Recent Comments

BIRAKINDA HALK KALALIM


Ali Dutal

         15 Temmuz 2016 günü yaşanan vahşet gecesinde halkımızın gösterdiği destansı duruş, halkımızın büyüklüğünü bir kez daha ortaya koydu. Halkını aşağılama densizliğinde bulunanlara vatan ve millet sevgisinin ne olduğunu kanlarıyla, canlarıyla gösterdiler.

         Dağdaki çobanla benim oyum bir olur mu diyerek halkını küçümseyen utanma yoksunları, demokrasi mücadelesi veren halkımız karşısında birazcıcık yüzünüz kızardı mı?

         Yoksa, bunlarda akıl yok; dev tankların altında, bombaların karşısında canlarını hiçe saydılar mı, dediniz. Bilmem ne derseniz deyiniz ben halkımızı Türküyle, Kürdüyle, Zazasıyla, Arabıyla; Alevisiyle, Sünnisiyle hep sevdim ve seveceğim; bu halkın bir parçası olmanın onurunu yaşayacağım.  İnşallah halkımız bu büyük oyunu bozduğu gibi kendi üzerlerinde menfaat hesapları yapanların oyunlarını da bozar. Samimiyetimle söylüyorum bizim halkımız çok iyi; şöyle geçmişi bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçirdim.

         Çalışmakla mutluluğunu içimde taşıdığım ilk görev yerim Maden İlçesinin Zuhurevleri Mezrasının Zaza halkı; evinde, bahçesinde ne varsa yoksa öğretmenle paylaşma yarışına giren güzel insanlar, ne desem bilmem ki; bir defasında bir köylü amcamız üzüm getirdi; "mutfağım üzüm dolu, sen bunu geri götür, çürüyüp atacağım, boşa gidecek" dedim. Olmaz hocam geri götürmem çürürse burada çürüsün at, dedi. Bizim köylü Maden'de ikamet eden Musa Toper Amca vardı; ilçeye her gittiğimde otelde yatırmaz evine götürür ve kendi yatak odasını bana verirlerdi; utanırdım; ancak, çaremde yoktu. Ölenlere Allah (cc) rahmet eylesin, kalanlara hayırlı uzun, ömür versin.

         Elazığ Merkeze bağlı Arındık Köyü'ne tayinim çıktı; onlarda aynıydı; İbrahim Amca, meyve ağaçlarından birer tanesini öğretme ayırıyordu; hele hele bir Hanifi Abimiz vardı; her gün evine çağırır, bir gün varma kapıma dayanır "niye gelmiyorsun hocam" diye kızardı. Hepsi çok iyiydi, düşündükçe duygulanıyorum.

         Terörün azdığı sıkıntı yıllarda, yani 1990 yılında asker öğretmen olarak Adıyaman'ın Merkeze bağlı Uzunköy (Tilkihan) Köyüne tayinim çıktı. Köy halkı Alevi ve coğrafi olarak dağlık bir yerdi, sıkıntılıydı. Tanıştığım ve tayinimin Uzunköy Köyüne çıktığını öğrenen bizim Sünni kesim, "Aman Hocam namaz kıldığını belli etme, hatta Allah'a inandığını söyleme" diye ikazlarda bulunuyorlardı.  Ben onların dediğinin tersini yaptım, neysem o oldum ve öyle davrandım. Bu davranışımdan dolayı beni çok sevdiler ve dindar olmam hasebiyle davranışlarında o kadar hassasiyet gösterdiler ki anlatılmaz, yaşanır.

         -Ah ön yargılar ah!! Bu ön yargılardan menfaat devşirenler, asıl suçlu sizsiniz!

         İnanın, Doğu ve Güneydoğuda on iki yıla yakın öğretmen ve müfettiş olarak görev yaptım. Elazığ, Adıyaman, Malatya, Kars ve Diyarbakır halkından hep saygı gördüm, sevgi gördüm; hiçbirinden ülkemize ve insanımıza karşı ihanete dair hiçbir şey görmedim. Halkımızla ilgili anlatacak o kadar çok var ki sadece bir kaçını anlattım.

         Hakikaten bizim halkımız doğusuyla batısıyla; güneyiyle kuzeyiyle çok kıymetli, duyarlı; en önemlisi paylaşımcıdır. Şu okumuşların ihaneti olmasa çok daha güçlü olacağız, mutlu olacağız. Bunların hırslarının cezasını yine benim gariban halkım çekiyor; düşündükçe insanın içi acıyor!

         Halkımızın Allah'a, Peygambere olan halisane, safiyane inancını seviyorum. Eskiler bilir; Irak'tan, Suriye'den tütün kağıtları gelirdi; bunların dış kartonunda Arapça Harfler vardı. Benim inançlı teyzem, amcam o kartonları yerden alır Kur'an Harfleri var diye, öper alnına koyardı. Ben Kitabımız Kur'an'a hürmeten gösterilen bu saygıyı bu inancı seviyorum. Alimleri, peygamberleri itibarsızlaştırmaya çalışan televizyonlarda boy gösteren hoca kılıklı adamlar; bu teyzelerden, amcalardan utanın; iman, itikat nasıl olurmuş görünüz.

         Halkını küçümseyen; okumuş cahiller, halkına uzak sanatçılar, siyasetçiler, batının bataklığını çağdaşlık sanan aydın müsveddeleri…

         Kendini çağdaş, demokrat zanneden batılı devletlerin yaşanan darbeye, yüzlerce canın gitmesine karşı takındıkları zalimane, duyarsız, insanlıktan yoksun tavrı hala görmüyor musunuz?

         Halkımız görüyor; halkımız biliyor ve halkımız ülkesine canıyla da olsa kanıyla da olsa sahip çıkıyor. İnanın, meydanlar hiçbir dünyevi hesabı olmayan insanlarımızla doldurulmaktadır. Onların sosyal medyadan kendilerini göstermek için "canlı yayındayız" gibi paylaşımlarla da işi yok; çünkü onlar gerçekten halk!!!

         BIRAKIN DA HEPİMİZ HALK KALALIM VARSIN SAF OLALIM.

         

Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te Bozkır Haber'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* yapılan yorumlar denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.