Tarihimizin en büyük tehlikesini atlattık, hepimize geçmiş olsun. Hepimiz neler olup bittiğini biliyoruz, gün geçtikçe de ayrıntılar ortaya çıkacaktır. O gece özgür basın olmasaydı neler olabileceğini düşünmek bile istemiyorum. Bu durum Ülkemiz için özgür basının ne kadar önemli olduğunu ortaya çıkardı. Beğensek de beğenmesek de özgür bir basının, özgür bir ülke olmamızın ilk şartlarından biri olduğunu hepimiz anladık umarım.
O korkunç gecede hepimizin bir anısı var elbet, bunlara girmeyeceğim, benim derdim bundan sonraki yapacaklarımızdır. O gece şunu anlamış olmalıyız ki Türkiye Cumhuriyeti büyük bir Devlettir, Laik ve Demokratik Cumhuriyetimizin ayakta kalması için bu halk canını vermeye hazırdır…Tüm bunlar gözlerimiz önünde yaşandı, bir daha yaşatmasın Rabbim. Bu noktaya nasıl gelindiğini devletimizin en ince ayrıntılarına kadar inceleyip, tahlil edip, artık şu vakıf cemaat dernek gibi oluşumların, bizden sizden demeden kontrol altına alınması, her önüne gelenin yurt -ev ve adı her neyse açabilmelerinin önüne geçilmesi ve daha bir çok husus için önlemler alması gerekiyor. Umarım yaşanan acı olaylar devletimizi daha güçlü ayağa kaldırmak için vesile olur.
Tüm bunlar devletimizin yapabileceği şeyler, ancak biz vatandaşlarında üzerine düşen büyük görevler olduğunu unutmayalım. Artık bu olay sonucunda şunu anlamış olmalıyız ki şeyhler efendiler devri kapanmalı ve yoldaşımız akıl ilim ve vicdan olmalıdır. "İyi niyetliler, namazlı abdestliler, kimseye zarar vermezler" gibi söylemlerin ardına saklanmak yerine, şu şefaat ve keramet mekanizmasını kendi dilimizle kutsal kitabımızdan okuyup, neyin ne olduğunu öğrenmeliyiz. Halk olarak artık internet çağında elimizde son model telefonları boş işler için değil öğrenmek, bilgilenmek, okumak için kullanmalıyız. Yani lafın kısası artık ilk emre geri dönüp, toplum olarak önce kendi kutsal kitabımızı kendi dilimizde okumalıyız ve artık sadece kendi düşüncelerimizi pekiştiren kitapları değil, her kesimden her türlü kitabı okuyup, daha bilgili daha entelektüel, empati yeteneği kazanan bir toplum olmalıyız. Ancak o zaman aklımızı işletebiliriz. Ancak o zaman büyük ülke olabiliriz, ancak o zaman hiç kimse, hiçbir cemaat, hiçbir şeyh, hiçbir efendi bizi kandıramaz. Ve o zaman hiçbir dış güç bizim zaaflarımızı kullanmaya çalışamaz. Ve tüm bu olanları dış mihrakların işi gibi bahanelere sarılarak, kendi yükümlülüğümüzden kurtulamayız, bu kolaycılıktır, bir suçlu arayıp kendini rahatlatmaktır. Oysa birey olarak ,toplum olarak hepimizin bu yaşananlarda bir parça payı vardır. Hepimiz kendimizi gözden geçirmeliyiz, Japonya gibi bu günleri bir fırsata çevirebiliriz.
Toplumsal barışın sağlanması için büyük bir fırsattır bu,TBMM de yan yana kol kola olan genel başkanlar gibi, ilçe başkanlarımızda kol kola durabilmişlerdir. Bu darbecilere ve düşmanlarımıza karşı büyük bir zaferdir. Her şerde bir hayır vardır, belki de bu süreç toplumsal barışın temelini atmamıza yardımcı olacaktır. Ancak bazı kendini bilmezlerin, böyle bir ortamda bile siyasi tartışmalar açmaya çalışması, particilik yapmaya çalışması bu barışa gölge düşürmektedir. Bu sebeple ilçe başkanlarımızdan bu konuda tüm üyelerini uyarmalarını, sosyal medya üzerinden olsun özel sohbetlerinde olsun düşmanca tavır takınanların bu tavrından vazgeçirilmesi için çalışılmalıdır. Her kesimden partizanca söylemlere en azından toz duman dağılana kadar ara verilsin. Biliyorum ki bunu yapanlar aklı başında sağ duyulu insanlar değil, ancak en azından uyarılmaları bir caydırıcılık sağlar diye düşünüyorum. Şu an ihtiyacımız olan tek şey birlikteliğimizi korumaktır. Şu an yapmamamız gereken tek şey şu Alevi şu Sünni şu falan şu filan, şu CHP li Şu MHP li Şu AKP li gibi ayrıştırmalardır. Şimdi uyanık olma zamanıdır, şu an birlik olma zamanıdır.
Filiz KILINÇEL
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.