Geçtiğimiz Pazar gününü pazartesine bağlayan gece Miraç kandiliydi. Somada verilen 301 şehitle ve akabinde iki genç insanımızın ölümü milletimizi derinden üzmüş ve bu duygular içinde camilere koşmuşlardır. İşte bu acıların arkasından gelen Miraç kandili tıpkı peygamberimizin acılarını hafifletmek, ruhunu teskin etmek için Rabbine karşı daha çok teslimiyete sahip olsun diye Allah Hz Muhammed’e Miraç yaptırmış, bir takım nimetlerini göstermiştir. Gördüklerini gönlü ve aklı yalanlanamamış ve şaşırmamıştır. Çünkü her yönüyle en büyük donanıma sahip en yüce insandır. Onlardan biri de Makamı Mahduttur. Ümmeti olanlar bu gece, geçmişini sorgulamak miraca çıkaracak araçlarını gözden geçirmek zorundadır. Aksi takdirde külüstür araçlarla bu yüce makama ulaşamayız. Aynen Hz. Muhammed’in getirdiği, sıratı müstakim yol üzerinde yürüdüğümüzü iddia edemeyiz. Bu yola, düz yol denmemiş de müstakim yoldan söz edilmiştir. Miracı anlamak için Elmalı tefsirinde “madde erir, külle karışır. Kuvvet dağılır, külle karışır. Hepsi erir, Hak Teâlâ’ya döner denmiştir. İşte miraca çıkmak isteyenlerin maddeleri ruhlarında erimelidir. Peygamberimiz: Şu insanlara şaşırmak lazımdır ki, Allah’ın yaratmış oldukları varlıklara inanır da, Yaratıcı konusunda şüpheye düşer. İlk yaratılışına inanır da, Ahireteki yaşamı inkâr eder. Her gün her gece ölüp yeniden yaşama dâhil olur da, öldükten sonra yeniden dirilmeyi inkâr eder.”buyurmuştur.
Öncelikle Miraç yükselmek, yücelmek manasına geldiğine göre; bu yükselme nasıl olacaktır? Acaba namaz kılanlar miraç yapmış olurlar mı? Acaba peygamberler, bir insan olmaları hesabıyla vahiyi hariç tutarsak, diğer insanlar çalışmalarıyla nebilerin yükselişlerine erebilirler mi? Peygamberimiz miraç yaptı. Ümmeti de yapılabileceği içindir ki, bizler miraç gecesini bu düşünceyle değerlendirmeliyiz. Bana göre miraç öncelikle insanın âdemlikten ve beşer seviyesinden insanlık mertebesine yükselmesiyle başlar. İşte bundan sonra Miraç yolculuğuna başlamış olur. Bu miraç yolculuğu ölüm hali vuku bulana kadar devam eden sürekli bir yükselme yolculuğudur.
İnsan, uzun bir yolculuğa giderken bindiği aletin kalitesini her yönüyle kontrol eder. Miraç yolculuğu dünya yolculuğundan daha uzun ve meşakkatli olduğu için yolculuktaki aleti kontrol daha elzemdir. Miraç yolculuğu manevi olduğundan oraya ancak maddi olmayan bir binit bulmak zorundayız. İşte karşımıza ruh biniti çıkmaktadır. Âlimlerin çoğunluğu peygamberin gece yürüyüşü olan İsra olayı bedensel olarak, göğe yükselmesini de ruhla gerçekleştirdiğinde ittifak halindedir. Yani bir gece, Mescidi haramdan Küdüs'de bulunan Mescidi aksaya ve orada peygamber ruhlarıyla buluşması bedenseldir. Oradan da Cebrail rehberliğinde göklere huruç eylemesi ruhsaldır.
Günde kılınan beş vakit namazlar, miraç binitimize yakıt almak için birer istasyon olarak kabul edilmelidir. Yıllık kutladığımız miraç gecelerimizi miraca götürecek olan binitimizin bizi ne kadar yükselttiğini gözden geçirme, kontrol seneleri olarak kabul etmek gerekir. İşte bu gecelerdeki çalışmalar bizi yükseltecek, Allah’ın takdir ettiği makama ulaştıracak olan binitimizi günahlardan temizlemek gerekir. Aksi takdirde günah ruhu kaplarsa ayette tasvir edildiği gibi köpek gibi olduğumuz yerde dilini çıkaran soluyan Kelbin durumuna benzeriz. Namaz ve diğer ibadetlerimizi yaparken içerisine yabancı maddelerin karışıp karıştırmadığına bakma zaman dilimleridir.
Allah peygamberine bir takım ayetlerini göstermek için miraç ettirmiştir. Miraç yaptığını iddia eden bizlerin yaşamlarında, bu ayetleri seyran edip ruhumuzda hissedebilip etmediğimizi sorgulamak gerekir. Miraçla ilgili olayı Kuranda İsra denilmektedir. Ayette” Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye, kulu Muhammedi, Mescidi Haramdan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksaya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. O, gerçekten işitendir, görendir” buyrulur. Arapçada gece yürüyüşüne “İsra” denilir. Esas Miraç, peygamberin gönlünde şüphelerin, kırgınlıkların ve tahammülü zor görevin ve her olmazların olur olması için Allah bazı ayetlerini Resulüne göstermiştir. Efendimizin görevi Bu miraçla kolaylaşmış, inancı pekişmiştir. Miracı, Hz. İbrahim’in Kuşları, Hz. İsa’nın gökten sofrası gibi düşünmeliyiz. Nasıl Kuşlar ve gökten gelen sofra kuşkuları yok ettiyse, efendimiz içinde Miraç böyle olmuştur. Ayette, Allah Resulünü değil de kulunundan söz etmiştir. Çünkü kul sözcüğü mütevazılıği ve bütün âdemin çocuklarını içine alır. Her isteyen miraç yapabilir, demektir. Namazlarımızda, dağın zirvesine çıkanların korku ve haşyetini duymalıyız. Namazın çıkaracağı zirve o dağların zirvesinden daha da yükseklerdedir. Paslanan gönüller paslarından kurtulabilmesi için gönlün titremesi ve haşyet duyması gerekir. Bu miraç yolculuğunda herkesin kaderi boynunda asılı olacaktır.“Ya rabbi unuttuklarımızdan ve hatalarımızdan bizi sorumlu tutma. Ya rabbi bizden öncekilere yüklediğin ağır yükler gibi, bize ağır yük, yükleme. Bize gücümüzün yetmeyeceği şeyleri taşıtma. Bizi affet, bağışla, bize acı. Sen bizim efendimizsin. İnkârcılara karşı bize yardım et. Ne güzel bu gecede bizlere hediye edilmiştir.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.