İçinde yaşadığımız veya her türlü zorluğa rağmen yaşamaya çalıştığımız dünya hayatında ayakta kala bilmek inanın çok zorlaştı. Belanın nasıl ve nereden geleceğini kestirmek artık mümkün değil. Dostumuz olduğunu zannettiğimiz insanların ihanetine uğramak günümüzde sıkça karşı karşıya kaldığımız bir durum oldu. Yüzümüze gülenlerin arkamızdan türlü entrikalarla yanlış şeyler yaptığını açıkça görüyoruz. Hal böyle olunca da birbirimize olan güvenimizi kayıp ediyoruz. Güvenin olmadığı yerde dürüstlüğün, sevginin ve saygının olması zaten mümkün değildir. Hal böyle olunca da aslında hepimiz kayıp etmiş oluyoruz. Şayet tüm bunların tersi olursa, yani birbirimize güvenirsek, seversek ve saygı duyarsak hepimizin kazanacağını da çok iyi biliyoruz. Fakat bildiğimiz şeyleri menfaatimiz uğruna elimizin tersiyle itiyoruz. Sadece ve sadece kendimizi düşünüyoruz. Kubbede hoş bir seda bırakmadıktan sonra dünya bizim olsa neye yarar ki?
Bugün dünyada birçok ülkede yaşanan iç karışıklıklar sonucunda ortaya çıkan savaşlar şehirlerin harabeye dönmesine, insanların acımızca katledilmesine neden olmaktadır. Bunun sonucunda yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kalan insanlar mülteci olarak başka ülkelere sığınmak zorunda kalmaktadır. Yaşanan tüm bu olumsuzlukların tek bir medeni var o da birlikten ve beraberlikten yoksun bir hayat yaşamamızdır. Atalarımız boşa dememiş ya '' Birlikten kuvvet doğar'' diye. Birlikte yapılan her işten herkes kazançlı çıkar. İnsan hayatında bazı şeyleri tek başına yapabilir ama hiç bir insan hayatı boyunca başkaları ile işbirliği içinde olmadan ve birlikte hareket etmeden tam anlamıyla başarıya ulaşamaz. Neden diye soracak olursanız. Hayatın zorlu yollarında adımlarınızı atarken bazen bir insanın gücü tek başına her şeyi yapmaya yeterli olmaz. Onun için de başkalarının yardımına zorunlu olarak ihtiyaç duyarız.
Bir işte başarıya ulaşmanın püf noktası öncelikle başarıya ulaşacağımıza inanmaktır. Ne demiş büyükler inanmak başarmanın yarısıdır. Bundan 4 ay önce Türkiye 15 Temmuz darbe girişimiyle çok büyük bir tehlikenin eşiğinden döndü. Ülkemizin başındaki bu tehlikeyi bertaraf etmemizdeki en büyük güç, hiç şüphesiz ki birlik ve beraberlik gücüdür. Önce inandık sonrada hep birlikte başardık. Şayet o karanlık gecede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın '' milletimi demokrasiye sahip çıkmak için meydanlara davet ediyorum'' çağrısı olmasaydı, insanlar sokaklarda inmeseydi, bu ülkenin halinin ne olacağı açıkça ortadaydı. Aradan geçen zamanda Türkiye'nin birçok bölgesi pusuda bekleyen aç kurtlar tarafından çoktan işgal edilecek, masum insanlar acımızca katledilecek ve ortada Türkiye diye bir ülke kalmayacaktı. Ondan sonra halimiz Suriye, Irak ve Mısır'dan farksız olacaktı. Belki nefes alıp verecektik ama aldığımız nefesi de fitil fitil burnumuzdan getireceklerdi. Bizi kendilerine köle yapacaklardı köleeee.
15 Temmuz darbesi milyonlarca insanın meydanlara inerek bir ve beraber olması sayesinde başarıya ulaşamamıştır. Birlikte hareketin karşısında ne bir uçak, ne de bir tank duramamıştır. Sonuçta kim kazandı. Millet ve Türkiye kazanırken, çocuklarımızın geleceğini yok etmek isteyen zillet ve şer odakları ise kayıp etmiştir. Yekvücut olarak doğan güçle ortaya çıkan milli birlik ve beraberlik sayesinde Türk milletinin nasıl bir millet olduğunu da tüm hainlere açıkça göstermiş olduk. Önemli olan bu birliği ve beraberliği bir ömür boyu sürdürebilmektir. Ondan sonra bizimle ne kimse başa çıkabilir, ne de bir daha böyle darbe girişimine cesaret edebilir. Bırakalım şahsi çıkarların hepsini bir kenara da hep bana demek yerine hep bize demesini çok iyi öğrenelim. Ne demiş vatan ve milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy ''SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR.
Kenan AKBAŞ / 21.11.2016
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.