı
dernek ve sivil toplum kuruluşları tarafından “Ayasofya’nın tekrar cami
yapılması” için imza kampanyaları düzenlenmiş olsa da yeterli gündem
oluşmamıştı.
Hatta imza toplayan arkadaşların anlattıkları o kadar ilginçti ki Ayasofya’nın niçin namazsız ve öksüz olduğunu kanıtlar gibiydi:
Çoğu vatandaşımız “Ayasofya ne ya” “o ne demek” “yaptığınız iyi bir şeyse imzalayalım” gibi fetih manasından uzak kişilerin olduğunu gösterdi. Bu vesileyle milletimizin henüz böyle bir şeye hazır olmadığını da görmüş olduk.
Ama “Bu milletin üzerindeki küle üflesen altından iman çıkar” sözünden hareketle Anadolu Gençlik Derneği, Fethin yıl dönümünde Ayasofya’da yüz bin kişi ile sabah namaz kılma programı başlatmış.
Şimdi, nasıl ki farklı dernek ve sivil toplum kuruluşlarının imza toplamasıyla Başörtüsü sorununu sorun olmaktan çıkarılmışsa Hakkın batıla galip gelişinin sembolü olan Ayasofyanın, cami olarak tekrar açılması konusunda gündem oluşturulabilir.
Çünkü bu millet;
Ezanın Türkçe okutulduğu;
Başörtüsüyle kamusal alana girmenin yasak olduğu;
70 sente muhtaç olunduğu;
Ahlaki ve manevi eğitimin öncüsü olan İmam Hatip okullarının kapatıldığı;
“Ben cebimden vereyim de yeter ki şu İMF’den kurtulalım” denildiği;
dönemlerden geçti.
Artık dirilişin, tekrar Hakkı üstün tutmanın, İslam alemini zulüm ve baskılardan kurtarmanın vaktidir.
Çünkü biz
“İstanbulu fetheden kumandan ne güzel kumandan, İstanbulu fetheden asker ne güzel asker” hadisiyle peygamberin müjdesine nail olmuş bir ecdadın torunlarıyız.
Şimdi, fethi tekrar yaşayıp Osmanlı’nın dünyaya kazandırdığı İslam Adaletini tekrar getirme zamanıdır.
Geçtiğimiz aylarda İstanbulda toplanan Hristiyan rahip ve din adamları
“Gündemde Ayasofya’nın cami olarak açılmasına yönelik Türk halkında bir kamuoyu oluşmuş durumda, Buna karşı hristiyan alemi olarak aramızdaki mezhep farklılıklarını bir kenara bırakır Ayasofya’nın cami olmasına asla izin vermeyiz”
mealinde açıklamaları oldu.
Görüldüğü gibi batıl bir davanın sahipleri bile Ortak meselelerinde mezhep farklılıklarını bir kenara bıraka bildiklerine göre “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, dağılıp ayrılmayın, yoksa gücünüz gider” ayetinin muhatabı olan biz Müslümanlar ise kendi içimizdeki suni ayrışmaları bir kenara bırakamıyoruz.
Eğer Fethin sembolü olan Ayasofya’yı cami olarak açmak istiyorsak şuurlanıp birlik olup tekrar dirilişe geçmemiz gerek.
Muhtaç olduğumuz kudret, Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştaki milyonlarca gencimizin göğsünde bulunan iman ‘dadır.
Önümüzdeki haftanın gündemi Gezi olayları değil de Ayasofya’da kılınan namaz olsun.
Haydi! Şimdi seccadeni de al 31 mayıs sabah namazında Ayasofya’da ol..
Bu vesileyle Hicri 1435. yılımız ve İstanbulun fethinin 561. yıl dönümü milletimize, bütün İslam alemine ve hatta bütün insanlığa hayırlar getirsin inşallah.
Sizleri Grup Haykırış’tan sözleri rahmetli Abdurrahim Karakoç’a ait olan “Erinde Gecinde” eseriyle baş başa bırakıyorum.
