Dünya koronavirüs ile mücadele ederken birileri de bunu fırsat bilip nasıl İslam'a vururuz derdindeler. Öyle zıvanadalar çıktılar ki "dua" ile uğraşacak kadar.
Adamlar koronavirüsün defi için dua edilmesinden bile rahatsızlar. Hatta koronavirüs aşısının bulunamamasının suçunu bile camilerin çokluğuna bağladılar.
"Görüyorsunuz ya bu iş duayla değil, bilimle olur" diyerek sanki "dua" bilime veya bilimsel çalışmalara engelmiş algısı oluşturmaya çalışıyorlar. Bunları ve niyetlerini gayet iyi biliyoruz.
Bunların amacı, din ile bilimi karşı karşıya getirerek genelde dinin özelde İslam'ın insan hayatındaki etkisini ortadan kaldırmaktır.
Her ne kadar din ve bilim birbirinden farklı alanlarda çalışmalarını sürdürseler de birbirinin alternatifi olmadığı gibi aralarında çok güçlü bir ilişki vardır. Bilinçli olarak bilim kutsallaştırılmaya çalışılsa da bilim inanç sistemi olmayıp kutsal de değildir.
Buna mukabil bilimin temelinde dinlerin özellikle de İslam'ın etkilerini direkt veya dolaylı olarak görmekteyiz. Çünkü, dinin sahibi her şeyin yaratıcısı Allah(cc)'tır. Zaman zaman dinin etkilerini bilim insanları somut olarak ortaya koymaktadırlar.
Elbette ki, Kur'an-ı Kerim ansiklopedi gibi her bakanın her şeyi içinde bulacağı bir kitap olmayıp yerlerin ve göklerin sırlarını içine alan ilahi hazinedir. Bu hazinin içinde yer alan bilgileri başta Peygamber Efendilerimiz(sav) olmak üzere Allah(cc)'ın izin verdiği kişiler bilir ve bildirirler.
Bu bilgilerin bir kısmı tesadüfi olaylarla bir kısmı da insanların uzun süreli çalışmalarıyla da ortaya çıkmaktadır.
Her durumda yoktan var edilen hiçbir şey olmayıp var olanların az bir kısmının farkına varılmasıdır. Onun için hazinenin sahibi dua makamını yok saymak ahmaklık olur. Kul hem çalışacak hem de dua edecek. Yer gök dua üzerinedir.
Arşimet'in hamam küvetinde tasın yüzmesinin farkına varması üzerine "buldum buldum" demesiyle suyun kaldırma gücünü bulmadığı gibi Newton'unda bahçede bir elma ağacının altında otururken elmanın düşmesi üzerine yer çekimini bulmadı. Bunlar zaten var olan şeylerdi sadece farkına vardılar.
Elbette ki, bilim adamı dediğimiz insanların bunların farkına varıp bir kuram olarak ortaya koyması dünyadaki bazı gelişmelere faydası olmuştur ve olacak. Buna bir itirazımız olamaz; ancak, bir kısmının da insanlığın felaketine yol açtığı unutulmamalıdır.
Üniversitede okurken sosyoloji dersinde hocamız Arşimet'in hamam hikayesini ve bu olaydan sonra ağır tonajlı gemilerin yapıldığını anlattı. Söylediklerinde bir yanlış yoktu. Ben de biraz muziplik aslında derin gerçeklere dikkat çekmek amacıyla;
-Hocam Nuh(as) mı önce yaşadı Arşimet mi, diye bir soru sordum. Hocam o anda bana bir şey demedi; ancak, bizden sonraki sınıfta epey şeyler söylemiş(?)
İnsanlık hiçbir dönem boş durmamış kendi yaşadığı devire göre bilimsel çalışmalara devam etmiştir. Bin yıl öncede hastalık yapan virüsler vardı aynı şekilde bu virüslerle mücadele de vardı. Bu mücadeleleri bugün olduğu gibi belli kesimler değil tüm insanlık vermiştir.
