Bizim gibi küçük ilçelerde yerel seçimler büyükşehirlere göre daha çetin geçer. Akrabalıklar, gönül bağları, dostluklar devreye girer. Herkes her adayla bir şekilde tanışık olduğundan, insanlar ne yapacakları, nereye oy verecekleri konusunda kararsızlıklar yaşar ki normaldir bu… Adaylar da bunu bilerek işe koyulurlar ve gönülleri almak, daha doğrusu oyu kapmak için ellerinden geleni yaparlar. Gelişmiş demokrasilerde öncelikler farklı iken, bizim gibi tam oturmamış demokrasilerde öncelikler genellikle kişisel ihtiyaçlarla sınırlıdır. Hal böyle olunca yerel seçimler bir demokrasi şenliği havasında değil de bir kurtuluş savaşı havasında geçer. Başkan adaylarının sürekli itidal, sakinlik, dostluk çağrıları yapmalarına rağmen illa birileri bu ortamı bozar ve ortalıkta "biz bir başa gelelim sana sorarız" bakışlı tipler türer. Kraldan çok kralcı, her an kavgaya hazır, ben olmasam bu kampanya yürümez, her işe ben koşarımcı tipler başkan adaylarının etrafını sarar ki bazen bunlar aday'a faydadan çok zarar verirler… İşte bu tipler yüzünden itidal kaybolur ve gerginlikler başlar… Ama unutmamamız gereken bazı şeyler var…
Başta şu unutulmasın ki beş yıl önce omuz omuza bir aday için çalıştığınız kişilerle şimdi rakip taraflarda olabildiğiniz. Beş yıl önce düşman gibi gördüğünüz insanlarla da bu seçim yan yana çalışabildiğiniz. Demek ki kin gütmemek, düşman olmamak, kavga çıkartmamak gerekiyor. Dahası seçimler bittiğinde hepimiz aynı işimizin başına dönüp, küstüğümüz, darıldığımız komşumuzun yüzüne bakacağız, aynı düğünde birlikte oynayıp cenazede birlikte ağlayacağız. Yapılacak olan hizmetten birlikte faydalanıp, yapılmayan hizmetin acısını birlikte çekeceğiz. Yani seçimler bittiğinde, toz duman dağıldığında yine biz bize olacağız. O yüzden, kırmak, üzmek, küsmek, rahatsız etmek, tehdit etmek gibi çirkinlikler yerine, daha ılımlı daha sakin ve gönül alıcı davranışlar seçimden sonra da insanların yüzüne rahatça bakmamıza sebep olur… Sonuçta hepimiz burada yaşamaya devam edeceğiz ve birbirimize ihtiyacımız olacak.
Seçim günü yaklaştıkça sinirlerin de gerileceğini daha önceki seçimlerden biliyoruz. Yorgunluk uykusuzluk da işin içine girecek ve gerilim artacak ama her hangi bir olumsuzluğu önlemek de yine başkan adaylarına düşecektir. Birlikte içilen çaylar, arada yapılan sıcak ziyaretler bu gerilimi biraz olsun düşürebilir ve hepimizin eş- dost, akraba, hısım, komşu olduğumuzu hatırlatabilir. Fevri çıkış yapanların da anında uyarılmasıyla daha sakin, daha neşeli, daha adil bir seçim süreci yaşayabiliriz ki her başkan adayının bu ortamı sağlamak için çalışması öncelikle seçmene borcudur. Kazasız belasız, kavgasız gürültüsüz bir seçim geçirmek ve kazananın Bozkır olmasını istemek hepimizin ortak temennisi sanırım… Kampanyaların saygılı, ılımlı, nezaket çerçevesinde devam etmesi, sonuç ne olursa olsun Bozkır'ın kazanması demektir. Kazanan Bozkır olsun inşallah…
Başta şu unutulmasın ki beş yıl önce omuz omuza bir aday için çalıştığınız kişilerle şimdi rakip taraflarda olabildiğiniz. Beş yıl önce düşman gibi gördüğünüz insanlarla da bu seçim yan yana çalışabildiğiniz. Demek ki kin gütmemek, düşman olmamak, kavga çıkartmamak gerekiyor. Dahası seçimler bittiğinde hepimiz aynı işimizin başına dönüp, küstüğümüz, darıldığımız komşumuzun yüzüne bakacağız, aynı düğünde birlikte oynayıp cenazede birlikte ağlayacağız. Yapılacak olan hizmetten birlikte faydalanıp, yapılmayan hizmetin acısını birlikte çekeceğiz. Yani seçimler bittiğinde, toz duman dağıldığında yine biz bize olacağız. O yüzden, kırmak, üzmek, küsmek, rahatsız etmek, tehdit etmek gibi çirkinlikler yerine, daha ılımlı daha sakin ve gönül alıcı davranışlar seçimden sonra da insanların yüzüne rahatça bakmamıza sebep olur… Sonuçta hepimiz burada yaşamaya devam edeceğiz ve birbirimize ihtiyacımız olacak.
Seçim günü yaklaştıkça sinirlerin de gerileceğini daha önceki seçimlerden biliyoruz. Yorgunluk uykusuzluk da işin içine girecek ve gerilim artacak ama her hangi bir olumsuzluğu önlemek de yine başkan adaylarına düşecektir. Birlikte içilen çaylar, arada yapılan sıcak ziyaretler bu gerilimi biraz olsun düşürebilir ve hepimizin eş- dost, akraba, hısım, komşu olduğumuzu hatırlatabilir. Fevri çıkış yapanların da anında uyarılmasıyla daha sakin, daha neşeli, daha adil bir seçim süreci yaşayabiliriz ki her başkan adayının bu ortamı sağlamak için çalışması öncelikle seçmene borcudur. Kazasız belasız, kavgasız gürültüsüz bir seçim geçirmek ve kazananın Bozkır olmasını istemek hepimizin ortak temennisi sanırım… Kampanyaların saygılı, ılımlı, nezaket çerçevesinde devam etmesi, sonuç ne olursa olsun Bozkır'ın kazanması demektir. Kazanan Bozkır olsun inşallah…
Filiz KILINÇEL
E-Posta :[email protected]
E-Posta :[email protected]
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.