Recent Comments

AKIL GÖZ DEĞİL, İNSANA AYETTİR

Selçuklu akılda, Osmanlı gösterişte ileriydi.”

Allah insanlara iki elçi göndermiştir. Biri insanın içinde bulunan akıl elçisi, diğeri de dışımızda ki, gönderilmiş olan peygamberdir. Hiçbir insan içindeki akıl elçisinden yararlanmadan dışındaki peygamberden yararlanamayacaktır. Verilmiş olan akıl elçisini doğru dürüst anlamadan dışarıdaki elçiyi de çok kolay anlamayacaktır. Çünkü akıl elçisini anlamamız için de aklı kullanmaya muhtacız. Böylece akla gerçek değerini vermemiz salim aklımıza güvenmemiz gerekecektir. Aklımızı bedenin yöneticisi olarak, yani bedeni bir ata benzetirsek aklı da atın süvarisi olarak kabul edilmelidir.

Akıl olmasaydı, peygamberlerin getirdiği din kendi safiyetini koruyamazdı. Din olmasaydı da akıl doğru yolu bulamazdı. Gittiği yolda şaşırırdı. Akılla dinin bir noktada buluşması nur üstüne nur olurdu. Akılla din at başı gitmesi gerekir. Bunun için akılsız din kör, dinsiz akıl topal demişlerdir. Bu iki insanı vasıf birbiriyle yarıştırmaktan daha çok yardımlaştırılmaları gerekir. Din insanları birleştirir ve özgürleştirir. Lakin dinin yardımına akıl ulaşmazsa, din, birleşmekten daha çok günümüz olduğu gibi ayrıştırmaya yarar. Aklını kullanmayan insan nasıl kendisini özgürleşecektir? İşte günümüz İslam dünyası! Özgür olmayan insan için aklın manası olamaz. İslam akıllı insana ve özgür insana hitap eder. Kuran’da akılla alakalı sayısız ayetler bulunur. Bu sebeple aklını kullanmayan insanlar kınanır, aklını kullanmayanların üzerine gökten pislik ve belalar yağacağı bildirilir. Onlardan bir tanesi “ Allahın ayetlerini hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinde kilitler mi var? Yoksa düşünmüyorlar mı? Diğerinde, Kuran ayetleri bir başkasına ait olsaydı, içinde çok aykırı fikirler olur, bir birini yalanlardı. Ayetler ve fikirler çelişirdi. Bu ayetler, aklın ve Kuran sahibinin aynı ait olduğu söyler.

İnsan aklını çalıştırılmayıp onu bir göz gibi kullanılırsa, şöyle bir hata olur. Birisi süslü görünmek için altın yaldızlı bir kâğıt görür. Kâğıdı alır göğsüne yapıştırır. Dışarı çıkınca dışarıdakiler adamın göğsündeki kâğıtta “ Bu adam rezildir” yazılı olduğunu okurlar. Adam aklını kullanıp yazıyı okumadığı için bu maskaralıkla karşı karşıya kalmıştır. Aklı bir göz gibi kullanmıştır. İnsan için en büyük servet akıldır. Diğer servetler geçidir. Kullandıkça Tükenir. Akıl kullandıkça artar ve çağlayan haline DÖNÜŞÜR.

İslam âleminin günümüzde Kuran ve akıl ayetlerini iyi okumadığı görülür. Her Ramazan ayında, ya düşmanlar eliyle ya da kendi elleriyle namusları ve canları telef olmaktadır. Türkiye’de ses çıkaran siyasilerin, seslerinin akıllıca olduğuna inanıyor musunuz ve samimiyetine güveniyor musunuz? İslam dini, askerlikten öte ilme ve âlime öncelik ve üstünlük vermiştir. Bu nedenle âlimlerin mürekkebi şehit kanlarından üstün tutulmuştur. Âlim en büyük özeliği de aklını kullanmasıdır. Aklını kullanmayan kütüphane olur. Acaba İslam tarihi boyunca bu prensibe uyulmuş mudur? Ameller niyetlere göre değerlendirilir. Güzel söz ve güler yüz bir sadakadır. Sünnet dinin gösterdiği yoldur. Medeniliğe götürür.

Davranışın müspet mi menfi mi olduğunun anlaşılabilmesi aklın kullanılmasına dayanır. Allaha ve ahret gününe iman edenler misafirine ikram etsin ve güzel söz söylesin. İnsana her duyduğunu karşısındakine anlatması günah ve yalan olarak yeter. Bunları dinle birlikte akıl söylüyor. Peygamberin insanlara verdiği öğütler medeni insanlarda bulunması gereken ahlaki davranışlardır. Kimseyi kötüleme, kimseye lakap takma, kınama ve ayıplama, ayıpladığın ve kınadığın şeyler başına gelmeden ölüm sana erişmez. Her duyduğunu gerçek sanma, duyduklarını araştırma yapmadan kimse hakkında hüküm verme. İnsanların ayıplarını yüzlerine vurma. Sözlerin sana ve dinleyenlere faydası olsun. konuşma. Kuranda “siz bir şeyden hoşlanırsınız, fakat o sizin için hayırlı olan değildir. Sizde, bir şeyden hoşlanmazsınız o sizin için hayırlıdır. Böylece soyut akıl, insana neyin faydalı neyin faydasız olacağını din olmadan bulamaz. Tövbe süresi “ siz hacılara su vermeyi, camileri imar yapmayı, Allah’a ve ahret gününe iman etmeyle, Allah yolunda savaşmayla bir mi tutarsınız?” buyrulur. Yaşarken kendisinin dört dörtlük Müslümanlığı yaşadığını sanan biri ölünce, melekler sırtına vurmaya başlar. Nedenini sorunca, filan yerde bir mazluma zalimler zulüm yapıyordu. Sen isteseydin engelle olabilirdin, fakat gördüğün halde geçip gittin? bu onun cezası derler. Böylece gücümüzün yettiği hayırları yerinde ve zamanında yapmazsak sorumlu tutulacağız. Kuranda, Güneşin doğmasından akşam batmasına kadar geçirdiği safhaları beş evre olarak anlatır. Buradan yola çıkan âlimler insanların doğumundan ölümüne kadar geçen evreleri de beş dönem olarak açıklamışlardır.
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.