Bundan birkaç yıl önce Bozkır Kaymakamlığı yapan ve halen Elazığ Palu İlçe Kaymakamız Mustafa Demir ile bir toplantıda sohbet ederken "kendisinin Manisa Turgutlu'dan olduğunu, Turgutlu'ya bağlı iki adet "Bozkır" isimli köylerin bulunduğunu ve Turgutlu'da bu köylülere 'de 'dağlı' anlamında 'Kırlı' denildiğini" söylemiş "bu köylerinde Konya İli Bozkır ve Çevresinden gelerek buralara yurt tuttuklarını" eklemişti.
Ayrıca o dönem Kütahya Valisi olarak görev yapan ve halen Merkez Valisi ve Masa Tenisi Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi olan Şerif Yılmaz'ın da Yukarı Bozkır'dan olduğunu, yine o dönem İzmir Vali Yardımcısı olan Mustafa Erdoğan'ın da yine Yukarı Bozkırlı olduğunu ifade etmişti.
Bizde Bozkır ve Çevresi Dernekler Federasyonu olarak Kütahya Valiliğinden randevu alarak sayın valimizi ziyaret etmeyi planlamış ancak yoğun kar ve tipi nedeniyle bir türlü ziyaretimizi gerçekleştirememiştik.
Bir vesile ile bu hafta sonu Ahmet Mutlu ağabeyim ile İzmir'e gitmiş, dönüş yolunda Manisa-Turgutlu'ya girince Ahmet abiye Yukarı Bozkır ve Aşağı Bozkır köylerini ziyaret etmeyi teklif ettim. O da hemen kabul etti. Telefonumuzda bulunan harita programından 'Yukarı Bozkır'ı' hedefleyerek direksiyonu Turgutlu'dan kırlara doğru çevirdik.
Telefon programı bizi arazinin bir noktasında rotadan çıkardı İzmir-Kemalpaşa yoluna çevirdi. Tabelada İzmir İl sınırını görünce yanlış yönde gittiğimizin farkına vardık ve yol üzerinde sohbet eden gençlere Yukarı Bozkır'a nasıl gideceğimizi sorduk. Gençler bize yanlış yönde gittiğimizi, geri dönmemizi ve 2 km. geride kalan yol çatından doğuya doğru gitmemizi söylediler. Biz de gençlerin tarif ettiği yoldan dağlara doğru aracımızı sürdük.
Bir kaç köyü geçtikten sonra dik bir yoldan tırmandık ve yokuşun sonunda "Bozkır" tabelasını gördük. Meraklı gözlerle köyün girişine vardık.
İlk evlerin önünde teyzeler gözleme yapıyorlardı. Hemen ileride Kahvehaneler vardı. Niyetimiz kahveye gidip köy muhtarını sormaktı. Biraz duraksayıp fotoğraf çekerken gözleme yapan teyzeler bizi gözleme yemeye davet ettiler. Aslında sofradan yeni kalkmıştık ve karnımız toktu. Ama bunu bir fırsata çevirip teyzelerle biraz sohbet etmek için davetlerine icabet ettik.
Güler yüzleriyle bizi başköşeye oturttular. Konya-Bozkır'dan geldiğimizi duyunca yüzleri gülmeye başladı. Bizlere neleri ikram edecekleri konusunda tatlı bir telaşın ve sıcak bir sohbetin içinde kendimizi buluverdik.
Hemen söze başladılar; 'bizim atalarımızda Bozkır'dan buraya gelmişler, önce Manisa- Çobanhisar''a daha da sonra üç ailenin gelerek bu dağ kovuğundan faydalanmak için buraya yerleştiklerini' söylediler.
Bulunduğumuz ev aynı zamanda muhtarında eviymiş. Hemen Muhtar Mustafa Yılmaz'a bizim geldiğimizi haber verdiler. Mustafa Erdoğan ağabeyimiz bahsettik. Onunda köyde olduğunu hemen haber vereceklerini söyleyince çok memnun olduk.
Biz, teyzelerle Bozkır muhabbetine koyulmuşken biraz sonra Muhtar Mustafa Yılmaz ve Mustafa Erdoğan ağabeyimiz de geldiler.
