Çok küçüktüm hayal meyal hatırlarım, bir tantana koptu mahallede, kadınlar ellerinde tenekelere vurarak eğleniyorlardı. Meğer yerel seçimler yapılmış ve kazanan taraf adet olduğu üzere teneke çalarak kutluyormuş zaferi… Çocuktuk, ne seçimden ne de geçimden haberimiz vardı. Sonra onlarca seçim gördük, kutlama şekilleri de değişti insanlarda…
En heyecanlı seçimler yerel seçimlerdi, çetin geçen mücadele sonunda illa ki bir taraf sevinir bir taraf üzülür, kimileri küser kimileri kırılır ancak bir süre sonra her şey eski haline dönerdi. Bir de yerel seçimlerin köprücüleri vardı. Köprünün üstünde beklerler, sevinç çığlığı hangi taraftan gelirse o tarafa koşarlardı. Bunları herkes bilirdi ve gülüp geçilirdi. Onlarsa kimse bilmiyormuş gibi yapar, kazanan tarafın çalışanlarından çok sevinç naraları atarlardı. Bir süre herkes seçimde yaşananları konuşur, sonra yine hayat devam ederdi. Komşusuna küsenler bile bir süre sonra barışır, eskisi gibi samimi olurlardı. Tabi o zamanlar sosyal medya denilen şey icat olunmamıştı.
Yine bir seçim atlattık ve bu seçim yerel değil genel seçimdi. Olması gereken şey, herkes fikrini söyler yada yazar kimse kimseye hakaret etmez kavgalar olmaz, sonuçlar açıklanınca kimisi üzüntüsünü kimisi sevincini edep ve ahlak kurallarınca paylaşır. Ancak hiç de öyle olmadı. Kazanan tarafta kaybeden tarafta bir savaştan çıkmış gibi, karşı görüştekiler düşmanmış gibi bir ruh hali içine girdi. Sosyal medyada yapılan paylaşımları görünce küçük dilini yutuyor insan… 13 yaşında bir çocuğun paylaşımı da 40 yaşında bir adamın paylaşımı da hayret verici… Hakaretler, küfürler,ahlak kurallarını hiçe sayan sözler, paylaşımlar havada uçuşuyor. Hadi koca koca adamlara bir şey denmez, olmuş olacağı kadar der geçersiniz de küçücük çocukların yaptıkları edep dışı paylaşımları aileleri hiç mi görmez ve uyarmaz bilemiyorum. Bu çocukların sosyal medyayla ilişkilerine ayrıca değineceğim ama küçük bir uyarıda bulunayım buradan; çocuklarınızın sosyal medya hesaplarını mutlaka kontrol edin,nasıl bir ruh hali içinde olduklarını, kimlerle arkadaşlık ettiklerini,yanlış yollara sapıp sapmamalarını bu yollardan öğrenip kontrol etmelisiniz. Sonunda sadece aileler değil toplumda çok zarar görecek bizden söylemesi.
Neyse bu konuya sonra değineceğim, gelelim seçim sonu manzaralarına… Yerel seçimlerde alışık olduğumuz tartışmalar, küsmeler, kırgınlıklar bu defa genel seçimlere sıçradı. Kendisi gibi düşünmeyenleri dışlayan, kıran, hakaret eden büyük bir kesim meydana geldi. Tek taraflı değil bu, sizlerde görüyorsunuz, her kesimde aynı davranışlar söz konusu… Buna cahillik mi desek ne desek bilemedim. Biri "koyun bunlar, beyinsizler" derken diğeri "dinsiz imansız bunlar, vatan haini bunlar" diyor. Oysa bilmiyorlar hepimiz aynı geminin yolcularıyız, ne bir kesime oy verenler koyun ne de diğerleri dinsiz imansız vatan hainidir. Herkes aynı düşünmek zorunda değil, öyle olsaydı Yaradan herkesi tek tip ve tek düşüncede yaratırdı. Yaradan bile özgür irade diye bir şeyle yaratmışken insanı,bize ne oluyor da özgür iradeye bu kadar saygısız ve hakaret dolu düşüncelerle yaşamaya çalışıyoruz anlamıyorum.
Seçimden bir gün önce hemşerimiz Millet Vekilimiz Ziya Altunyaldız beni arayarak seçimden sonra Bozkır için birlik ve beraberlik çağrısında bulundu. Son derece ılımlı ve Bozkır için hayırlı çalışmalar olacağından, geri gidişimize hep birlikte dur diyebileceğimizden bahsetti. Aynı düşüncelerle kapattık telefonu… Umarız kendisi yeni hükümette bakanlık koltuğuna oturur ve bizleri gururlandırır. Şimdi ayrıştırma, küsme, ötekileştirme zamanı değil, Bozkır'ımızın eline çok büyük bir fırsat geçmiştir ve bizler bunu küslüklerle, sen-ben davalarıyla elimizden kaçırırsak sonra çok eyvah deriz.
