Bayanlar alış veriş yaparlar, Erkekler satın alırlar. Tasarruf etmek dönemsel bir tedbir değil, bir iş yapma biçimi, bir dünya görüşü, bir hayat tarzı, Prensipler manzumesidir. Bu anlayış her kurum, kuruluş, aile ve her bir birey için geçerlidir. İhtiyaçlar öncelik, aciliyet sırasına göre temin edilip satın alınmalıdır.
Tasarruf, gelirin tüketilmeyen yani harcanmayan kısmıdır. Yatırım ise işte bu harcanmayan kısmın kullanılmasıyla elde edilir. Bizim toplumumuzda 30 günlük zaman içerisinde kazanılan geliri harcayıp, gelecek ay onu kazanmak için yeniden çalışırız.
Gelirimiz arttıkça daha fazla birikim yapmamız gerekirken, daha fazla harcarız. En zengin olanımız bile hayat tarzını yükselterek buna ayak uydurmaz. Oysaki kazancından artan kısmı sermayesine eklese üretim kapasitesini artıracak, daha çok mal üretecek, dolayısıyla daha fazla kar elde edecek. Nedense ister gösteriş merakı diyelim, isterse zenginliğin getirdiği hoyratlık diyelim bu plana uyulmaz. Oysaki tasarruf iyi bir geleceğin ön şartıdır.
Tasarruflu olmak, önce israf etmemek demektir. Boşa geçen zaman(iş yerlerinde cep telefonuna ayrılan gereksiz zaman)gereksiz yere yanan ışıklar, pencereler açık diğer tarafta UFO tipi yanan sobalar, muslukların fazla açılmasıyla boşa akan sular(özellikle aç kapa sistemi çalışan musluklar, armatürler) yemek hanelerde çöpe giden yemekler, ekmekler insan olanın içi sızlıyor.
Her sene yaz kış modaya uymak için onlarca giyim eşyası almak, iyi planlama yapılmadığı için kaybedilen zaman, süper lüks otolara verilen paralar özellikle ithal yolla alınan otolar ve sonunda oluşan cari açıklar. Özellikle büyük şehirlerde alt geçitlerde bütün gün geceli gündüz yanan, LED armatürler varken daha çok elektrik tüketimi yapan halojen armatürler lambalar her zaman geçitlerden geçerken iç geçiririm, bunlar israftır, yazıktır, kayıptır. Unutmayalım, Bu dünya bizim değil çocuklarımıza bizden önceki atalarımızın bir emanettir, emanetlere hıyanet etmeyelim.
Her nedense bizim ülkemizdeki şirketler sadece kriz zamanlarında tasarruf etmeyi aklına getirir ve elaman azaltmakla işe başlar. Oysaki işine son verdiği kişinin yerinde pekâlâ kendisinin de olabileceğini düşünmez.
Tasarruf, şirketlerin zor zamanlarında değil refah dönemlerinde yapması gereken bir eylem şekli olmalı. Tasarrufu ay sonunu zor getiren fakir değil, her yıl serveti artan zengin yapar. Tasarruflu olmak dönemsel bir tedbir değil bir iş yapma biçimi, bir dünya görüşü, bir yaşam tarzıdır. Bu anlayış herkes için geçerlidir.
Son bir yıldır uygulanmakta olan BES(Bireysel Emeklilik Fonu) yıllık %25 Devlet katkılı çok doğru bir uygulama olduğunu düşünüyorum.
Ülkemizde tasarruf oranı çok düşüktür, yaklaşık % 15-20 aralığındadır. Bu oran son derece düşüktür. Bu nedenle yatırımlara kaynak bulmak için dış borçlanmaya gidiliyor. Cari açık artıyor. Onun içindir ki bütün ekonomik sıkıntıların kaynağında cari açık yatmaktadır.
Tasarrufu, Devlet yapar, Şirketler yapar, Hane halkı yapar. Bu kesimlerin tasarruflarının toplamı ulusal tasarrufu oluşturur. Artık ülkemiz dış finansman desteği olmadan kalkınmalı ve büyümelidir. Ancak refah seviyemiz bu şekilde yükselecektir.
Haftanın Sözü: Takdir ediliyorsan değil, Taklit ediliyorsan başarmışsın demektir.(Albert Einstein)
Nuri Yüceer
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.