İçimizdeki bir sürü İslam düşmanı her fırsatta sanki bilimsel çalışmaları Müslümanlar yapmıyormuş gayri Müslimler yapıyormuş gibi bir algı oluşturarak İslam'ı ve Müslümanları bilim ve teknolojinin önünde engelmiş gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Sanki Müslüman bilim adamlarının insanlığın bilgi birikimine hiçbir katkısı olmamış gibi.
-Hepinize yuh olsun burnunuzun dibini göremeyen beyin körleri!
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de Müslüman bilim insanları da bilimsel çalışmalarda dünyanın çeşitli ülkelerinde aktif yer almaktadırlar.
-Bu geri zekalıların derdi bilim falan değil, din düşmanlığıdır. Bu böyle biline!
Esas üzerinde durmak istediğim husus din ile bilim hiçbir şekilde birbirinin zıttı olmadığı hatta mütemmimi bile olmadığı halde karşıt gibi göstererek çatıştırmaya çalışmalarınadır.
Mütemmimi yani tamamlayıcısı değil, dedim. Bilerek dedim. Bilim dinin tamamlayıcısı değil, olamaz da. Bilim yeni bir duruma, zamana ve kişiden kişiye değişiklik gösterebilirken din asla değişmez!
Din, Allah(cc)'ın olduğu için her şeyi kapsar. Bilimi kutsayanlar Allah(cc)'a inanmadığı için bilime sığınıyorlar. Bilim sığınılacak bir liman değildir. Bu gerçeği en azından kendi insanımız içinde yer alan, lafa gelince Müslümanım diyenler iyi anlamalıdır.
Bilim denen şeyler insana faydası olsa da kurtuluşuna vesile olmaz. İnsanın kurtuluşunu din sağlar. Bu din de en son ve en mükemmel din İSLAM'dır.
İnsan hastalığına şifa bulmak için vesilelerine başvurmakla birlikte Rabb'ine de şifa için dua etmelidir. Çünkü, Allah(cc) izin vermeden vesilelerin hiç bir faydası olmaz.
Şunu da ifade edeyim; Allah(cc)'a ulaştırmayan hiç bir bilim hak yolu göstermez ve sahibini de irşat etmez, felaketine sebep olur.
İstikamet İSLAM marş marş!
Adamlar koronavirüsün defi için dua edilmesinden bile rahatsızlar. Hatta koronavirüs aşısının bulunamamasının suçunu bile camilerin çokluğuna bağladılar.
"Görüyorsunuz ya bu iş duayla değil, bilimle olur" diyerek sanki "dua" bilime veya bilimsel çalışmalara engelmiş algısı oluşturmaya çalışıyorlar. Bunları ve niyetlerini gayet iyi biliyoruz.
Bunların amacı, din ile bilimi karşı karşıya getirerek genelde dinin özelde İslam'ın insan hayatındaki etkisini ortadan kaldırmaktır.
Her ne kadar din ve bilim birbirinden farklı alanlarda çalışmalarını sürdürseler de birbirinin alternatifi olmadığı gibi aralarında çok güçlü bir ilişki vardır. Bilinçli olarak bilim kutsallaştırılmaya çalışılsa da bilim inanç sistemi olmayıp kutsal de değildir.
Buna mukabil bilimin temelinde dinlerin özellikle de İslam'ın etkilerini direkt veya dolaylı olarak görmekteyiz. Çünkü, dinin sahibi her şeyin yaratıcısı Allah(cc)'tır. Zaman zaman dinin etkilerini bilim insanları somut olarak ortaya koymaktadırlar.
Elbette ki, Kur'an-ı Kerim ansiklopedi gibi her bakanın her şeyi içinde bulacağı bir kitap olmayıp yerlerin ve göklerin sırlarını içine alan ilahi hazinedir. Bu hazinin içinde yer alan bilgileri başta Peygamber Efendilerimiz(sav) olmak üzere Allah(cc)'ın izin verdiği kişiler bilir ve bildirirler.
Bu bilgilerin bir kısmı tesadüfi olaylarla bir kısmı da insanların uzun süreli çalışmalarıyla da ortaya çıkmaktadır.