Muhtar ve Mustafa ağabey bizleri o kadar sıcak karşıladılar ki inanmazsınız. San ki Manisa'da değil de Bozkır Cuma Pazarında hissettik kendimizi. Muhtar Mustafa Yılmaz Milli Eğitimden emekli bir ağabeyimiz. Yukarı Bozkır ile Konya Bozkır ile bir bağ kurmak ve bir belgeye ulaşmak için kapsamlı bir çalışma yapmış ve çalışmalarının sonunda asıllarının Konya Bozkır çevresinden geldiğine inanmış.
Yaptığı çalışmalar sonucunda; daha çok yer ve coğrafya adlarından, kullanılan ortak kelimelerden yola çıkarak böyle bir kanıya varmış.
İzmir Vali Yardımcılığından emekli olan Mustafa Erdoğan ağabeyimiz olaya biraz daha bilimsel yaklaşarak hep bilimsel kanıt aramış. Bir dönem Konya Vali Yardımcılığı yaptığı esnada Bozkır ve köylerinde araştırmalar yapmış. Bizim köylerimizi ve yaylalarımızı bizden iyi biliyor. Mizacı ve bizlere yaklaşım tarzı tam bir Bozkırlı gibiydi. Bana rahmetli Mustafa Öz hocamızı, eski Bozkır Belediye Başkanımız Mustafa Uyar'ı ve eski Bozkır Meslek Yüksek Okul Müdürümüz Mustafa Yılmaz hocamızı anımsattı.
Gerçekten onunla konuşurken sanki bu üç Bozkırlı Mustafa'lar ile konuştuğumu hissettim. Duayen bir mülkiye memuru olarak emekli olmuş, yaz aylarını köyünde geçiriyormuş.
Sohbetimiz o kadar Bozkır doluydu ki zamanın nasıl geçtiğini unuttuk.
Tarihsel gerçekleri bilmiyoruz ama elimizde ki bazı kanıtların kültürel ortak yönlerimizin çok olduğu konusunda bizlerde de yüksek bir kanı oluşturdu.
Örneği; onlarda keçi ve koyun besliyor. Nor'a 'keş' (peynir türü), ablaya 'cice', yaşlıya 'goca' diyorlar. Yer isimlerinde de halen Konya Bozkır'da kullanılan bazı yer isimleri aynı olması tesadüf olamaz. Örneğin; Sazaklıbel, kelbağ, İledinli, kelbunar, üçpınar vb. Aşağı Bozkır'ın bir diğer adı 'Dereli Obası' olması bunlara örnektir.
Sohbet esnasında ortak kullanılan başkaca kelime ve çocuk oyunlarını ararken Mustafa Erdoğan ağabeyimiz bir anda; "siz çam ağacının yapraklarına ne dersiniz?" Diye sordu. Bizde "pür" dedik. Onlarda "pür" diyorlarmış. Karşılıklı konuştukça çok yönlü ortak özelliğimizin bulunduğunun farkına vardık.
Bilimsel olarak bir kanıt bulunmamakta ancak ortak kültürel özelliklerimizin olduğu yalın bir gerçektir.
Tarihi Bilimsel araştırmalarda annesi Manisa-Turgutlu-Yukarı Bozkır köyünden olan akademisyen, Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Namık Açıkgöz yaptığı araştırmada; köyde bulunan bir çeşmemin kitabesinde yer alan 1785 tarihi nedeni ile köyün 1715'li yıllarda kurulduğunu tespit etmiş.
Mustafa Erdoğan ağabeyimiz ömrünü bu davaya adamış. Onun yorumu ise "Osmanlı'ya en son katılan Türk Beyliği Karamanoğlu Beyliğidir. Konya-Bozkır, Mersin-Silifke ve Antalya'nın Kuzey İlçelerinde yaşayan Türkler Osmanlı hâkimiyetine girdiğinde buralarda yaşayan Türkmen ve Yürük Aşiretleri Rumeli'ye gönderilmişlerdir. Bizler ya o zaman, ya da Osmanlı İmparatorluğuna karşı ayaklanan Türkmen Aşiretlerinin çıkardığı tarihte Celali İsyanları olarak bilinen isyanlardan sonra buralara gelmişiz. 1715 tarihi biraz bunları doğruluyor" dedi. Gerisi tarihçilerin işidir.
