Ali DUTAL
Azerbeycan ile Ermenistan arasında yaşanan savaş; bu savaşa ilişkin Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın destek açıklamaları Türkiye Azerbeycan halkları üzerinde milli bir heyecan meydana getirmiştir.
Azerilerin yetmiş yıllık Rus esaretine rağmen bu denli milli bir duyguya sahip olmaları, samimiyetimle beni duygulandıracak kadar sevindirmiştir. Hele hele Türkiye'ye ve milletimize olan sevgileri ayrıca sevindiricidir.
Türkiye Azerbeycan arasındaki işbirliği, ilişkiler sevindirici olmakla birlikte İran faktörü göz ardı edilmemelidir. İran her zaman Türkiye Azerbeycan ilişkilerinden rahatsız olmuş ve olmaya devam edecektir. Bu olumlu ilişkilerin bozulması için her türlü dalavereli işler içinde olacaktır. Bu böyle biline!
Azerilerle Türkler tek millet olsa da İranlılar ile Azeriler aynı mezhebe sahip olup Şii'dirler. Bu durum ilişkilerimizin geleceği için tehlike oluşturmaktadır. Bugün itibariyle İran'da 25, Azerbeycan'da ise 8 milyon Azeri Türkü yaşamaktadır. Azerbeycan Azerleri de Şii olmasına rağmen İran Azeri Türkleri gibi Şiiliğin öğretilerini yoğun yaşamamaktadırlar. Bu durum zaman içerisinde fanatik Şiiliği yaşamayacakları anlamına gelmez. Hac seyahatimizde konuşma imkanı bulduğum İran Azeri Türklerinin mezhebi bir bağla İran'a içten bağlılıklarına şahit oldum. İran için Şiilik bir mezhebin çok ötesinde dindir. Din, inananların en önemli vazgeçilmezidir. İran'ın, Şiiliğin İslam coğrafyasında yayılması ve etki alanının genişlemesi için neler yaptıkları bilinen bir gerçektir. Buna mukabil Sünniliğin merkezi ve tüm Sünni ülkelerin umudu olan Türkiye kendi iç meselelerinden kaynaklı emperyal bir tutum içerisinde olamamıştır.
Bugün itibariyle Azebeycan Türkiye ilişkileri çok iyi olmasına rağmen gelecek için ciddi planlar yapılıp planlar hayata geçirilemezse en küçük bir menfaat çatışmasında Azerbeycan ile ilişkilerimiz bozulabilir. Kaldı ki bu ilişkilerin bozulması için Rusya ve İran her türlü fırsatı değerlendirecektir. Azerbeycan Ermenistan Savaşında Rusya'nın Ermeniler tarafında olması; İran'ın içten Ermenilerle olmasına rağmen dıştan tarafsız görülmesi her iki tarafa itidal tavsiye etmesi Azeri Türkiye ilişkileri için olumlu bir gelişmedir. Azerbaycan Türkiye ilişkilerinin uzun süreli ve kalıcı olması için neler yapılmalıdır:
En önemlisi ırki bağlılığın yanında inanç bağlılığı güçlendirilmelidir. Türkiye Azerbeycan'da tam vücut bulmamış Şii anlayışın yerine Sünni temelli İslam anlayışını yaygınlaştırmak için hiç vakit geçirmeden planlı programlı faaliyetler içine girmelidir. Bırakın Azerbeycan'ı İran içinde yaşayan az da olsa Sünni topluluklar ve özellikle Azerilerde milliyetçiliği körükleyerek İran'la olan inanç bağlarını koparmalıdır. Bunu, İran ülkemizde pekala yapmakta ve etkili de olmaktadır. Burada milletimizin temel dini bilgilerinin zayıf olması da ayrı bir etkendir. Bir zamanlar ülkemiz Müslümanlarının azımsanmayacak bir kısmı Humeyni hayranı olmuştu. Humeyni'nin ve İran'ın ne olduğu öğrenildikten sonra bu hayranlık belirgin düzeyde azalmıştır. Eskiden kalma Humeyni alışkanlığı bazı Müslümanlarda hala devam etmekte; ayrıca Mustafa İSLAMOĞLU gibi adamlar vasıtasıyla içten içe Şiileştirme faaliyetlerine devam edilmektedir. En azından Şiilik meşru bir mezhep gibi gösterilmeye çalışılmakta, bu durum sandığımızdan çok fazla kabul görmektedir. Buna mukabil bunların çalışmalarına karşı gerekli önlemlerin alınmadığı gibi hassasiyette gösterilmemektedir.
Türkiye Devleti başta Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika olmak üzere Müslüman topluluklar üzerinde etki alanını genişletmelidir. Bugünkü sınırları içerisine hapsolmuş bir ülke olarak kalmamız hem bizim için hem de diğer Müslüman devlet ve toplulukların geleceği için daha büyük acılar daha büyük felaketler demektir. Çünkü, "biz kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayız" deseniz de yine düşmanlar durmayacaktır. Sünnilik Türkiye Devleti'nin resmi olmasa da gayri resmi milli politikası olmalıdır. Ortadoğu, Orta Asya ve diğer İslam Devletleri ve topluluklarının huzuru Sünni birliğin güçlü olmasıyla gerçekleşecektir. Bunun öncülüğünü ülkemiz içi bir takım sanal kaygılara rağmen Türkiye Devleti yapmak zorundadır.
Sonuç olarak; gerek Azerbeycan ve gerekse tüm İslam ülkeleriyle ilişkilerimizde güçlü bir bağ oluşturamazsak menfaate dayalı ilişkilerin kalıcı olmayacağını, olamayacağını düşünüyorum. İşte bu güçlü bağ "Ehli Sünnet" anlayışıdır. "Ehli Sünnet Vel Cemaat" hem bireyin hem de İslam toplumunun olmazsa olmazıdır.
ALİ DUTAL
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.