Ali Dutal
2016-2017 Eğitim-Öğretim yılına son iki ayda meydana gelen darbe ve sonrasında yaşadığımız iç acıtıcı olayların burukluğuyla giriyoruz. Bana göre; bu olaylar din eğitiminin zorunluluğunu bir defa daha bütün çıplağıyla ortaya koymuştur. Din eğitimi okullarımızda, okul öncesinden başlayarak zorunlu verilmelidir.
Müslüman bir ülkede, devletin en temel görevi; "İslam'ı Öğretme" olmalıdır. "Din Güvenliği", "Can ve Mal Güvenliği"nden önde ve daha önemlidir.
Şu hususu belirtmeden geçmeyeceğim. Bir insanın inanıp inanmama özgürlüğü olup hiç kimse kimseyi iman etmeye zorlayamaz; hidayete erdirmeye de gücü yetmez. Ancak, dini öğretme konusu ayrı değerlendirilmelidir. Halkının yüzde 99'unun kendini Müslüman olarak tanımladığı bir ülkede, devlet halkına dinini öğretmek zorundadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM'); ülkemizde yaşayan bazı vatandaşların "Zorunlu Din Dersleri"nin iptali ile ilgili başvurusu üzerine verdikleri "Zorunlu din dersleri bir insan hakları ihlali' kararı tamamıyla kasıtlı ve ülkemiz gerçeklerinden çok uzak bir karardır.
Doğrusunu söylemem gerekirse beni AİHM'in kararı değil; bu başvuruyu yapan vatandaşlarımız üzmüştür.
-Allah aşkına! İnanın inanmayın, Dinimiz İslam'ın öğrenilmesinin bir insana ne zararı olabilir?
Hiçbir zararı olmadığı gibi hem bireyin hem de toplumun huzuru için çok büyük faydaları vardır. Yüzde yüz inanıyorum; Allah'ın (c.c.) yap dediği her şey, hem bu dünyada hem de öbür dünyada faydalı; yapma dediği her şey de hem bu dünyada hem de öbür dünyada zararlıdır.
– Bir de İslami bilgileri öğrenen herkesin Müslüman olacağını kim iddia edebilir? Öğrenmek başka şey inanmak başka şey; keşke Müslüman olsalar!
– Uzayla ilgili bilgileri öğrenen bir kişi, "uzaylı" mı oluyor?
– Kimsenin kimseyi, Müslüman olacaksın diye zorladığı mı var?
Kaldı ki ilkokulun dördüncü sınıfı ile ortaokulda haftada iki saat; lisede bir saat Din Kültürü Ahlak Bilgisi Dersinin okullarda okutulmasıyla;
– Türkiye'deki tüm Aleviler, Sünni mi oldu?
– Gayri Müslimler, Müslüman mı oldu?
– Herkes, dindar mı oldu ?
– Yoksa, camiler doldu da taştı mı?
Dinimizin öğretilmesinin hiçbir kimseye zerre kadar zararı olmadığı gibi çok büyük faydaları vardır.
Kaldı ki, Müslüman bir ülkede İslam'ın öğretilmemesi, "en büyük insan hakları ihlali" olur.
Bu büyük insan hakları ihlalinin ortadan kaldırılması için devletimiz; okul öncesinden, üniversiteye kadar yapısal değişikliklere giderek dini eğitimi, bütün eğitim kademelerinde zorunlu hale getirmeli; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersinin, ders saatleri artırılmalı; tüm öğretmenlerimiz, branşı ne olursa olsun, milli ve manevi değerlerimizin kazandırılmasında etkin hale getirilmelidir. Din eğitimine küçük yaşlarda başlanılmalıdır.
Az çok eğitimden anlayan her kime sorarsanız sorun; eğitim nerede başlar, diye; eğitim anne karnında başlar diyecektir.
Allah aşkına! Bizdeki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi eğitimi niye dördüncü sınıfta başlıyor? Üstelik, ilkokul 4.sınıfta ve ortaokulda haftada iki saat, lisede ise bir saat. Seçmeli Kur'an-ı Kerim, Hz. Muhammed (sav)'in Hayatı ve Temel Dini Bilgiler dersleri de var, diyebilirsiniz. Ancak, seçmeli derslerin sanıldığından çok az seçildiği gerçeğini de dikkate almak durumundayız.
– Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi; Matematik, Fen Bilgisi, Kimya, Edebiyattan… daha mı, az önemli?
Çok çok önemli; kıyas bile kabul etmez! Hele hele günümüzde çok daha önemli! Herkes şunu iyi bilsin, iyi anlasın ki; çocuklarımıza okullarımızda dinimizi öğretmek zorundayız, başka çaremiz yok ve hiçbir mazeretin geçerliliği kalmamıştır. Öyle değil mi?
*Gençlik elden gidiyor!
*Aile elden gidiyor!
*Alkol, uyuşturucu, sigara almış başını gidiyor!
*İffetsizlik, ahlaksızlık aleni hale gelmiş!
*Bir sürü ehli sünnet dışı, dış güçlerin uşağı olmuş yapılar çocuklarımızı kandırıyor; sapık, hoca kisveli adamlar ortalıkta cirit atıyor!
-Daha ne olmasını bekliyorsunuz, bunun ötesi var mı?
Devletimiz; dinimizin öğretilmesine ilişkin, ülkemiz içi ve dışından gelebilecek her türlü baskıyı; Müslümanları, sanal korkular üreterek devletine karşı güvensizliğe itecek her türlü söylemi, dikkate almamalıdır. Bunlar, İslam'ın düşmanı olduğu gibi devletimizin de düşmanıdırlar.
Eğitim sisteminde yapısal değişikliklere gidilmez, sistem bu haliyle devam ederse bunun acı sonuçlarını hep beraber yaşarız.
Yeni eğitim-öğretim yılının kazasız, belasız; hayırlı, uğurlu geçmesi temennisiyle saygılarımı sunarım.