Yukarı Bozkır; Manisa İlimize 39 Km. Turgutlu İlçesine 9 Km. Mesafede bulunan bu dağ kolu köyüdür. 2014 Yılında çıkarılan Büyükşehir Yasası ile mahalle statüsüne geçmiştir. Nüfusu 120 (2017 nüfus sayımı) kişidir. Geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olup, keçi ve koyun yetiştirilmektedir. Tarımda ise daha çok kiraz meyvesi geçim kaynağı olarak öne çıkmaktadır. Diğer tarımsal ürünler bağcılık, incir, zeytin vb. kendi ihtiyaçlarını karşılamak için yapılmaktadır. Çevresinde Yayla, Osmancık, Dalbahçe, Kurudere, Yavacık, Güney, Dağyeniköy, Çatalköprü ve Aşağı Bozkır köyleri bulunmaktadır.
300 Yıldır hiç adli olayın meydana gelmediğini, köyün okur-yazar oranın ve devlet memuru olma oranın yüksek olduğunu, köyden çıkan vali, komutan vb üst düzey devlet memurlarının bulunduğunu gururla söyledi muhtarımız. Kendisi de yılarca devletine hizmet ettiğini, oğlunun birisinin adını Batı Trakya Türklerinin Lideri Dr. Sadık Ahmet koyduğunu gururla anlattı. Dikkatimizi çeken diğer bir konu da, neredeyse her evde asılı duran ve nazlı nazlı dalgalanan Şanlı Türk Bayrağımız dı.
Konya-Bozkır'a 572 km. uzakta olan bu dağ köyü ve burada yaşayan insanlar bizim akrabalarımızdır. Onlar, yürekten bu akrabalığa inanmışlar. Biz de inandık ve onları Konya'ya ve Bozkır'a ata yurtlarını görmeye davet ettik. İnşallah bu bağları güçlendireceğiz.
Eşsiz Türk Misafirperverliklerinden dolayı Yukarı Bozkır halkına muhtar Mustafa Yılmaz ve çok değerli eşine, Mustafa Erdoğan ağabeyimize ve tüm Bozkırlılar'a selem ve saygıyla.
"Kork, korkmazdan. Utan, utanmazdan"
Yukarı Bozkır Atasözü
Süleyman Ege
Bozkır ve Çevresi Dernekler
Federasyonu Yön. Kur. Üyesi.
Ayrıca o dönem Kütahya Valisi olarak görev yapan ve halen Merkez Valisi ve Masa Tenisi Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi olan Şerif Yılmaz'ın da Yukarı Bozkır'dan olduğunu, yine o dönem İzmir Vali Yardımcısı olan Mustafa Erdoğan'ın da yine Yukarı Bozkırlı olduğunu ifade etmişti.
Bizde Bozkır ve Çevresi Dernekler Federasyonu olarak Kütahya Valiliğinden randevu alarak sayın valimizi ziyaret etmeyi planlamış ancak yoğun kar ve tipi nedeniyle bir türlü ziyaretimizi gerçekleştirememiştik.
Bir vesile ile bu hafta sonu Ahmet Mutlu ağabeyim ile İzmir'e gitmiş, dönüş yolunda Manisa-Turgutlu'ya girince Ahmet abiye Yukarı Bozkır ve Aşağı Bozkır köylerini ziyaret etmeyi teklif ettim. O da hemen kabul etti. Telefonumuzda bulunan harita programından 'Yukarı Bozkır'ı' hedefleyerek direksiyonu Turgutlu'dan kırlara doğru çevirdik.
Telefon programı bizi arazinin bir noktasında rotadan çıkardı İzmir-Kemalpaşa yoluna çevirdi. Tabelada İzmir İl sınırını görünce yanlış yönde gittiğimizin farkına vardık ve yol üzerinde sohbet eden gençlere Yukarı Bozkır'a nasıl gideceğimizi sorduk. Gençler bize yanlış yönde gittiğimizi, geri dönmemizi ve 2 km. geride kalan yol çatından doğuya doğru gitmemizi söylediler. Biz de gençlerin tarif ettiği yoldan dağlara doğru aracımızı sürdük.
