Recent Comments

TAHTA PALAS



-Bu "Tahta Palas" neresi diye, merak ettiniz değil mi?

         Hepimiz "palas" kelimesini çok duysak ara ara kullansak da; "palas" kelimesinin neyin karşılığı olduğunu merak etmeyiz. Çokta önemli değil. Palas, görkemli yapı demek. Bizim "Tahta Palas"ın "Tahta" kısmı doğru da "Palas" kısmı biraz fazlaca abartılı. O kadar abartıyı da siz mazur görün.

         Tahta Palas; öğrencilik yıllarımda Bozkır'da oturduğum; Çarşamba Çayı'nın kenarında, sonradan yapılan yaya köprüsünün çarşı tarafındaki ayağının hemen yanında; rahmetli Karacaardıç Köyü'nden Ahmet Dayı'nın marangoz dükkanının olduğu ahşap binadır. Tek kat üzerine üç katlı bir bina; öksürsen sallanırdı. Her şeye rağmen benim için şu meşhur Sait Halim Paşa Yalısı'ndan çok değerli bir yerdi. İstanbul Boğazı'nın sularının Sait Halim Paşa Yalısı'nın duvarını yaladığı gibi Çarşamba Çayı'nın suları yalamasa da; sabahları uykudan uyandığımda çayın sularını görürdüm. Sadece benim için değil; her Bozkırlı için önemlidir, Çarşamba Çayı.

         Kardeşim, bize ne senin oturduğun yerden, sadede gelelim diyebilir, haklısınız da; tepkinize saygı duyuyorum.  

         Geçen hafta bir vesileyle Bozkır'da iki gün kaldım. Zaman zaman günübirlik gidip gelsem de; Bozkır'dan ayrıldıktan sonra ilk defa gece kaldım. Bozkır'ı epey gezdim. Gördüğüm manzaralar karşısında üzüldüm. Bu kadar tabii ve tarihi güzelliklere sahip bir yerin, bu kadar çirkinleştirilebileceğini hiç düşünmemiştim. Zamanın şartlarına uygun olarak yeni yerleşim alanlarının açılması, elbette gereklidir. Ancak, bunlar yapılırken şehrin tabii ve tarihi dokusu dikkate alınmalıydı. Maalesef dikkate alınmadığı gibi bozulmuş, çirkin bir manzara ortaya çıkmış.

         Samimiyetimle ifade ediyorum, Bozkırlı olduğum için değil; Bozkır gibi tabii ve tarihi güzelliklere sahip çok az yer vardır. Bunun farkında olmayabiliriz; ancak bunun gerçekliği yok değildir. Nedendir bilinmez; şehri idare edenlerin yetersizliğinden mi, yoksa başka sebeplerden mi özellikle merkezin tarihi dokusu tahrip edilmiş; eski Hükümet Konağı yıkılmış; çayın kenarındaki eski yerlerin yerine yeni şekilsiz binalar yapılmış. Yapılsa bile tabii dokusuna uygun binalar yapılmalıydı. Maalesef tren kaçmış. Mevcut Belediye Başkanımız, sayıları azalsa da eski binalara sahip çıkar, koruma altına alır. Bu eski binalar, bir şehrin ruhunu yansıtır. Bunlara, kutsiyet yüklemek istemiyorum ancak önemlidirler. Bakınız İstanbul'a; içeriden ve dışarıdan gelenler hep o eski dediğimiz binaları merak ediyor ve buraları geziyorlar. Niye Kastamonu, Safranbolu, Amasra, Beypazarı herkes tarafından önemseniyor, biliniyor? İşte bu kendine has mimarisi olan yapılarından.

         Bir de; eski sinemanın önündeki pazara açılan alana bir binanın yapılması. Abartmıyorum, sanki Bozkır'ın boğazını iple sıkmışlar gibi geldi. Bina yapacak hiçbir yer bulamadınız da orayı mı buldunuz!

         -Yazık, çok yazık!

         Hangisini anlatayım; yukarıya, Bozkır Lisesi'nin önüne yapılan köprüyü anladık da iki köprü arasına yapılan diğer köprüyü niye yaptılar anlayamadım. Anlayanlara saygım var; bana biraz gereksiz geldi. İnanın yetkim olsa sinemanın önündeki binayı da köprüyü de yıkarım.

         Herkese selam ve saygılar.

ALİ DUTAL
Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.