Mevlana ölümün 741. yıl dönümü olduğu için her yıl olduğu gibi bu yılda, bu gülerde Konya'da Mevlana'yla ilgili sayısız faaliyetler yapılmaktadır. Cuma günü Mevlana Kültür Merkezindeki "derviş" isimli küçük bir oyunu izlemek için oraya gittim. Oyunun sahneye konulmasına vakit vardı. Bende zamanı değerlendirmek için Konyalı sanatçıların Hat, seramik, minyatür ve el sanatlarından oluşan sergiyi gezme çalıştım. Konya'da minyatür, Hat ve el sanatları konusunda bayan sanatçıların ileri olduğu, görünce eserlerden anlaşılıyordu. Mevlana için yapılan etkinliklere gelenlerin gözleri, sanki tanıdık birini arıyor gibiydi. Ariflik kokuyordu. Tabii onlar kaybettikleri gönüllerinin marifeti Mevlanada bulmayı ümit edip çalışıyorlardı.
Sergiden sonra Merkezin kafeteryasına indim. İkramlar oluyor, masaların çevresine oturan insanlar çaylarını içiyor sohbetler diliyordu. İnsanların gözleri parlaktı. Yüzleri gülüyordu. Her kes kaybettiği maneviyatı bulma isteyip arıyorlardı. Bu insanları izlerken hemşerilerin köylerde ve büyük şehirlerde yaptıkları festivalleri hatırladım. Bu festivallere galenler genellikle gönül bağlarını kaybetmeyen insanlardır. Bu insanlar, marifetlerini kaybetmeyen gönüllerinde marifeti, yüzlerinde gülücüklerin izlerini görülürdü. Yıllarca birbirini görmeyenler acaba bir yakınını, bir tanıdığı görebilmek ümitleriyle gözleri daha keskinleşirdi. Gelenlerin gönüllerindeki sevgi ve marifeti örten küller biraz olsun üfürülür kalkardı. Nasıl köye genler, köy sevgisini ve sevdiklerine karşı sevgiyi yenilemek için nasıl koşup geliyorlarsa, Konya'ya Mevlana için gelenlerde öyleydi…
Mevlana'ya gönül verip gelenlere dikkat edince, gönüllerindeki sevincini yüzlerinde görebilirsiniz. Çünkü insanlar, gönüllerinde ve anılarında yer etmiş olan güzel maneviyatı ve olayları yeniden Konya'da Mevlana'da hayat bulmasını istiyorlar. Mevlana'nın bu doğum yıldönümlerinde bu duygular ayrı bir daha coşuyordu.
Mevlana sevgisini unutmayanlar ve bu sevgiyi yenilemek ve pekiştirmek için dünyanın ve Türkiye'nin her tarafından koşup Konya'ya geldiler. Buraya gelenler Mesneviden aldıkları manevi güçle ve sevgiyle gelecek yıla kadar selametli bir yaşayıp mutluluk içinde olacaklardır. Çünkü Allah dostunu ziyaret edip ondan himmet istemişlerdir.
Modern dünyada insanı mutsuz kılan nefsi emmare olduğu bilinmektedir. Mesnevide nefisle ilgili binden fazla ayetin tefsiri bulunmaktadır. İnsanı Allahtan uzaklaştıran nefise, nefse emmare denir. Kişi kiminle kelam ettiğine dikkat etmelidir. Günümüzde mal çalanlardan daha çok, insan çalan, gönül ve aklını çalanlar vardır. İnsan dikkat etmeli, kendisini Zalimlere kullandırmamalıdır. Şeytan, insanların önünden, arkasından yaklaşacağını söylemişti. Dünya yolunda yürürken bir mürşide muhtacız. Mürşidin sağlam olursa, şeytan yüz arşın bile insana yaklaşamaz. Arifin biri açık havada konuşma yapıyormuş, dinleyenlere içinizde âşık olan var mı demiş. Kimseden ses çıkmayınca âşık olmamak, Allah'ın insana verdiği dünya nimetlerine yüz çevirmektir. Yani eşekliktir, çünkü eşekte âşık olmaz demiştir.
Yunus Emre der hoca, gerekse var bin hacca… Hepsinden iyice bir gönüle girmektir. Gönül tanımak için biraz arif olmak gerekir. Ariflikte temel unsur, bilginin Allah'la irtibatlı olmasıdır. Bunu anlayana arif denir. Allaha giden yol, insan sayısıncadır. Arifler tekkelerdedir. Din konusunda aklını kullanıp gönlünü kapatanlar İlim adamları, milyon liraya alınan arabaları binmeyi savunuyor, bunu da "itibar" sözüyle savunuyor. Bunun dinde, peygamber ahlakında yeri var mı? İnsanlara israf etme diyorsunuz. Başta Merkez ve il ve ilçelerdeki halktan toplanan paralarla yapılan Müftülük binalarına bakın, birde devleti temsil ettiği söylenen VALİLİK ve Kaymakamların oturduğu binalara bakın. Bu binalar bile siyasilerin dini, oy alma için kullandıklarının açık misalidir. İsraf konusunda halk size nasıl inanacaktır? Bu diyanette ayetlerin tutsak olmasıdır.
Ariflik, ölmeden önce ölmektir. Ariflik evin eşiği olabilmektir. Dergâha eksik girenler, tamamlandıktan sonra çıkarlar. Allah'a verdikleri sözden dönenlerin yüzleri kıyamette kara olur. Tanrının yağmura benzeyen hizmetçileri vardır. Toprağa dünce, mısır olur, denize düşerse inci olur. Aşkın gizemi ölümün gizeminden daha güçlüdür. Ona bağlanmak, o bize yeter. O ne güzel vekildir. Acılardan kurtulmak için Allah'a, isimlerine tutunmak gerekir. Niyet sıradan bir davranışı ibadete çevirebilir. Gösteriş için yapılan bir ibadeti de günaha çevirebilir. İslam'da niyet, amelden daha önemli olduğu söylenmiştir. Günümüzdeki siyasetçileri geçmişten örnek alsınlar. Erdal İnönü ikinci elden bir arabayla Ünivesiteye gitmek için İnönü'ye araba alacağını söyleyince, İnönü "Diğer öğrenciler okula nasıl gidip geliyorsa, sende okula öyle gideceksin" olur cevabı. Menderes Avrupa'ya tahsilini yapıp yeni dönen oğlu, Menderese ticaret yapacağını söyleyence "Ben başbakan olduğum sürece ticaret yapamazsın" cevabını verir. Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanı iken Avrupa'ya gitmek için öğrenciler imtihana girer. Öğrencilerden ikisinin eşit puan aldıklarını söylerler. Bu iki kişiden "birisi sizin oğlunuz Can Yücel'dir" derler. Hasan Ali yücelin cevabı Benim oğlum kalsın, ötekini gönderin cevabı olur. Devleti yakınlarına peşkeş çekenler keşke, onlar gibi dindar olmasa da, Hakka ve hukuka riayet etselerdi. Millet uyanıncaya kadar, bu kandırmaca devam edecektir.
Cemal Çalışkan
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.