Bir kaç köyü geçtikten sonra dik bir yoldan tırmandık ve yokuşun sonunda "Bozkır" tabelasını gördük. Meraklı gözlerle köyün girişine vardık.
İlk evlerin önünde teyzeler gözleme yapıyorlardı. Hemen ileride Kahvehaneler vardı. Niyetimiz kahveye gidip köy muhtarını sormaktı. Biraz duraksayıp fotoğraf çekerken gözleme yapan teyzeler bizi gözleme yemeye davet ettiler. Aslında sofradan yeni kalkmıştık ve karnımız toktu. Ama bunu bir fırsata çevirip teyzelerle biraz sohbet etmek için davetlerine icabet ettik.
Güler yüzleriyle bizi başköşeye oturttular. Konya-Bozkır'dan geldiğimizi duyunca yüzleri gülmeye başladı. Bizlere neleri ikram edecekleri konusunda tatlı bir telaşın ve sıcak bir sohbetin içinde kendimizi buluverdik.
Hemen söze başladılar; 'bizim atalarımızda Bozkır'dan buraya gelmişler, önce Manisa- Çobanhisar''a daha da sonra üç ailenin gelerek bu dağ kovuğundan faydalanmak için buraya yerleştiklerini' söylediler.
Bulunduğumuz ev aynı zamanda muhtarında eviymiş. Hemen Muhtar Mustafa Yılmaz'a bizim geldiğimizi haber verdiler. Mustafa Erdoğan ağabeyimiz bahsettik. Onunda köyde olduğunu hemen haber vereceklerini söyleyince çok memnun olduk.
Biz, teyzelerle Bozkır muhabbetine koyulmuşken biraz sonra Muhtar Mustafa Yılmaz ve Mustafa Erdoğan ağabeyimiz de geldiler.
Muhtar ve Mustafa ağabey bizleri o kadar sıcak karşıladılar ki inanmazsınız. San ki Manisa'da değil de Bozkır Cuma Pazarında hissettik kendimizi. Muhtar Mustafa Yılmaz Milli Eğitimden emekli bir ağabeyimiz. Yukarı Bozkır ile Konya Bozkır ile bir bağ kurmak ve bir belgeye ulaşmak için kapsamlı bir çalışma yapmış ve çalışmalarının sonunda asıllarının Konya Bozkır çevresinden geldiğine inanmış.
Yaptığı çalışmalar sonucunda; daha çok yer ve coğrafya adlarından, kullanılan ortak kelimelerden yola çıkarak böyle bir kanıya varmış.
İzmir Vali Yardımcılığından emekli olan Mustafa Erdoğan ağabeyimiz olaya biraz daha bilimsel yaklaşarak hep bilimsel kanıt aramış. Bir dönem Konya Vali Yardımcılığı yaptığı esnada Bozkır ve köylerinde araştırmalar yapmış. Bizim köylerimizi ve yaylalarımızı bizden iyi biliyor. Mizacı ve bizlere yaklaşım tarzı tam bir Bozkırlı gibiydi. Bana rahmetli Mustafa Öz hocamızı, eski Bozkır Belediye Başkanımız Mustafa Uyar'ı ve eski Bozkır Meslek Yüksek Okul Müdürümüz Mustafa Yılmaz hocamızı anımsattı.
Gerçekten onunla konuşurken sanki bu üç Bozkırlı Mustafa'lar ile konuştuğumu hissettim. Duayen bir mülkiye memuru olarak emekli olmuş, yaz aylarını köyünde geçiriyormuş.
Sohbetimiz o kadar Bozkır doluydu ki zamanın nasıl geçtiğini unuttuk.
Tarihsel gerçekleri bilmiyoruz ama elimizde ki bazı kanıtların kültürel ortak yönlerimizin çok olduğu konusunda bizlerde de yüksek bir kanı oluşturdu.
Örneği; onlarda keçi ve koyun besliyor. Nor'a 'keş' (peynir türü), ablaya 'cice', yaşlıya 'goca' diyorlar. Yer isimlerinde de halen Konya Bozkır'da kullanılan bazı yer isimleri aynı olması tesadüf olamaz. Örneğin; Sazaklıbel, kelbağ, İledinli, kelbunar, üçpınar vb. Aşağı Bozkır'ın bir diğer adı 'Dereli Obası' olması bunlara örnektir.
