Ali Dutal
Bilindiği gibi 1 Ekim "DÜNYA YAŞLILAR GÜNÜ" olarak kabul edilmiş; bu günde yaşlıların yaşadığı sorunlara dikkat çekilmektedir. Elbette ki dikkat çekme adına önemli olmakla birlikte "Anneler, babalar, teyzeler, dedeler v.s" günler yavan, sorumluluklardan uzaklaştıran; ayrıca, masumane gibi görünse de kapitalizmin para kazanma tuzağı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Batı toplumlarda bu tür gün ve haftaların bir karşılığı olmakla birlikte bizim gibi aile bağları güçlü olan Müslüman toplumlar için fazla bir karşılığı yoktur. Çünkü, annemize, babamıza, yaşlılarımıza karşı yapılması gerekenler Yüce Rabb'imiz tarafından emredilmiş olup yerine getirilmediği zaman hem bu dünyada hem de öbür dünyada ceza olarak ağır karşılığı vardır. Buna rağmen insanımızdaki İslami hassasiyetlerin zayıflaması bu sorumlulukların yerine getirilmesini de olumsuz etkilemiş; bu olumsuzluğu en aza indirmek için devletimiz bakıma muhtaç insanlarımızın için gerekenleri yapmanın gayreti içindedir.
Devletimizin imkanlar ölçüsünde sosyal sorumluluklarını yerine getirmeye çalışması güzel olmasına güzel de; Müslüman bir ülkede insanların huzurevlerinde kalmak için para vererek sıraya girmeleri düşündürücü, bir o kadar da üzücüdür! Maalesef, yaşlılara bakma da eski hassasiyetlerin olmadığı bir gerçektir. Daha evlenme aşamasında bile anne babanın varlığı, bakımı gündeme getiriliyor; özellikle, damadın anne babasının olmaması kız ailesi tarafından tercih sebebi olarak bile görülüyor.
-Ne kadar acı değil mi?
Kadının birisi bir arkadaşına, "Benim öyle bir damadım var, kızımın elini sıcak sudan soğuk suya dokundurmuyor her işi yapıyor," diye damadını överken gelini için de "her işi oğluma yaptırıyor" diye yeriyor.
Anasına, babasına "bir gün sen fazla baktın bir gün ben fazla baktım" kavgasını yapan evlatları duyuyoruz. Anlatılacak daha neler neler…
Oysa ki Hz. Allah'a (cc) şirkten sonra en büyük günahlardan birisi ana babaya itaatsizliktir. Yüce Rabb'im;
"Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine "üf!" bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle." (İsrâ, 23) buyurmaktadır.
Efendimiz Hz. Muhammed (sav);
"Anne ve babasına veya onlardan sadece birine yaşlılık günlerinde yetişip de cennete giremeyen kimse perişan olsun, perişan olsun, perişan olsun!" (Müslim, Birr 9, 10) buyurmaktadır.
Eğer kendimizi Müslüman olarak tanımlıyorsak; elhamdülillah Müslüman'ız; o zaman bir değil bin kere düşünmeli, ana babamıza, yaşlılarımıza karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek için hiçbir mazerete yer vermemek üzere azami gayret göstermeliyiz.
Abdulkadir Geylani Hazretleri (ks), "Velev ki anne baba evladına kötü muamele etse de evladın anne babasına karşı kötü davranma hakkı yoktur" buyuruyor.
Kimse yaşlanmayı da ölmeyi istemez; bu genel olarak insan fıtratında var; ancak, Hz. Allah(cc) bir insana yaşlanacak kadar ömür verdiyse de buna şükretmeli; hayırlı bir ömür ve son nefeste imanla ölmeyi dilemelidir.
Canlı veya cansız bütün varlıkların bir sonu olup esas olan sorumlulukların bilincinde olmak ve ona göre yaşamaktır.
Herkese tonton, sevimli nineler dedeler olmak temennisiyle selam ve saygılar.