M. Emin Karabacak
Bir TEOG tercih danışmanlığını daha geride bıraktık. TEOG tercih danışmanlığında karşılaştığım sorular içinde bana en ilginç geleni de İmam Hatip ile ilgili sorulardı.
Hocam: "İmam Hatip Lisesi'ni okuyup da ne olacak?" Burada bir İmam Hatipli olarak soruya mı üzüleyim yoksa soru sorana mı?
Bende: Yarı ciddi yarı şaka olarak; "Cumhurbaşkanı olur diyorum. (Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan İmam Hatip Lisesi mezunu) Cumhurbaşkanı olamazsa benim gibi İmam Hatipli bir tercih danışmanı olur." diyorum.
Veli de bu sefer: "Ama hocam çok dersleri ağırmış" diyor.
Çocukların çalışmaya niyetleri olmadıktan sonra bahaneleri de olacaktır elbette. Bunların en başında da derslerin ağır olması gelecektir. Gerekçe olarak da Arapça ve Kur'an-ı Kerim dersleri gösterilmektedir. Öğrenciler sanki bütün dersleri özellikle de İngilizceyi hâletlilerde iş sadece Arapçaya kaldı. Bende İmam Hatip okurken yedi yıl hem Fransızca hem de Arapça gördüm. Bugün bilgi dağarcığımda Fransızcadan bir şey kalmazken Arapçanın bilgi dağarcığımda canlı durduğunu görüyorum. Kur'an-ı Kerimi zaten bütün Müslümanların öğrenmesi gerekir. İmam Hatip okuyan çocuklar hem beşeri ilimleri hem de dini ilimleri öğrenmektedir. Bu ve buna benzer açıklamalardan sonra velinin ben aslında göndermek istiyorum da ancak diye başlayan cümleler bana çok mantıklı gelmemektedir.
Eskiden olsa İmam Hatiplerin önü kapalı diyecek ve işin içinden sıyrılacaktı. İmam Hatiplerin önü kapalı olmayınca veliler vicdanı ile nefsi arasında kaldıklarından vicdanını rahatlatacak kişiler ve cümleler aramaktadırlar.
Evet, benim gibi birçok öğrenci İmam Hatip Lisesini bitirdi ve bugün birçok öğrenci de halen İmam Hatipte okumaktadır. Dersleri bahane etmeyenler bugün çok iyi yerlere geldiler. İşte bunlardan biride Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır. Ders çalışmaya niyet olunmadıktan sonra kolay lisede kolay meslekte yoktur diye düşünüyorum.
Hocam: "Çocuğum İlkokulu bitirdi. Normal ortaokula mı göndereyim yoksa İmam Hatip'e mi? Sorusuyla günlük hayatta şu sıralar çok sık karşılaşmaktayım.
Velilere tereddüdün nedenini sorduğumda acaba İmam Hatip'i yapabilir mi? Sorular farklı da olsa aslında cevaplar tek. "Ders çalışmak veya çalışmamak"
Bana göre İmam Hatip'i yapamayan çocuk diğer okulu da yapamaz. Çünkü ders çalışmayan çocuklara normal ortaokullarda "özel bir muamele" yapılmamaktadır. Bizim amacınız hayırlı evlat yetiştirme adına hem okulunu okusun hem de dinini diyanetini öğrenmek değil midir? Biz üzerimize düşeni yapalım gerisini Rabbimize havale edelim.
Eskiden çocukları anne baba, sosyal çevre ve okul eğitirken günümüzde buna sanal âlemde eklendi. Bugün çocuklarımızın hemen hepsinin elinde akıllı birer cep telefonu vardır. Bu çocukların sanal âlemde nerelere takıldıkları da bilmiyoruz. Hal böyle olunca bugün biz çocuklara istediğimiz şekilde dini ve ahlak eğitimi verememekteyiz. Bu konudaki açığımızı en azından İmam Hatip'e göndererek kapatabileceğimizi düşünüyorum. Hocam "Orda okuyanlarında ahlaken diğerlerinden çok da farkı yok" deniyor. Bu görünüşe göre doğru olabilir ancak ileri vadede doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü eğitim bir süreçtir ve bu süreçte bilinçaltı çok önemlidir. "Bilinçaltı aptaldır. Ne söylerseniz, ne düşünürseniz onu doğru kabul eder. Şakadan hiç anlamaz. Analiz bilincin görevidir." der Joseph Murphy.
Bilinçaltı kendine verileni unutmayacağından çocuklara verilecek ahlak eğitimi ergenliğinde etkisiyle başlarda etkisini göstermese ergenlik sonlarına doğru yavaş yavaş kendini gösterecektir. Onun için biz, bize düşen çocukları İmam Hatip'e göndermek ve onlar için hayır dua etmektir. Velilere anlattığım İbrahim (a.s) örneği aslında konumuza çok uygun olduğu içinde sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Rivayete göre İbrahim (a.s) bir gün yoldan geçen kervanı durdurur ve onlara bir ziyafet verir. Kervandakiler yemeklerini yedikten sonra İbrahim (a.s)'a teşekkür edince İbrahim (a.s); "Sizden bir şey rica etsem yapar mısınız?" der. Kervandakiler de "Yapabileceğimiz bir şeyse neden yapmayalım" derler.
İbrahim (a.s) "Sizden bir kere Allah'a secde etmenizi istiyorum" der. Kervandakilerde "O kadar yemeğini yedik, bir kere secdeden ne olacak ki" derler. Onlar secdeye gidince İbrahim (a.s) hemen ellerini açar: "Allah'ım elimde ancak bu kadar geliyor. Ben bedenlerini Sana yönelttim Sende kalplerini yönelt! Ve gerisini Sana havale ediyorum" diye dua eder. Cenab-ı Hak'ta İbrahim (a.s)'ın duasını kabul eder ve onlara iman kapısını açar. (Kaynak: Çocuklara Allah ve Namazı Bilinçaltında Sevdirebilmek, M. Emin Karabacak, Ensar Neşriyat, İst.2015) (Devam Edecek)
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.