Sohbet esnasında ortak kullanılan başkaca kelime ve çocuk oyunlarını ararken Mustafa Erdoğan ağabeyimiz bir anda; "siz çam ağacının yapraklarına ne dersiniz?" Diye sordu. Bizde "pür" dedik. Onlarda "pür" diyorlarmış. Karşılıklı konuştukça çok yönlü ortak özelliğimizin bulunduğunun farkına vardık.
Bilimsel olarak bir kanıt bulunmamakta ancak ortak kültürel özelliklerimizin olduğu yalın bir gerçektir.
Tarihi Bilimsel araştırmalarda annesi Manisa-Turgutlu-Yukarı Bozkır köyünden olan akademisyen, Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Namık Açıkgöz yaptığı araştırmada; köyde bulunan bir çeşmemin kitabesinde yer alan 1785 tarihi nedeni ile köyün 1715'li yıllarda kurulduğunu tespit etmiş.
Mustafa Erdoğan ağabeyimiz ömrünü bu davaya adamış. Onun yorumu ise "Osmanlı'ya en son katılan Türk Beyliği Karamanoğlu Beyliğidir. Konya-Bozkır, Mersin-Silifke ve Antalya'nın Kuzey İlçelerinde yaşayan Türkler Osmanlı hâkimiyetine girdiğinde buralarda yaşayan Türkmen ve Yürük Aşiretleri Rumeli'ye gönderilmişlerdir. Bizler ya o zaman, ya da Osmanlı İmparatorluğuna karşı ayaklanan Türkmen Aşiretlerinin çıkardığı tarihte Celali İsyanları olarak bilinen isyanlardan sonra buralara gelmişiz. 1715 tarihi biraz bunları doğruluyor" dedi. Gerisi tarihçilerin işidir.
Yukarı Bozkır; Manisa İlimize 39 Km. Turgutlu İlçesine 9 Km. Mesafede bulunan bu dağ kolu köyüdür. 2014 Yılında çıkarılan Büyükşehir Yasası ile mahalle statüsüne geçmiştir. Nüfusu 120 (2017 nüfus sayımı) kişidir. Geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olup, keçi ve koyun yetiştirilmektedir. Tarımda ise daha çok kiraz meyvesi geçim kaynağı olarak öne çıkmaktadır. Diğer tarımsal ürünler bağcılık, incir, zeytin vb. kendi ihtiyaçlarını karşılamak için yapılmaktadır. Çevresinde Yayla, Osmancık, Dalbahçe, Kurudere, Yavacık, Güney, Dağyeniköy, Çatalköprü ve Aşağı Bozkır köyleri bulunmaktadır.
300 Yıldır hiç adli olayın meydana gelmediğini, köyün okur-yazar oranın ve devlet memuru olma oranın yüksek olduğunu, köyden çıkan vali, komutan vb üst düzey devlet memurlarının bulunduğunu gururla söyledi muhtarımız. Kendisi de yılarca devletine hizmet ettiğini, oğlunun birisinin adını Batı Trakya Türklerinin Lideri Dr. Sadık Ahmet koyduğunu gururla anlattı. Dikkatimizi çeken diğer bir konu da, neredeyse her evde asılı duran ve nazlı nazlı dalgalanan Şanlı Türk Bayrağımız dı.
Konya-Bozkır'a 572 km. uzakta olan bu dağ köyü ve burada yaşayan insanlar bizim akrabalarımızdır. Onlar, yürekten bu akrabalığa inanmışlar. Biz de inandık ve onları Konya'ya ve Bozkır'a ata yurtlarını görmeye davet ettik. İnşallah bu bağları güçlendireceğiz.
Eşsiz Türk Misafirperverliklerinden dolayı Yukarı Bozkır halkına muhtar Mustafa Yılmaz ve çok değerli eşine, Mustafa Erdoğan ağabeyimize ve tüm Bozkırlılar'a selem ve saygıyla.
"Kork, korkmazdan. Utan, utanmazdan"
Yukarı Bozkır Atasözü
Süleyman Ege
Bozkır ve Çevresi Dernekler
Federasyonu Yön. Kur. Üyesi.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.