M. Emin KARABACAK
Dünyaca ünlü bir ip cambazı bir gösteri anında düşüp ölür. Durumu inceleyen uzmanlar, ünlü bir ip cambazının ölümünün böyle küçük bir hataya bağlı olmasına şaşırırlar ve ölüm sebebini araştırmaya başlarlar.
İnceleme sonucunda elle tutulur ve gözle görülür bir neden bulamayan uzmanlar, ip cambazının ailesiyle görüşmeye karar verirler. Cambazın eşiyle görüşen uzmanlar, ip cambazının hayatında önemli bir değişiklik olmadığını anlarlar. Sadece ünlü ip cambazı ölmeden birkaç hafta önce hanımına:
-"Ben bir gün buradan düşüp ölürüm ama…" dediğine ulaşırlar.
Uzmanlar ip cambazının bu sözü üzerine: "İp cambazının aslında tüm dikkatini eskiden oyununa verirken, o düşünceden sonra dikkatini düşmeye odaklamıştır. Yani bilinçaltı, düşme eylemi için beyne sürekli mesaj yollamıştır. Bilinçaltından gelen bu mesajı dikkate alması sonucu ip cambazı da düşerek ölmüştür." sonucuna ulaşırlar.
Zihnin % 10'u bilinç, % 90'ı bilinçaltından oluştuğundan dolayı bilinçaltınız adeta bir hazine deposudur. Yani kişinin fikirleri, düşünceleri, kendisi hakkındaki imajı, alışkanlıları ve tecrübelerinin depolandığı yerdir. Yaşamınız boyunca gördüğümüz, duyduğumuz, öğrendiğimiz ve edindiğimiz tecrübeleri bilinçaltına kaydedilir. Bilinçaltı; yaşamdaki tekrarları olumlu olarak algılar ve pekiştirerek kaydeder.
Beyinde filtre görevi yapan bilinç, zihne dış dünyadan gelen uyarıcıları süzerek işleme tabii tutarken; bilinçaltı uyarıcıların doğruluğuna ve yanlışlığına bakmadan kaydeder. Yani bilinçaltı kişinin duyu organlarıyla algıladığı her şeyi doğruluğuna ve yanlışlığına bakmadan kaydeder. Yeri ve zamanı geldiği zamanda kullanmak üzere bilinci emrine verir.
Bilincin emrinde olup bilincin her dediğini yapan bilinçaltı, çocuk gibi muhteşem bir kapasitesi vardır; ama saftır, bilincin her söylediğine inanır. "Bir insana kırk defa deli dersen deli olur." örneğinde de olduğu gibi; "Yapamazsın, edemezsin, sen anlamazsın, sen adam olamazsın!" gibi olumsuz ifadeler, bilinçaltı tarafından doğru olarak kabul edilmekte ve ileriki zamanlarda kişinin başarısızlığına neden olabilmektedir.
Öğrencilerin yaşadıkları sınav kaygısının temelinde; ders çalışma ve sınavlara hazırlanma sırasında bilinçaltlarına gönderdikleri mesajlardır. Bunu sonucunda da sınava giren öğrenci, sınavda bilinçaltının kaygı ile ilgili mesajlarına maruz kalmaktadır.
Bilinçaltı sadece söylenenleri kaydetmez. Bilinçaltı gördüklerini de kamera gibi doğruluğuna ve yanlışlığına bakmadan kaydeder. Bunun en güzel anlatan da Albert Bandura Deneyidir.
1961'de Albert Bandura ve arkadaşları tarafından yapılan deney, televizyonda şiddeti gören çocuğun saldırganlığının artıp artmadığını ortaya koyuyor.
Bu deneyde çocuklar bir yetişkini, basit oyuncaklar ve şişirme bir bebekle oynarken seyrettiler. Deneysel koşullardan birinde, yetişkin yaklaşık bir dakika için basit oyuncakları toplamakla işe başladı. Sonra dikkatini şişirme bebeğe çevirdi. Bebeğe yaklaştı, onu yumrukladı, ağaç bir çekiçle ona vurdu, havaya fırlattı ve odanın içinde orayı burayı tekmeledi. Bütün bunları yaparken de "Kır burnunu, vur başına, al sana!" diyerek bağırdı.
Çocukların gözleri önünde bu davranışları yaklaşık 9 dakika sürdürdü. Diğer bir durumda, yetişkin sessizce diğer oyuncaklar üzerinde çalıştı, şişirme bebekle ilgilenmedi.
Bir süre sonra, her çocuk şişirme plâstik bebeği de içeren bir dizi oyuncakla 20 dakika yalnız bırakıldı. Yetişkini saldırgan davranışlarda bulunurken seyreden çocukların, onu diğer oyuncaklar üzerinde sessizce çalışırken seyreden gruptaki çocuklardan çok daha saldırgan davrandıkları görüldü.
İlk grup, bebeği yumrukladı, tekmeledi, hırpaladı ve saldırgan yetişkinin söylediklerine benzer saldırgan yorumlarda bulundu. Taklit süreci içinde daha fazla saldırgan davranış gösteriyorlardı. (Devamı haftaya)
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.