M. Emin Karabacak
Çocukların okul çağı gelince en iyi okul en iyi öğretmen derdine düşünülür. Okula gidip gelirken yorulmasın diye servise verilir. Sabahları evin prens ve prensesini kaldırmak için ayağına en az dört beş kez gidilir. Gerekirse kahvaltısı ayağına götürülür. Çantası, beslenmesi, harçlığı okula gitmeden hazırlanır. Eğer servisle gidip gelinmiyorsa okul çantası anne babası tarafından taşınır. Okusunlar büyük adam olsunlar diye yapılan bütün fedakârlıklar, çocukları hazırcılığa alıştırdığında sorumluluk duygularını geliştirmeyecektir. Bugün okula giderken üst başını giyemeyen, yatağını, odasının toplayamayan, çantasını taşımaktan aciz olan çocuklardan sorumluluk duygusunu geliştirip büyük adam olması beklenilmemelidir.
Yine kimse rahatsız etmesin ve daha rahat ders çalışsın diye çocuk odaları özel donatılır. Ellerine anne babalarının dahi kullanamadığı son teknolojik özelliklere sahip telefon alınıp verilir. Dahası telefonuna da bilmem kaç dakika, kaç bin SMS ve interneti de her ay düzenli olarak yüklenir.
Ders çalışması için oda verilen bu çocuklar, odalarında ders çalışmak bir yana internet ve sanal alemde gezinmekten depresyona girmektedirler. Bunun sonucunda da çocuklar ne odalarından ne de sanal alemden çıkabilmektedirler. En küçük uyarılarda da psikolojileri bozulmaktadır. Aman psikolojileri bozulmasın odasında rahat ders çalışsın denilen çocuklar, odalarını haremlik selamlığa dönüştürdüklerinde odalarına da izin alınarak girilmektedir. Bu çocuklar, bırakın odalarını toplamayı okuldan geldikleri zaman odası toplanmadığı zaman evin hizmetçisine hesap sorar gibi annelerine hesap sormaktadırlar. Adam olup sorumluluk sahibi olsun diye her şeylerini zamanında yapılıp tosun gibi yetiştirilen bu çocuklar, en küçük sıkıntılarda ister istemez toslayacak ilk kişilerde ister istemez anne babaları olacaktır.
Günümüz erkek çocukları kocaman oldukları halde anneleri yokken ocağa bir çay koyup kahvaltı usulü de olsa bir şeyler hazırlayamamaktadırlar. Kızların birçoğu bırakın yemek yapmasını doğru dürüst çay yapmasını bilmemektedirler. Okumaları için mutfaktan uzak tutulan bu çocuklara bir iş buyurduğun zamanda kıyameti koparmaktadırlar. Bugün birçok anne baba, çocuğuna bırakın marketten ekmek aldırmayı bir bardak su dahi isteyememektedir.
Baba oğlundan su ister; büyük oğlu yorgunum der, ortanca oğlu dersim var der, en küçük oğlu: "Kalk baba kalk! Bunlardan sana hayır yok kendin iç bir bardakta bana getir." der.
Evet bugünün anne babalarının bütün dünyaları çocukları. Varsa yoksa onlar. Anne babalar, aman onlar üzülmesinler, sıkıntı çekmesinler, rahat etsinler, okuyup adam olsunlar diye yerli yersiz istekleri ikiletmeden alınır. İsteklerine hayır denmeyen bu çocuklar, zamanla kendilerinin efendi zannedip anne babalarına emirler yağdıracaklardır. İstedikleri olmadığı zamanda efendilikleri fazlasıyla yapacaklardır.
Görev yaptığım okulun birinde bir öğrenciden sürekli şikâyet gelmesi üzerine çocukla bir görüşme yaptım. Çocuğun öğretmeni, ailesi ve çocukla yaptığım görüşmede şu sonuçlara ulaştım. Çocuk çok zeki olmasına rağmen, şımartılarak büyütüldüğü için herkese illallah ettirmiştir. Çocuğun babasıyla yaptığım görüşmede babanın söylediği şu cümle her şeyi anlatmaya yetiyordu: "Hocam, ben bu çocuk istedi diye gece ikide çarşıdan tavuk alıp getirdim." (M. Emin Karabacak, Bayramlık İstemeyen Çocuklar, Tebeşir Yay. 4.Baskı, Konya,2016)
Anne babaların çocuklarına hizmet etmeleri ilkokul, ortaokul, lisede olduğu gibi üniversite öğrenim sırasında da devam etmektedir. Hatta çocuklarını evlendirdiklerinde birazcık da olsa rahatlarına bakacağı zamanda yine çocukları tarafından torunlarına baktırılmaktadır. Böylece annenin hizmetkârlığı çocukların efendilikleri torunlarına bakıcılığıyla da devam etmektedir.
İşte günümüz anne baba çocuk ilişkisi bu şekilde sürüp gitmektedir. Anne babanın gecesini gündüzünü katıp hizmet ettiği çocuklar, bütün bu hizmetlere karşı anne babasını baş tacı yapması beklenirken cariye muamelesi yapmaktadırlar.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.