Hz. Peygamber (sa.) 622 yılında Medine'ye geldiği zaman ilk işi bir cami inşa ettirmek oldu. Bu caminin inşaatında arkadaşlarıyla birlikte bir işçi gibi efendimiz çalışmıştır. Müslümanlar efendimizden öğrendikleri teorik bilgileri bu yapılan camilerde uygulama imkânı buluyorlardı. Bu uygulamalar sadece namaz için değil, İslam'ın diğer emir ve nehyi öğretilerini bu camiler içinde uygulamayı öğreniyorlardı. Caminin yapımı devam ederken, hemen yakınına Haz. Peygamber ve ailesinin kalacağı yerler, ayrıca İslam öğretilerinin anlatılıp, öğretileceği yerlerde yatılı okullar inşa ediliyordu. Çünkü İslam'ın tebliğ edicisinin ve başkumandanın bulunduğu yer, İslam'ın dava üssü olarak yanında olmalıydı. Nitekim peygamber sonrasında buralar üs olarak kalmaya devam etti. Bunun yanında İslam davasının öğrencileri ve öğreticilerinin de kalacakları yerler, üssünün yakınında inşa edildi. Bunun için dünyada ilk yatılı eğitim kurumları Medine'de inşa edilmiştir.
Görülüyor ki, ilk kurulan caminin görevi, bu günkü camilerin yaptıkları görevlerden çok farklı ve ileridedir. İçerdiği görev, bir İslam merkezinin, bir külliyenin üslendiği modern devletin kurumlarının yaptığı bütün görevleri yerine getirmekteydi. Bu külliyenin, üniversitenin (Kampüsü'n) içinde oldukça değişik yaşam alanları olduğunu yeni araştırmalardan öğreniyoruz. Bu külliyede, günlük ihtiyaçlar yanında, yabancı heyetler, elçiler, komutanlar ve devlet görevlileri kabul ediliyor, divanlar kurulup, görüş alış verişleri yapılıyordu. Savaş ve barış kararları alınıp ve uygulanacak kararlar alınıyordu. Bu külliye bazen bir idari merkez, bir divan(millet meclisi), bir mahkeme kısacası bir devlet ve toplum yaşamının uygulamasının yapıldığı ve kararlarının alındığı merkezin görevini yerine getiriyordu.
Hz. Peygamberin inşa ettiği cami, daha sonraları ordu komutanlarına esin kaynağı olmuş, komutanlar kurdukları ordugâhları ona göre dizayn etmişlerdir. Bunu daha sonra tarikat önderleri kendilerine örnek almışlardır. Dergâhlarını ona göre dizayn etmişlerdir. Hz. Peygamberin inşa ettiği külliyenin içindeki yatılı okulun öğrencilerin sayısı yüz bine kadar yükselmiştir. Bu öğrencilerin bazısı yatılı, bazıları ise, gündüzlüydü. Medine'ye uzak yerlerden gelen Müslümanlar için, bu külliye bir otel görevini de üstleniyordu. Nasıl ki haz. Peygamber döneminde, İslam öğreticileri bu okulda öğrenim gören öğrenciler arasından seçilip gönderildiyse, tarikatlarda da bu yöntemle Anadolu ve Rumeli'ye İslam'ı ve öğretisini, öğretecek hocaları bu yöntemle seçip gönderiliyordu.
Meşhur bir rivayete göre, savaşlardan birinde, ordu aç kalmış, haz. Peygamberden yiyecek isterler. Haz. Peygamberin duası üzerine Cebrail Cennetten bir tabak hurma getirir. Fakat hurmalardan bir tanesi yere düşer, bunun üzerine Cebrail de der ki, düşen hurma sizin ümmetinizden AHMET Ye 'sevi isimli bir ümmetinizin kısmetidir. Bu hurmayı Ahmet Yesevi'ye vermek üzere haz. Peygamber tarafından bu görev Aslan babaya verilir. Haz. Peygamber tükürüklediği hurmayı Aslan Babanın ağzına atar. Hemen hurma üzerine kalın bir perde oluşur. Haz. Peygamber Aslan babaya Ahmet Yeseviyi nasıl bulacağını da tarif eder. Onun terbiyesiyle meşgul olması görevini de Aslan babaya verir.
Zamanı gelince Ahmet Ye'seviyi Aslan baba bulur ve terbiye edip yetiştirir. Ahmet Ye'sevi de zamanı gelince haz. Peygamberin Medine'de meydana getirdiği külliye tipi cami inşa ederek, müritlerini yetiştirmeye başlar. Burada yetişen müritlerden bir tanesi de Hacı Bektaşi velidir.
Dünyanın dört bir yanına. Anadolu -Rumeli'ye gönderilen velayet ve keramet sahibi sahibi abdalları olarak görev yapmışlardır.
Cemal Çalışkan
Dünyanın dört bir yanına. Anadolu -Rumeli'ye gönderilen velayet ve keramet sahibi sahibi abdalları olarak görev yapmışlardır.
Cemal Çalışkan
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.