Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Sayın Mustafa KALAYCI'nın, TBMM'nde görüşülmekte olan 2 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerine yaptığı konuşmada " Bedelli askerlik, Sağlık çalışanları ve kamu çalışanları"nı gündeme getirmiştir.
Bedelli askerlik konusu özel bir konu, hassas bir konudur.
Vatan hizmeti hak olduğu gibi, her Türk vatandaşının da vecibesidir. MHP Türk milletinin eşit, saygın ve onurlu fertlerden oluştuğuna yürekten inanmaktadır. Vatan hizmetini ise herkesin manevi bir sorumluluğu olarak değerlendirmekte ve millet olmanın doğal ve doğrudan bir sonucu olarak görmektedir.
Bizim bedelli askerlikle ilgili görüş ve düşüncelerimiz dünden beri hiç değişmemiştir. Bedelli askerlik konusu ele alınırken Türk Silahlı Kuvvetlerinin ikaz, ihtiyaç, imkân ve kapasitesi belirleyici olmalı, vatan savunmasını aksatacak ve riske sokacak manevi veya moral çöküntüye müsamaha gösterilmemelidir.
Askerlik özel ve zorunlu bir hizmet alanıdır, her Türk vatandaşı buna uymak durumundadır. İlke olarak şunu önem ve özellikle vurguluyoruz ki askerliğin, vatan savunmasının bir bedeli asla yoktur. Bedelli askerlik tartışmalarını uzatarak, canıyla bedel ödeyen kahramanlarımızın ruhlarını ve fedakârlık numunesi evlatlarımızın duygularını incitmemek asıldır, esastır, şarttır. Ancak askerlik çağını geçmiş, bir sebeple askerlik görevini ifa edememiş yüz binlerce vatandaşımızın çağrısına ilgisiz kalmak belli kıstaslar dâhilinde çok makul olmayacaktır.
Bedelli askerlik konusu özel bir konu, hassas bir konudur. Ama bu konuda dile getirilen askerliğin teorik eğitimi doğru bir değerlendirme değildir. Asker silahla anılır. Teklif, Türk Silahlı Kuvvetlerinin görüşünü içerdiği için MHP olarak bedelli askerliğin çıkmasını olumlu görüyor ve destekliyoruz.
Fiilî hizmet süresi zammı tüm sağlık çalışanlarını kapsamalı.
Sağlık çalışanları sağlık hizmeti sunumu sırasında çeşitli tehlike ve risklerle karşı karşıya kalmakta, ağır iş yükü ve risk altında hizmet vermektedir. Bu kanun teklifiyle insan sağlığı hizmetlerinde çalışan sağlık mesleği mensupları için bir yıllık çalışmalarına 60 gün fiilî hizmet süresi zammı uygulaması öngörülmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yıllardır sürekli gündeme getirdiğimiz bu düzenlemeyi de destekliyoruz.
Fiilî hizmet süresi zammının aynı ortamda görev yapan tüm sağlık çalışanlarını kapsaması, her yıl için doksan gün süre eklenmesi ve bu uygulamanın geçmiş hizmetlere de uygulanması gerektiği görüşündeyiz.
Serbest çalışan eczacıların durumu da dikkate alınmalıdır. Yapılan düzenlemede fiilî hizmet zammından yararlandırılacak sağlık meslek mensupları içinde eczacılar zikredilmekte ancak kendi nam ve hesabına sağlık hizmeti veren eczacılar bu kapsamda yer almamaktadır. Eşitlik ilkesi uyarınca serbest çalışan eczacılar da fiilî hizmet zammından yararlandırılmalıdır.
Ağır ve yıpratıcı işlerde çalışanların sorunları kapsamlı bir düzenlemeyle çözülebilir.
Veterinerler, veteriner sağlık teknisyenleri, teknikerleri, çevre sağlığıyla ilgili çalışanlar, çevre sağlık teknikerleri, teknisyenleri gibi meslek grupları da bu kapsamda olmalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde fiilen çalışan stenograflar ile Tutanak Hizmetleri Başkanı ve Başkan Yardımcıları da mutlaka kapsama alınmalıdır. Öğretmenlerin, PTT dağıtıcılarının, zirai mücadeleyle uğraşanların da haklı talepleri bulunmaktadır.
O sebeple, fiilî hizmet zammı uygulaması bakımından ağır ve yıpratıcı işlerin yeniden gözden geçirilmesi, tüm taleplerin bir değerlendirmeye tabi tutulması ve bunun kapsamlı bir düzenlemeyle çözülmesinin mümkün olabileceğini düşünüyoruz. MHP olarak bu konuda çalışmalar yapacağımızı ve gerekli kanun teklifi vereceğimizi buradan ifade ediyorum.
Aynı meslek grubundan emekli olanların aylıklarında eşitsizlik oluşacak.
Kanun teklifinde tabip ve diş hekimi emeklilerinin aylıklarının aldıkları eğitim ve yürüttükleri hizmetle mütenasip olmaktan uzak oldukları belirtilerek aylıklarına ilave bir ek ödeme yapılması öngörülmektedir. Buna göre, uzman tabip emeklilerine yaklaşık 2.000 TL, tabip emeklilerine yaklaşık 1.500 TL tutarında ilaveten ek ödeme yapılacaktır.
