Anadolu'da bin yıldır Türk Milleti adıyla yaşan ve bu millet içinde yaşayan bir kısım insanlar, hala göğüslerini gere gere Türk bayrağı altında istiklal marşı söyleyemiyorsa, bunların bir kısmı dindarların arasından da çıkıyorsa, başta okular da verilen eğitim ve camilerde verilen vaizler konusunda bir eksiklik, hatta bir şuursuzluk olduğu açıktır.
Hak dinlerin vaz geçilmezi olan ilahi kitap, peygamber ve ibadet yaptıkları mabetleridir. Bu ilahi dine mensup olanlar aynı dine inandıkları halde yaşayış, ibadet ve inanç olarak mota mot aynı olmayıp farklılıklar gösterir. Bu mevzular, İslam'a ve Hristiyanlığa inanlarda da açıkça görülmektedir. Her dinde bu anlayış farklılıklarını ortaya koyan mezheplerdir
Devletlerinde ayırıcı özelliklilerinden birisi bayrakları ve milli marşlarıdır. Devletlerin ayırıcı özelliklilerinden birisi bayrakları ve milli marşlarıdır. Yeni bir devlet kurulunca öncelikle bir bayrak ve milli marş olmazsa olmazlarıdır. Bunlarla ancak birleş Milletlerde kabul görürler. Milletler, inanç esasları, bayrakları ve milli marşlarıyla Milletler ailesinde temayüz ederler.
Anadolu'da bin yıldır Türk Milleti adıyla yaşan ve bu millet içinde yaşayan bir kısım insanlar, hala göğüslerini gere gere Türk bayrağı altında istiklal marşı söyleyemiyorsa, bunların bir kısmı dindarların arasından da çıkıyorsa, başta okular da verilen eğitim ve camilerde verilen vaizler konusunda bir eksiklik, hatta bir şuursuzluk olduğu açıktır. Bütün devlet görevlilerinin aldıkları maaşları, bu milletin bütünlüğüne katkı yapsınlar diye devlet halktan aldığı vergilerle onların maaşlarını ödüyor. Fakat ortada görülen camiler ve bir kısım eğitim yuvalarında milli birlikten daha çok ayrımcılığın tohumları ekiliyor.
Bayrak, her milletin bağımsızlığının ve bir devlete sahip olma sembolüdür. Her milletin bayrağı manevi değerlerini ve tarihini ifade eder. Bu nedenle her bayrak kendi milletini tanıtır. Bayrak her millet için şeref ve onurdur. Onun haysiyet ve şerefinin varlığını anlatır ve taşır.
Öyleyse, o bayrak altında yaşayanların o bayrağa saygı duyması, göstermesi en azından bir insani görevdir. Yapmayanlar haindir. Bu insanlar dindar olsun, olmasın durum fark etmez. Hatta bazı bilgi sahibi olmayan dindarlar, milli marştaki "ırkıma yok izmihlal" sözcüğünü ırkçılık olarak anlıyor. Çanakkale "kahramanlarını "Bedrin aslanlarına" teşbih edilmesini de aşırı buluyor. Hâlbuki Çanakkale kahramanları ve şehitleri olmasaydı, bu zihniyet sahibi kimim tebaası olacaklardı?
Türk bayrağı bütün bu söylediklerimizi fazlasıyla ifade ediyor. Ayrıca dini ve mucizevi bir tarihi hikâyesi de anlatır. Türk bayrağının şekli bizzat ilahi bir ilhamla şehitlerin kanı üzerinde, savaş meydanında gece gökte ay- yıldızların yeryüzüne yansımasından meydana gelmiştir. Türk bayrağının şekli ve rengi böylece harp meydanında bir ilhamla tespit edilmiştir. Bayrağımızın taşıdığı beyaz renk, milletimizin saf ve temizliğini anlatır. Üzerindeki Ay ve yıldız da inancımızı ifade eder.
Bizim inancımızda Allah'a kurban edilen hayvanların kanı çiğnenmez, günah ve saygısızlık olarak kabul edilir. Türk bayrağı kutsal kitabımız gibi, belden aşağıda tutulmaz. Hep yukarılar da tutulur. Bu bizim milli ve ahlakı görevimizdir. Bayrağın bulunduğu bez, her hangi bir bez parçasıyla kıyaslanamaz. Bayrağımız kullanılmadığı zamanlarda ütülenir ve temiz bir kutu içinde saklanır. Bu konuda devletimizin hassasiyeti vardır. Sivillerimizde bayrak konusunda askerlerimiz kadar hassasiyet içinde bulunmalıdırlar.
Türk bayrağındaki hilal "İslam'ı" sembolize etmektedir. Çünkü hilal tarih boyunca İslam'ı temsil etmiştir. Bir anlamda hilal "Allah'ı" yıldızda "Muhammedi" anlatmaktır. Kısacası yıldız ve ayın anlamı: "Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah'ın elçisidir" anlamını ifade eder. Bütün bu açıklamalarla şunu anlatmak istiyoruz. Bayrağın bulunduğu kumaş bir bez parçası olarak algılatılamaz. İstersen bayrağı bir milli sembol veya Osmanlı atalarımızın anladığı manada dini bir sembol olarak anla. Durum değişmez.Bayrağımız dini gibi uğruna canımızı vereceğimiz değerlerin başında yer alır.
Eğitim mekânları başta olmak üzere, camilerimizde bunun anlamı anlatılmalı ve öğretilmelidir. Bayrağı dalgalanmayan milletler bağımsız değildir. Bağımsız olmayan milletler sahipsiz köpekler ve anası babası olmayan insanlar gibi korunmasız kalır.
Bayrağımızın şekli ilk defa 2. Murat'ın bulunduğu Kosova meydan savaşının sonunda "şehitlerin kanı üzerinde ortaya çıkmıştır." İlk defa 2. Selim zamanında, Osmanlıların kullandığı kırmızı kumaşın üzerine ay ve yıldız ilave ettirilmiştir. Ondan sonra gelenlerce benimsenmeye devam edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti 1 Kasım 1922 tarihinde saltanatı kaldırdı. Milli bayrağımızın şekline ise dokunulmadı öylece aynen kabul edildi.
Bunun üzerine 2994 sayılı Türk bayrak kanunu 29 Mayıs da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek 5 Haziran tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Anayasamıza göre Türk bayrağı değiştirilemez ve değiştirilmesi için teklif bile yapılamaz. Böylece Bayrağımızın korunması anayasamız tarafından koruma altına alınmıştır.
Cemal Çalışkan
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.