Yılbaşında Çocukları Kimin Kuşu Yapıyoruz? (1)
M. Emin Karabacak
Kuşun biri, her gün kilisenin çanına konar ve orayı pislermiş. Her gün kuşun pisliğini temizlemekten bıkan papaz, bir gün aklına bir fikir gelir ve uygulamaya karar verir.
Sabah kuş gelmeden her gün konup pislettiği çanın yanına bir tas içki koyar. Papaz bu işlemleri yaptıktan sonra kuşu gözetlemeye başlar.
Her günkü gibi kuş gelir, çana konar ve pisliğini yapar. Sonra etrafına bakarken birden tası görür ve tastaki içkiyi su niyetine içer. Hikâye bu ya kuş içkiyi içince sarhoş olur ve yere düşer.
Kuşun düştüğünü gören papaz hemen yanına gider ve kuşu eline alır. Yarı ayık yarı sarhoş halde olan kuşa bakan papaz şöyle seslenir:
"Sevgili kuş; söyle bakalım bana sen kimin kuşusun? Hz. İsa (a.s)'nın kuşuyum desen neden kilisenin çanına pislersin? Yok, Hz Muhammet (s.a.v)'in kuşuyum desen neden tasa koyduğum içkiyi içersin? Allah aşkına söyler misin sen kimin kuşusun?" der.
Şimdi isterseniz papazın kuşa sorduğu soruyu biz de kendimize soralım?
Biz, sözsel ve davranışsal olarak hangi ümmetin aktivitelerini yapmaktayız? Canımız ciğerimiz olarak gördüğümüz minik kuşlarımızı nasıl yetiştiriyoruz? Minik kuşlarımıza model olma konusunda dinin hangi emir ve yasaklarını uygulamada onlara model olmaya çalışıyoruz? Toplum tarafından doğru gibi öğretilen yanlışlar konusunda çocuklarımızı ne kadar bilinçlendirebiliyoruz.
Bu ve buna benzer soruları çoğaltabiliriz. Önemli olan kendimizi ve çocuklarımızı dinin emir ve yasakları konusunda bilinçli bir Müslüman olarak yetiştirebiliyor muyuz?
Her yıl aralık ayının da Hıristiyan batı toplumunda olduğu gibi Müslüman olan bizim toplumda da ister istemez gündeme yılbaşı oturmaktadır. Müslümanlarla uzaktan yakından alakası olmayan yılbaşı kutlamaları, eskiye nazaran daha belirgin olarak kutlandığı gözlenmektedir. Çoğu Müslüman tarafından bilinçsizce yapılan bu kutlamalar, zamanla tahmin dahi edilemeyecek sonuçları doğurmaktadır.
Rasülullah (s.a.v.) buyuruyor ki: "Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a kasem ederim ki, içinizde öyle adam bulunur ki, cennet ehlinin ameli ile amel eder ve kendisi ile cennet arasında bir zira'dan (Yaklaşık 50 cm ) ziyade mesafe kalmaz. Derken (hükm-i) kitap (yani o yazının hükmü) ona galebe eder, cehennem ehlinin ameli ile amel eder de cehenneme girer. Keza içinizde öyle adam bulunur ki, cehennem ehlinin ameli ile amel eder, kendisi ile cehennem arasında bir zira'dan ziyade mesafe kalmaz. Derken (hükm-i) kitap ona galebe eder, cennet ehlinin ameli ile amel eder ve cennete girer." (Buhari –Müslim)
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte Avrupa ile iç içe olan toplumumuz, son yüz yılda değerlerinden daha da uzak kalmaya başlamıştır. Eskiden televizyonlardaki yılbaşı programlarını seyretmeyi dahi uygun bulmayan toplumumuzda yılbaşılar artık vazgeçilmezler arasına girmeye başlamıştır. Eskiden bırakın kutlamayı televizyonda seyredeni dahi kınayan toplumumuz, son zamanlarda yılbaşını kutlamayacağını söyleyenleri yadırgamaktadır.
Müslüman'ın Ramazan ve Kurban Bayramı'ndan başka bayramı yoktur, inanç ve düşüncesi içinde iken; bugün Hıristiyanlar tarafından bayram olarak kabul edilen yılbaşılar bizim toplumuzda da kabullenmeye ve benimsenmeye başlamaktadır.
"Kim bir kavme benzerse, onlardandır." (Ebu Davud) buyuran Peygamber Efendimiz (s.a.v); bir Müslüman'ın hiç kimseye benzemeyeceği ve bir Müslüman'ın taklit eden olmayacağını bu hadisiyle çok güzel ifade etmektedir. (Devam Edecek)
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.