2008 Ekim ayında çıkarılan 5510 sayılı Kanun uyarınca anılan tarihten sonra işe girip sigortalı olan tabip ve diş hekimleri farklı statüye tabi olduğu için emekli olunca söz konusu ek ödemeyi alamayacaktır. Yine, eski adıyla SSK ve BAĞ-KUR emeklisi olan tabip ve diş hekimleri de ek ödemeden yararlanamayacaktır. Bu durum aynı meslek grubunda emekli aylıkları yönünden büyük bir eşitsizlik oluşturacaktır.
Eczacılar, veteriner hekimler, ebe, hemşire ve diğer sağlık personelinin emekli aylıklarına da ek ödeme yapılmalı.
Eczacılar da diş hekimleri gibi beş yıllık bir zorlu eğitimden geçerek mesleğe başlamakta ve kamuda çok önemli görevler üstlenmektedir. Veteriner hekimler 657 sayılı Kanun kapsamında beşerî hekimlerle birlikte sağlık hizmetleri sınıfında aynı özlük haklarına sahip olarak yer almaktadır. Bu nedenle, kamuda çalışan eczacıların ve veteriner hekimlerin de kapsama alınması gerektiği açıktır.
Ebe, hemşire, sağlık memuru, acil tıp teknisyeni gibi sağlık personellerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir. Esasen, sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan tüm çalışanların çalışırken aldıkları maaş ile emekli aylıkları arasında büyük fark bulunmaktadır. Bu durum dikkate alınmalı ve döner sermayeden yapılan ek ödemelerin emekli aylığına yansıtılması sağlanmalıdır.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunda çalışan eczacıların özlük hakları düzeltilmeli.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunda çalışan eczacılar gerek Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde gerekse eşdeğer kurum olarak kabul edilebilecek Sosyal Güvenlik Kurumunda çalışan eczacılara göre çok daha düşük maaşlarla çalışmaktadır. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu eczacılarının bu mağduriyeti mutlaka giderilmeli, özlük hakları düzeltilmelidir.
Yardımcı sağlık personeli istihdamı artırılmalı.
Günümüzde yardımcı sağlık personeli okullarından mezun olmuş işsizler ordusu ortaya çıkmış olup bunların uygun bir şekilde istihdamında sorunlar yaşanmaktadır. Bu grupta ebe, acil tıp teknisyeni, anestezi teknisyeni, sağlık memurları ve tıbbi sekreterler bulunmaktadır. Bu personellerin gerek özel gerekse de resmî kuruluşlarda istihdam edilmesi için gerekli koşullar sağlanmalıdır.
3600 ek göstergeyle ilgili yapılacak düzenleme tüm kamu çalışanlarını kapsamalı.
Öğretmenlerin, mühendislerin, kamu avukatlarının polislerin, din görevlilerinin, şef, müdür ve benzeri yöneticilerin, velhasıl birçok kamu çalışanının emekli aylıklarının da yeterli olmadığı, aldıkları eğitim ve yürüttükleri hizmete mütenasip olmaktan uzak olduğu açıktır. Seçim döneminde, öğretmenlerin, polislerin, sağlık çalışanlarının, din görevlilerinin ve yönetici personelin ek göstergelerinin 3600'e çıkarılması konusunda vaatlerde bulunulmuştur.
Memurlar için ek gösterge çok önemlidir. 3600 ve 6400 ek gösterge kritik eşiklerdir. Bu ek göstergelerin özellikle emekli aylığına önemli tutarda yansıması bulunmaktadır. Dolayısıyla 3600 ek gösterge vaadiyle ilgili yapılacak düzenlemede tüm kamu çalışanları dikkate alınmalı, hakkaniyete uygun bir düzenleme yapılmalıdır.
Esasen personel rejimi liyakati esas alan ve performansı değerlendiren anlayışla yeniden düzenlenmeli, kamuda ücret adaleti sağlanmalı, görev, yetki ve sorumluluk bakımından eşit değerde iş yapanın eşit ücret alması temin edilmelidir.
Kamuda kadro alamayan taşeron işçiler, 4/B'li, vekil, sözleşmeli, geçici, ücretli ve fahri statüde çalışanlar kadroya alınmalı.
Kamu çalışanları arasında mağduriyet yaşamayan neredeyse yoktur. Sözleşmeliler, geçici ve mevsimlik işçiler, ücretli öğretmenler, vekil imam ve müezzinler, fahri Kur'an kursu öğreticileri, aile sağlığı çalışanları, usta öğreticiler kadroya geçmeyi beklemektedir. Kamuda kadro alamayan taşeron işçiler, 4/B'li, vekil, sözleşmeli, geçici ücretli ve fahri statüde çalışanlar kadroya alınmalı, güvencesiz personel çalıştırılması son bulmalıdır.
Kamudaki taşeron işçilere kadro verilmesini öngören düzenleme taşeron işçilerin tamamını kapsamamıştır; yüzde 70 mağdurları, 4 Aralık mağdurları, kiralık araç mağdurları oluşmuştur. Başbakanlıkta taşeron işçi olarak çalışan kiralık araç şoförleri kadroya alındığına göre, bu hak, eşitlik ilkesi gereği diğer bakanlık ve kurumlarda çalışan kiralık araç şoförlerine de verilmelidir. Taşeron işçilerden kadro verilmemiş olanlar hiçbir ayrım yapılmadan kadroya geçirilmelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak kamu çalışanlarının sorunlarının çözüme kavuşturulması konusunda önümüzdeki süreçte gerekli kanun tekliflerini vereceğimizi buradan ifade ediyorum.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.