Sultan Gazneli Mahmut zamanında, köyden gelen bir genç, çalışkanlığı ve doğruluğu sayesinde vezirliğe kadar yükselmişti. Bu hızlı yükselişini diğer vezirler çekemeyip, Sultana, baş veziri Ayaz’ın her gece saray bahçesinde bulunan bir odaya girdiğini, buraya hazineden altın çalıp sakladığını söylerler. Sultan da, şikâyetçilere bir gece o odaya girerek kontrol etmelerini ve neticeyi kendisine bildirmelerini ister.
Hasetçiler, odanın kapısındaki sağlam kilidi zorla açarak odaya girerler. Fakat bütün hayalleri boşa gider. Çünkü duvarda bir çift çarık ve bir kepenek asılıdır. Altın ve mücevher aramak için toprağı kazarlar fakat yine bir şey bulamazlar. Mahcubiyet içinde Sultanın huzuruna çıkarlar. Derler ki:
-Biz aldanmışız. Hasetçiliğimize ve iftira ettiğimize pişman olduk. Cezamıza razıyız.
Sultan cezayı Ayaz’a bırakır. O da şu cevabı verir:
- Sultanım! Huzurunuzda ceza vermek bana yakışmaz. Onların da kusuru varsa da, esas kusur benim. Çünkü eğer ben odanın kapısına sağlam bir kilit takmasaydım, gizli gizli buraya girmeseydim, bu arkadaşlarım şüphelenmeyeceklerdi. Sultanım! Benim aslım bellidir. Sayenizde rüyamda bile göremeyeceğim nimetlere kavuştum. Bunlara dalıp aslımı unutmamak için, köyden geldiğimde üzerimde bulunan koyun postundan elbisem ve ayağımdaki çarıkları duvara asmıştım. Her gün onlara bakıp kendi kendime diyorum ki:
“Ey Ayaz! İşte senin aslın budur. Kavuştuğun nimetler, dünyalıklar, makamlar aslını unutturmasın! Bu nimetler sebebiyle; geçmişini, ananı-babanı ve Allaha ibadeti unutma!” (Mesnevî, C. V, beyit: 1857 vd.)
Bu hikâyeyi niçin buraya aldım. Amacımız Ayaz gibi içinde bulunduğumuz nimetin farkında olabilmek için geçmişimiz unutmamız gerekir. Çünkü geçmişini unutanlar, içinde bulundukları nimetin farkında olamayan nimetlerin ellerinden gitmesine neden olabilirler. Bu konuda Cenab-ı Hakk Kur’an-ı Kerim de şöyle buyuyor:“Biz şükreden kimseleri mükâfatlandırırız.”(Al-i İmran,145); “Andolsun; eğer şükrederseniz elbette nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim,7)
Bunu nereye bağlayacak diye soracak olursanız belediye başkanlığına seçimine bağlayacağım. Geçtiğimiz pazar günü köyde idim. Eş dostla sohbet ederken konu dönüp belediye başkanlığına geldi. Köylüler, Bozkır ve büyükşehir belediye başkanlarının köyleri unutmaması gerektiğini düşünüyorlar ve şöyle söylüyorlar:
Başta Bozkır Belediye Başkanı o koltuğa büyük çoğunluğu köylerden gelen oylarla başkan seçildi. Bozkır’dan başkana oy gelmedi mi diye sorduğumda tabiî ki Bozkırdan da oy geldi; fakat köylerden gelen oylar olmasaydı Ak Parti’nin kazanması zordu. Çünkü iki dönem öncesinde de Ak Parti’den adaylar olmasına rağmen önceki adaylar seçimi kazanamadı. Bu seçimde işin içine köyler girince bu sefer Ak Parti’nin adayı fark atarak seçimi kazandı. Bozkır Belediye Başkanın seçimi kazanmasında Ak Parti’nin payı büyük; ancak gelecek seçimde yeni başkanımız tekrar aday olacaksa köyleri unutmaması gerekir.
Köydeki vatandaşların görüşlerine katılmamak elde değil. Çünkü köydeki seçmenlerde oy verdiği başkandan hizmet beklemeleri doğal haklarıdır. Geçtiğimiz haftalardaki yazılarımda da belirttiğim gibi yeni başkanımız Bozkır için bir fırsatsa; yeni başkan içinde Bozkır bir fırsattır. İnşaAllah iki tarafta bu fırsatı en güzel şekilde değerlendirirde hem Bozkır’ımız hem de yeni belediye başkanı kazanır. Çünkü Bozkır’ın ve köylerin hizmete ihtiyacı vardır.
Seçimlerin üzerinde hali hatır bir zaman geçmediği için yeni belediye başkanına zaman tanımak gerekir. Çünkü sorunları tespit ve çözümleri için sistemini oturtması gerekiyor. Buna birde köyler girince zaman tanıma biraz daha elzem oluyor.
Belediye başkanın seçim meydanlarında söylediği “Bozkıra hizmet etmenin gurunu yaşayacağım” sözünü gerçekleştirmesi için zamana ihtiyacı vardır. Başkan bu zaman zarfında da köyleri unutmaması gerektiğini düşünüyorum. Köylere yapılacak hizmetleri buraya yazmaya kalksak köşemiz buna yetmez. Sadece belediye başkanın köylerle iletişimi iyi kurması gerekir. Problemlerin yerinde tespiti içinde başkanın sahaya inmesi gerekir. Bunun içinde başkanın sadece muhtarlarla değil, cami cemaati, kahvedekiler gerekirse ev ziyaretleri yapmalıdır.
Sonuç olarak Bozkır Belediye Başkanının “Bozkıra hizmet etmenin gurunu yaşaması” için elinde büyük bir fırsat var. Bu fırsatı değerlendirmesi için hizmeti sadece Bozkır’a yapmaması gerekir. Ayaz’larında sesine kulak vermesi, hizmetleri eşit ve adaletli bir şekilde de götürmesi gerekir.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.