Her durumda yoktan var edilen hiçbir şey olmayıp var olanların az bir kısmının farkına varılmasıdır. Onun için hazinenin sahibi dua makamını yok saymak ahmaklık olur. Kul hem çalışacak hem de dua edecek. Yer gök dua üzerinedir.
Arşimet'in hamam küvetinde tasın yüzmesinin farkına varması üzerine "buldum buldum" demesiyle suyun kaldırma gücünü bulmadığı gibi Newton'unda bahçede bir elma ağacının altında otururken elmanın düşmesi üzerine yer çekimini bulmadı. Bunlar zaten var olan şeylerdi sadece farkına vardılar.
Elbette ki, bilim adamı dediğimiz insanların bunların farkına varıp bir kuram olarak ortaya koyması dünyadaki bazı gelişmelere faydası olmuştur ve olacak. Buna bir itirazımız olamaz; ancak, bir kısmının da insanlığın felaketine yol açtığı unutulmamalıdır.
Üniversitede okurken sosyoloji dersinde hocamız Arşimet'in hamam hikayesini ve bu olaydan sonra ağır tonajlı gemilerin yapıldığını anlattı. Söylediklerinde bir yanlış yoktu. Ben de biraz muziplik aslında derin gerçeklere dikkat çekmek amacıyla;
-Hocam Nuh(as) mı önce yaşadı Arşimet mi, diye bir soru sordum. Hocam o anda bana bir şey demedi; ancak, bizden sonraki sınıfta epey şeyler söylemiş(?)
İnsanlık hiçbir dönem boş durmamış kendi yaşadığı devire göre bilimsel çalışmalara devam etmiştir. Bin yıl öncede hastalık yapan virüsler vardı aynı şekilde bu virüslerle mücadele de vardı. Bu mücadeleleri bugün olduğu gibi belli kesimler değil tüm insanlık vermiştir.
İçimizdeki bir sürü İslam düşmanı her fırsatta sanki bilimsel çalışmaları Müslümanlar yapmıyormuş gayri Müslimler yapıyormuş gibi bir algı oluşturarak İslam'ı ve Müslümanları bilim ve teknolojinin önünde engelmiş gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Sanki Müslüman bilim adamlarının insanlığın bilgi birikimine hiçbir katkısı olmamış gibi.
-Hepinize yuh olsun burnunuzun dibini göremeyen beyin körleri!
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de Müslüman bilim insanları da bilimsel çalışmalarda dünyanın çeşitli ülkelerinde aktif yer almaktadırlar.
-Bu geri zekalıların derdi bilim falan değil, din düşmanlığıdır. Bu böyle biline!
Esas üzerinde durmak istediğim husus din ile bilim hiçbir şekilde birbirinin zıttı olmadığı hatta mütemmimi bile olmadığı halde karşıt gibi göstererek çatıştırmaya çalışmalarınadır.
Mütemmimi yani tamamlayıcısı değil, dedim. Bilerek dedim. Bilim dinin tamamlayıcısı değil, olamaz da. Bilim yeni bir duruma, zamana ve kişiden kişiye değişiklik gösterebilirken din asla değişmez!
Din, Allah(cc)'ın olduğu için her şeyi kapsar. Bilimi kutsayanlar Allah(cc)'a inanmadığı için bilime sığınıyorlar. Bilim sığınılacak bir liman değildir. Bu gerçeği en azından kendi insanımız içinde yer alan, lafa gelince Müslümanım diyenler iyi anlamalıdır.
Bilim denen şeyler insana faydası olsa da kurtuluşuna vesile olmaz. İnsanın kurtuluşunu din sağlar. Bu din de en son ve en mükemmel din İSLAM'dır.
İnsan hastalığına şifa bulmak için vesilelerine başvurmakla birlikte Rabb'ine de şifa için dua etmelidir. Çünkü, Allah(cc) izin vermeden vesilelerin hiç bir faydası olmaz.
Şunu da ifade edeyim; Allah(cc)'a ulaştırmayan hiç bir bilim hak yolu göstermez ve sahibini de irşat etmez, felaketine sebep olur.
İstikamet İSLAM marş marş!
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.