Selametle…
Hatta imza toplayan arkadaşların anlattıkları o kadar ilginçti ki Ayasofya’nın niçin namazsız ve öksüz olduğunu kanıtlar gibiydi:
Çoğu vatandaşımız “Ayasofya ne ya” “o ne demek” “yaptığınız iyi bir şeyse imzalayalım” gibi fetih manasından uzak kişilerin olduğunu gösterdi. Bu vesileyle milletimizin henüz böyle bir şeye hazır olmadığını da görmüş olduk.
Ama “Bu milletin üzerindeki küle üflesen altından iman çıkar” sözünden hareketle Anadolu Gençlik Derneği, Fethin yıl dönümünde Ayasofya’da yüz bin kişi ile sabah namaz kılma programı başlatmış.
Şimdi, nasıl ki farklı dernek ve sivil toplum kuruluşlarının imza toplamasıyla Başörtüsü sorununu sorun olmaktan çıkarılmışsa Hakkın batıla galip gelişinin sembolü olan Ayasofyanın, cami olarak tekrar açılması konusunda gündem oluşturulabilir.
Çünkü bu millet;
Ezanın Türkçe okutulduğu;
Başörtüsüyle kamusal alana girmenin yasak olduğu;
70 sente muhtaç olunduğu;
Ahlaki ve manevi eğitimin öncüsü olan İmam Hatip okullarının kapatıldığı;
“Ben cebimden vereyim de yeter ki şu İMF’den kurtulalım” denildiği;
dönemlerden geçti.
Artık dirilişin, tekrar Hakkı üstün tutmanın, İslam alemini zulüm ve baskılardan kurtarmanın vaktidir.
Çünkü biz
“İstanbulu fetheden kumandan ne güzel kumandan, İstanbulu fetheden asker ne güzel asker” hadisiyle peygamberin müjdesine nail olmuş bir ecdadın torunlarıyız.
Şimdi, fethi tekrar yaşayıp Osmanlı’nın dünyaya kazandırdığı İslam Adaletini tekrar getirme zamanıdır.
Geçtiğimiz aylarda İstanbulda toplanan Hristiyan rahip ve din adamları
“Gündemde Ayasofya’nın cami olarak açılmasına yönelik Türk halkında bir kamuoyu oluşmuş durumda, Buna karşı hristiyan alemi olarak aramızdaki mezhep farklılıklarını bir kenara bırakır Ayasofya’nın cami olmasına asla izin vermeyiz”
mealinde açıklamaları oldu.
Görüldüğü gibi batıl bir davanın sahipleri bile Ortak meselelerinde mezhep farklılıklarını bir kenara bıraka bildiklerine göre “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, dağılıp ayrılmayın, yoksa gücünüz gider” ayetinin muhatabı olan biz Müslümanlar ise kendi içimizdeki suni ayrışmaları bir kenara bırakamıyoruz.
Eğer Fethin sembolü olan Ayasofya’yı cami olarak açmak istiyorsak şuurlanıp birlik olup tekrar dirilişe geçmemiz gerek.
Muhtaç olduğumuz kudret, Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştaki milyonlarca gencimizin göğsünde bulunan iman ‘dadır.
Önümüzdeki haftanın gündemi Gezi olayları değil de Ayasofya’da kılınan namaz olsun.
Haydi! Şimdi seccadeni de al 31 mayıs sabah namazında Ayasofya’da ol..
Bu vesileyle Hicri 1435. yılımız ve İstanbulun fethinin 561. yıl dönümü milletimize, bütün İslam alemine ve hatta bütün insanlığa hayırlar getirsin inşallah.
Sizleri Grup Haykırış’tan sözleri rahmetli Abdurrahim Karakoç’a ait olan “Erinde Gecinde” eseriyle baş başa bırakıyorum.
Selametle…
ALİ BAŞAR
https://twitter.com/AliBasar42
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.