Bilmeyenimiz yoktur Meyre Korusunu, kimi Kel yayla der, kimi Güzel yayla ama herkesin ortak noktası hafta sonları nefes alınacak bir yer olması… Dere-Dalamaz-Meyre arasında, ağaçlık, düzlük, herkesin nefes aldığı bir yerdir. Biz çocukken Antalya yolu yoktu ve bakir bir alandı, kışın biriken suyun oluşturduğu küçük göl bize koca bir deniz gibi gelirdi, meğer biz küçükmüşüz… Antalya yolu açılınca hafta sonları bir nefes alalım diyenlerin, bir şeyler yiyip gelelim diyenlerin, vakit dar bir çay içip gelelim diyenlerin mekanı oldu, bir de kışın yollar kapandı mı kış piknikçilerinin vazgeçilmezi elbette… Havalar yağışlı ise kısa bir piknik için tercih ediliyor ve bu hafta sonu bizde geç vakit bir yemek yiyelim diye yine tuttuk mekanın yolunu… Hava bulutlu yağmur düştü düşecek derken, kenarda bir yere oturalım dedik ama gittiğimize pişman olduk.
Yıllardır her türlü tahribatı gördük orada, alışkınız aslında ama buna tahribat denmez resmen cinayet denilebilir. Her hafta sonu gölgesinde dinlendiğimiz, görselliğinden zevk aldığımız o güzelim ağaçlar yok edilmiş hem de elektrikli testerelerle… Öyle köylü işi falan değil, resmen birileri gelmiş ağaçları yarısından biraz aşağıdan doğramış, işine yarayacak olan kalın gövdeleri alıp geriye kalanları da orada bırakıp gitmiş. Biz beş tanesini saydık, ileride de var mıydı bilmiyorum, bakmak istemedim… Aklınıza hastalık falan var da ormancılar mı kesti diye gelmesin, çünkü sapasağlam ağaçlardı hepsi, hem ormancı kesmiş olsa öyle bir daha yeşermesini engelleyecek şekilde kesmez. Bilinçli bir kesim değil bes belli ve sanırım aceleyle kesilip, arabaya atılıp götürülmüşler… Eminim hiç vicdanları sızlamamıştır, hiç geriye bakıp biz ne yaptık dememişlerdir. Bir ağaca bunu yapan insan, eline fırsat geçince başkalarına neler yapar kim bilir çünkü bunlarda vicdan da insanlık da gelecek korkusu da yoktur. Tek düşündüğü kendi çıkarı, kendi işidir…
Biz bir tek çöpümüz kalmasın diye çabalayan, kuru dallarla ateşini yakan, başkaları rahatsız olmasın diye müzik açmayan, doğayı seven korumaya çalışan insanlar için bu tür vakaların ne kadar üzücü olduğunu bu caniler anlayamazlar. O ağacı katledenlerle, çırası için koca ağacı oyup ölüme terk edenler, ağacın dibinde ateş yakanlar, çöpünü orada bırakanlar, kimseye aldırmadan bas bas müzik açanlar ve Belediyenin yaptığı bankları bile yakanlar hep aynı insanlardır. Sevmemiş sevilmemiş, vicdanı körelmiş, kamu malına zarar vermekten korkmayan bu tipler ellerine fırsat geçse aklınıza gelemeyecek canilikleri de yapmaktan kaçınmazlar… Maalesef bu insansılarla aynı havayı soluyor, aynı ortamda yaşıyoruz. Ne yazık ki bu insansıların artık gelişmesi, ders alması, öğrenmesi ve vicdanlarının sesini dinlemesini de bekleyemeyiz.
O ağaçları katleden cani her kim yada kimlerse, "yazıklar olsun size" demekten başka da elimizden bir şeyin gelmemesi ve sadece başka ağaçlara dokunmasalar bari diye dua etmekten başka bir şey yapamamak ne acı… Ne diyelim "elleriniz kurusun"…
Yıllardır her türlü tahribatı gördük orada, alışkınız aslında ama buna tahribat denmez resmen cinayet denilebilir. Her hafta sonu gölgesinde dinlendiğimiz, görselliğinden zevk aldığımız o güzelim ağaçlar yok edilmiş hem de elektrikli testerelerle… Öyle köylü işi falan değil, resmen birileri gelmiş ağaçları yarısından biraz aşağıdan doğramış, işine yarayacak olan kalın gövdeleri alıp geriye kalanları da orada bırakıp gitmiş. Biz beş tanesini saydık, ileride de var mıydı bilmiyorum, bakmak istemedim… Aklınıza hastalık falan var da ormancılar mı kesti diye gelmesin, çünkü sapasağlam ağaçlardı hepsi, hem ormancı kesmiş olsa öyle bir daha yeşermesini engelleyecek şekilde kesmez. Bilinçli bir kesim değil bes belli ve sanırım aceleyle kesilip, arabaya atılıp götürülmüşler… Eminim hiç vicdanları sızlamamıştır, hiç geriye bakıp biz ne yaptık dememişlerdir. Bir ağaca bunu yapan insan, eline fırsat geçince başkalarına neler yapar kim bilir çünkü bunlarda vicdan da insanlık da gelecek korkusu da yoktur. Tek düşündüğü kendi çıkarı, kendi işidir…
Biz bir tek çöpümüz kalmasın diye çabalayan, kuru dallarla ateşini yakan, başkaları rahatsız olmasın diye müzik açmayan, doğayı seven korumaya çalışan insanlar için bu tür vakaların ne kadar üzücü olduğunu bu caniler anlayamazlar. O ağacı katledenlerle, çırası için koca ağacı oyup ölüme terk edenler, ağacın dibinde ateş yakanlar, çöpünü orada bırakanlar, kimseye aldırmadan bas bas müzik açanlar ve Belediyenin yaptığı bankları bile yakanlar hep aynı insanlardır. Sevmemiş sevilmemiş, vicdanı körelmiş, kamu malına zarar vermekten korkmayan bu tipler ellerine fırsat geçse aklınıza gelemeyecek canilikleri de yapmaktan kaçınmazlar… Maalesef bu insansılarla aynı havayı soluyor, aynı ortamda yaşıyoruz. Ne yazık ki bu insansıların artık gelişmesi, ders alması, öğrenmesi ve vicdanlarının sesini dinlemesini de bekleyemeyiz.
O ağaçları katleden cani her kim yada kimlerse, "yazıklar olsun size" demekten başka da elimizden bir şeyin gelmemesi ve sadece başka ağaçlara dokunmasalar bari diye dua etmekten başka bir şey yapamamak ne acı… Ne diyelim "elleriniz kurusun"…
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.
Merak Etmeyin Filiz Hanım Bunlar konuştuklarında vatanseverliği kimseye vermezler
YanıtlaSil