Manevi iklimi çok yüksek bir dönem geçirdik, bu dönemin zirvesi olan Ramazan ayını da sıcak ve yılın en uzun günlerinde yaşayarak Orucumuzu tuttuk Allah kabul etsin.
Üç ayları yaşadık, üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayını da oruç'la taçlandırdık. Fakat en önemlisi bu manevi iklimi hissetmenin ötesinde anlayabildik mi? İyi bir insan, iyi bir Müslüman olup olmadığımızı tartabildik mi?
Bu gün, bir elimizde gül, bir elimizde zakkum, bir ayağımızda çakıl, diğer ayağımızda çimen haliyle yaşıyoruz. Dünya'da ülkemiz dahil zulmün zirve yaptığı, adaletsizliğin, şefkatim, merhametin, hoşgörünün dip yaptığı bir durumla karşı karşıyayız. Bu durumu görmemek mümkün değil. İşte önemli olan o manevi iklimi yüksek olan günler dahil tüm zamanlarda, o manevi iklimi hissetmenin, yaşamanın ötesinde, zakkumla gülün, çimenle çakılın arasında kalan ince çizgiyi anlayabilmemiz gerekmektedir.
Şükürler olsun orucumu tuttum, namazımı kıldım demek yetmiyor. Eh param da var fitre ve bir miktar zekat verdim hayır hasenat yaptım demekle de yetmiyor.
İyi bir insan, iyi Müslüman olduğumuzu kabul ediyorsak, dünya üzerinde olan zulümler, ülkemiz üzerinde olan zulümler karşısında sorumluyuz, vebalinden kurtulamayız.
Elimizden ne gelir diyemeyiz. Elimizle, dilimizle olmadı kalbimizle ki en zayıfı mutlaka bir şey yapmadıktan sonra vebal üstümüzdedir. Ben bilmiyorum deme şansımızda yok her şey gözümüzün önünde cereyan ediliyor.
İşte böyle dünyada mazlumlar hatta insanlık modern kölelik esareti altında zulmün kıskacında yaşıyor.
Her şeye rağmen manevi iklimi yüksek bir dönem yaşayıp oruç tutarak dönemi taçlandırdık ve bayramı da yapacağız. Tuttuğumuz Oruçlarımız kabul görsün yüce divanda, Mazluma Kalkan, Zalime Hançer, Müslümanlara Basiret, İnsanlığa Hayır getirsin. Dualarımız Kabul, Ramazan Bayramımız mübarek olsun.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.