Artık seçim bitti ve Bozkır'ımız iki vekiliyle temsil edilecek… Buna hemşerimiz Recep Konuk'u ve İstanbul'dan Abdullah Başçı'yı da ekleyince harika bir fırsat yakaladık. Bu sebeple gerek sosyal medyada gerekse reelde atışmayı- itişmeyi- çekişmeyi bırakıp, bu durumdan Bozkır'ımız için en iyi şekilde yararlanmayı düşünmeliyiz. Bu defada fırsatı kaçırırsak yeni nesillerimizin hakkını yemiş olacağız. Bu yüzden kazananları tebrik edip, çalışmaya başlamak zorundayız.
Yine bir seçim atlattık ve bu seçim yerel değil genel seçimdi. Olması gereken şey, herkes fikrini söyler yada yazar kimse kimseye hakaret etmez kavgalar olmaz, sonuçlar açıklanınca kimisi üzüntüsünü kimisi sevincini edep ve ahlak kurallarınca paylaşır. Ancak hiç de öyle olmadı. Kazanan tarafta kaybeden tarafta bir savaştan çıkmış gibi, karşı görüştekiler düşmanmış gibi bir ruh hali içine girdi. Sosyal medyada yapılan paylaşımları görünce küçük dilini yutuyor insan… 13 yaşında bir çocuğun paylaşımı da 40 yaşında bir adamın paylaşımı da hayret verici… Hakaretler, küfürler,ahlak kurallarını hiçe sayan sözler, paylaşımlar havada uçuşuyor. Hadi koca koca adamlara bir şey denmez, olmuş olacağı kadar der geçersiniz de küçücük çocukların yaptıkları edep dışı paylaşımları aileleri hiç mi görmez ve uyarmaz bilemiyorum. Bu çocukların sosyal medyayla ilişkilerine ayrıca değineceğim ama küçük bir uyarıda bulunayım buradan; çocuklarınızın sosyal medya hesaplarını mutlaka kontrol edin,nasıl bir ruh hali içinde olduklarını, kimlerle arkadaşlık ettiklerini,yanlış yollara sapıp sapmamalarını bu yollardan öğrenip kontrol etmelisiniz. Sonunda sadece aileler değil toplumda çok zarar görecek bizden söylemesi.
Neyse bu konuya sonra değineceğim, gelelim seçim sonu manzaralarına… Yerel seçimlerde alışık olduğumuz tartışmalar, küsmeler, kırgınlıklar bu defa genel seçimlere sıçradı. Kendisi gibi düşünmeyenleri dışlayan, kıran, hakaret eden büyük bir kesim meydana geldi. Tek taraflı değil bu, sizlerde görüyorsunuz, her kesimde aynı davranışlar söz konusu… Buna cahillik mi desek ne desek bilemedim. Biri "koyun bunlar, beyinsizler" derken diğeri "dinsiz imansız bunlar, vatan haini bunlar" diyor. Oysa bilmiyorlar hepimiz aynı geminin yolcularıyız, ne bir kesime oy verenler koyun ne de diğerleri dinsiz imansız vatan hainidir. Herkes aynı düşünmek zorunda değil, öyle olsaydı Yaradan herkesi tek tip ve tek düşüncede yaratırdı. Yaradan bile özgür irade diye bir şeyle yaratmışken insanı,bize ne oluyor da özgür iradeye bu kadar saygısız ve hakaret dolu düşüncelerle yaşamaya çalışıyoruz anlamıyorum.
Seçimden bir gün önce hemşerimiz Millet Vekilimiz Ziya Altunyaldız beni arayarak seçimden sonra Bozkır için birlik ve beraberlik çağrısında bulundu. Son derece ılımlı ve Bozkır için hayırlı çalışmalar olacağından, geri gidişimize hep birlikte dur diyebileceğimizden bahsetti. Aynı düşüncelerle kapattık telefonu… Umarız kendisi yeni hükümette bakanlık koltuğuna oturur ve bizleri gururlandırır. Şimdi ayrıştırma, küsme, ötekileştirme zamanı değil, Bozkır'ımızın eline çok büyük bir fırsat geçmiştir ve bizler bunu küslüklerle, sen-ben davalarıyla elimizden kaçırırsak sonra çok eyvah deriz.
Artık seçim bitti ve Bozkır'ımız iki vekiliyle temsil edilecek… Buna hemşerimiz Recep Konuk'u ve İstanbul'dan Abdullah Başçı'yı da ekleyince harika bir fırsat yakaladık. Bu sebeple gerek sosyal medyada gerekse reelde atışmayı- itişmeyi- çekişmeyi bırakıp, bu durumdan Bozkır'ımız için en iyi şekilde yararlanmayı düşünmeliyiz. Bu defada fırsatı kaçırırsak yeni nesillerimizin hakkını yemiş olacağız. Bu yüzden kazananları tebrik edip, çalışmaya başlamak zorundayız.
Filiz Kılınçel
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.