Toplum olarak korunmamızın, gelişmemizin insani zafiyetlerden arınmamızın yolu bilgi toplumu olmaktan geçer.
Günümüzde yanlış bir algı insanlarımızın fiili hedeflerini saptırmaktadır.
Para her kapının anahtarıdır. Çok paran olursa toplumun sayılır insanlarındansın. Paranın yanında başka bir yanlış algıda, paran varsa namaz, oruç, haç zekat başka ne isteyeceksin.
Evet denilenin doğruluk payı var elbette. Parasız yaşam olmaz, namaz, oruç, haç, zekat kişilerin üstüne farz.
Elbette bunlar olmadan olmaz.
Fakat bilgisiz; para, namaz, oruç, haç, zekat vs. içi boş kutuya benzer. Bilgi yükün yoksa; kazandığın paranın kıymeti, kıldığın namazın, tutuğun orucun, gittiğin haccın, verdiğin zekâtın önemini bilemezsin. Bilgi yükün yoksa; insan hayatındaki meşgalenin ve vazifenin sadece para, namaz, oruç, haç, zekat vs.’den ibaret olduğunu düşünürsün.
İnsanın ve İslam’ın, hayatımıza; para, namaz, oruç, haç, zekat vs. dışında sosyal, kültürel, siyasi, toplumsal vazifeler yüklemektedir.
Evet, herkesin ilim adamı, bilim adamı olması elbette düşünülemez. Ama toplum olarak bilgi edinmek zorundayız.
Olayları bilgiyle değerlendirebilme özelliğini elde etmemiz gerekmektedir.
Şöyle bir yoklayacak olursak hayatımızda yaşadığımız birçok olayı sadece şekline göre değerlendiririz, bilgiyle değil.
Bir örnek verecek olursak sürekli seçimler yaşarız. Seçimlere partiler seçilmek için girer. Seçmen olarak hangi partiyi inceleyip oyumuzu ona göre veriyoruz? Yok, büyük resimde hangi parti var oyumuz ona gider, değerler hiçbir zaman irdelenmez.
Yaşadığımız onca vakanın hikmetlerini hiç araştırmayız okumayız olsa olsa kulaktan dolma bilgilerle yetiniriz.
Elbette vaazlara ihtiyaç vardır ama o vaazlardaki aldığımız bilgileri okuyarak perçinlemek gibi bir ihtiyaç hissetmeyiz. Sonrasında da vaazdan aldığı bilgileri okuduğu kitaplarla perçinleyenlerle konuşma olduğu zaman kabullenmeme vaziyetine gireriz. Neden çünkü sadece vaazın saplantısı ile yaşamaya devam ederiz. Buda toplumda çokbilmiş bilgisiz bir sürü haline getirir.
Kısacası okumayan, okudukları bilgiyle değil de kulaktan dolma ve resmetme bilgileriyle dolu bir toplumuz.
Bilgi toplumu olmak ve eğitime önem vermek zorundayız.
Bilgi toplumu olmanın birbirine bağlı iki ayağı vardır.
Birinci ayak; yeni neslin okuması için mutlaka çaba sarf etmek gerekir. Kaliteli eğitim alması, ilim adamı, bilim adamı olmalı. Olmadı okuyup bilgili bir şekilde zanaatkar veya tüccar olmalı.
Fakat içi boş bir eğitim diplomasını alsın, bir memur olsun da ne olursa olsun niyetinde olmamalı.
Bilim adamı, ilim adamı, memur, zanaatkar veya tüccar olacak diplomaya bağlı eğitim alırken mutlaka, diplomanın içini dolduracağı genel sosyal, kültürel ve siyasi bilgilerde almalıdır.
İkinci ayak; mutlaka her bireyin okuma alışkanlığı olmalı, okuyarak araştırarak bilgi sahibi olmalıdır. İlla okula giderek okunmaz. Her fert evinde, kahvede, parkta yolda okumalıdır.
Aslında bizim toplumuzun geçmişine baktığımız zaman ecdadımız bilgi toplumu olmaya çok özen göstermiştir. Bilgi, toplumun ufkunu açar, adalet sorumluluğunu artırır, toplumsal barışı sağlar, yaradanı ve yaradılanın hikmetini iyi anlar. Bu şekilde ki bir toplumda huzuru, mutluluğu getirir.
Her zaman anlatılan Fatih Sultan Mehmet’in tebdili kıyafetle alışverişi vardır.
Fatih Sultan Mehmet bir gün tebdili kıyafetle alışverişe gider. Bir esnafa girer alacaklarını söyler. Esnaf alacaklarının bir kısmını verdikten sonra diğer kalanı için, “ben siftah ettim komşum siftah etmedi oradan alın” diye komşu esnafa yönlendirir.
Fatih’in istediklerinin yarısını komşum siftah etmedi diyen esnafın hareketi, komşuluk hakkı, toplum adaletini bilmesine bağlıdır.
İşte eğitimli ve bilgili bir toplum olmak zorunluluğu vardır. Bunun için çaba sarf etmek gerek, çaba sarf eden kişi ve kuruluşlara destek olmak gerek.
Şu durumda Bozkır için böyle kurum ve kuruluşlarımız vardır.
Bozkır içinde kurulmuş BİMDER ( Bozkır İmam Hatip Mezunları Derneği) İstanbul’da kurulup, Konya ve Bozkır şubeleriyle özellikle eğitime önem veren BOZKIRLILAR VAKFI vardır. Bozkır insanının eğitime katkı yapan lokomotif kuruluşlardır.
BİMDER Başkanı Mehmet Görür kuruluşundan bu güne gençlerin eğitimi için çaba sarf etmektedir.
BOZKIRLILAR VAKFI 1991 yılında kuruluşundan bu güne, önce eğitim diyerek gerek İstanbul’da burslarla, gerekse Konya ve Bozkır’da yaptığı yurtlarda barındırdığı öğrencilere destek vermektedir.
Bozkır için eğitimli bir toplum olsun istiyorsak her Bozkır’lı bu desteğe ortak olmalıdır.
Dünya hayatımız eğlenceden, mülk zenginliğinden ibaret değildir. Yaratanın verdiği mülk zenginliği ile beden zenginliğini birleştirerek insanlığın hizmetine sunmak gerek.
Şunu bilelim ki, mülk zenginliği ve makam yüksekliği kişiyi geçici olarak itibarlı kılsa da asıl itibar yüce yaratanın makamında ki itibardır. O itibarda ancak eğitim, sosyal, kültürel, siyasi hizmetten ve mülkünü harcamaktan, bu amaçla çalışanlara destek vermekten geçer.
Bilgi toplumu olup gönül gözümüzün açık, beşeri ve uhrevi olaylara duyarlı olmamız dileğiyle tüm dostlarımızın Ramazan-ı Şerif ayı mübarek olsun. Tüm insanlığa hayırlar getirsin inşallah!..
Selametle!...
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.