Önceki yazımda evliliklerin gereksiz masraflarla zorlaştırıldığı, düğün harcamalarının aşırı borçlanmaya bu durumun aile içi şiddete ve boşanmalara sebep olduğu üzerinde durmuştum.
Bu durum bir toplumun geleceği açısından telafisi mümkün olamayan zararlara yol açacağı kaçınılmaz olup bugünden tedbirler alınmalıdır.
Aile, sadece İslam toplumları için değil; tüm toplumlar için çok önemlidir. Hiçbir toplum aile kurumunun bozulmasını istemez.
Bugün, Batılı toplumlar aile kurumunun bozulmasının olumsuz sonuçlarını yoğun olarak yaşamakta; aile yapısı çökmüş, evlilik azalmış, evlilik dışı yaşam yaygınlaşmıştır.
Ayrıca, ahlaki yozlaşmayı da beraberinde getirmektedir. Evlilik dışı yaşamın yaygınlaşması Müslüman bir topluluk için FELAKETTİR.
Ülkemizde evliliklerin azalmasının yanında evlenme yaşı da her yıl belirgin düzeyde yükselmektedir. Başka bir tehlike boşanmaların artmasıdır.
2017 yılında gerçekleşen 600 bin evlilikten 140 bini bir yıl içerisinde ayrılırken geçen yıl neredeyse evlenenlerin yarısı kadar boşanma gerçekleşmiştir.
Maalesef, bu olumsuz gelişmelere rağmen evlilikler kolaylaştırılacağı yerde her geçen gün zorlaştırılmaktadır.
Evliliği zorlaştıran sosyo-ekonomik sebeplerden bir tanesi de abartılı, yüksek masraflı düğünlerdir. Yeni adetlerle daha da zorlaştırılmaktadır. Korona biraz bu durumu engellemişti ancak, yine de aynı duruma devam edilmektedir.
Peygamber Efendimiz(sav)'in, "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız…" Hadisi Şerifleri mucibince kolaylaştırılması gereken en önemli işlerden birisi de evliliktir.
Düğün dediğin sade, masrafsız olmalı; aslında düğüne bile gerek yok; aile çevresinde sade bir tören yapılması bile yeterlidir. Eşya ve takıda aşırıya kaçılmamalıdır. MEHİR'in ne olduğuna bir bakınız.
Harcamalar söz kesimiyle başlıyor; nişana salon tut, kınaya salon tut, düğüne daha büyük salon tut; tut Allah'ım tut! Yetmedi bir de çetnevir!
-Masraf üstüne masraf; borç üstüne borç!
Düğün sonrası kavgalar başlıyor; evlilikler başlamadan bitiyor. Öyle olmasa yeni evlenen çiftlerin yarıya yakını boşanır mı?
Toplum olarak şu gösteriş merakından bir türlü kurtulamadık. Her şey gösteriş üzerine kurgulanmış; evlenenlerin evlilik sonrası yaşayacağı sıkıntıları düşünen yok!
Durumu iyi olanın ikramda bulunmasına diyeceğimiz bir şey olamaz; ancak, abartmaya da gerek yok!
Bizim Konya'nın klasik düğün yemeğine bir bakalım; hem israf hem masraf hem de yiyenlere zarar; ayrıca da günah!
Pirinçli yoğurt çorbasıyla başlanıyor; arkasından etli pilav, irmik helvası, etli pilav, bamya çorbası, etli pilav yetmedi zerde tatlısı; ekmek ve içecekler hariç!
İnsanlar tıka basa yiyorlar yiyorlar karınları doyuyor, gözleri doymuyor; birbirlerine bakıp bir etli pilav daha istiyorlar!
Dikkat ediniz gelen son pilav iki didiklenip kalıyor. Ondan sonra çöpe; bu büyük günah değil mi?
-O konvoylara ve konvoylarda çalınan kornalara ne demeli?
Kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı olmamalı; bu kul hakkı ihlaline de sebebiyet vermektedir.
Zaten şehirlerimizde trafik kalabalık bir de üstüne düğün konvoyları. İl Güvenlik Kurulu düğün konvoylarını şehir içinde yasaklamalı; trafiği yoğunlaştırmanın yanında kazalara da sebebiyet vermektedirler. Öyle zaman oluyor üç dört tane düğün konvoyu karşı karşıya geliyor; tam bir karmaşa!
Unuttum bir de takılar var. Bizim buralarda takı anonsu pek yoktur. Ne ilkel bir gelenek; tam bir görgüsüzlük!
İnanın, gök görmedik zenginlerin düğünlerinde takılan eşek yükü takıları görünce utanıyorum!
Belki bunu sosyal yardımlaşma gibi görebilirsiniz; ancak, bu gösterişten başka bir şey değil; yardım yapmak isteyen bir zarfa koyar yardım eder.
ki, bu takılar fakire değil, zengine takılıyor.
Düğünlerde Müslüman kadın ve erkeklerin birlikte oynamaları ayrıca üzerinde durulması gereken çok düşündürücü bir konudur. Bu durumun İslam'a göre ne ifade ettiğini öğrenin; öğrendikten sonra da cesaretiniz varsa oynamaya devam edin!
Sonuç olarak; evliliği zorlaştıracak her ne varsa ister gelenek ister başka etkenler ortadan kaldırılmalı; evlilikler kolaylaştırılmalıdır.
Bu durum bir toplumun geleceği açısından telafisi mümkün olamayan zararlara yol açacağı kaçınılmaz olup bugünden tedbirler alınmalıdır.
Aile, sadece İslam toplumları için değil; tüm toplumlar için çok önemlidir. Hiçbir toplum aile kurumunun bozulmasını istemez.
Bugün, Batılı toplumlar aile kurumunun bozulmasının olumsuz sonuçlarını yoğun olarak yaşamakta; aile yapısı çökmüş, evlilik azalmış, evlilik dışı yaşam yaygınlaşmıştır.
Ayrıca, ahlaki yozlaşmayı da beraberinde getirmektedir. Evlilik dışı yaşamın yaygınlaşması Müslüman bir topluluk için FELAKETTİR.
Ülkemizde evliliklerin azalmasının yanında evlenme yaşı da her yıl belirgin düzeyde yükselmektedir. Başka bir tehlike boşanmaların artmasıdır.
2017 yılında gerçekleşen 600 bin evlilikten 140 bini bir yıl içerisinde ayrılırken geçen yıl neredeyse evlenenlerin yarısı kadar boşanma gerçekleşmiştir.
Maalesef, bu olumsuz gelişmelere rağmen evlilikler kolaylaştırılacağı yerde her geçen gün zorlaştırılmaktadır.
Evliliği zorlaştıran sosyo-ekonomik sebeplerden bir tanesi de abartılı, yüksek masraflı düğünlerdir. Yeni adetlerle daha da zorlaştırılmaktadır. Korona biraz bu durumu engellemişti ancak, yine de aynı duruma devam edilmektedir.
Peygamber Efendimiz(sav)'in, "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız…" Hadisi Şerifleri mucibince kolaylaştırılması gereken en önemli işlerden birisi de evliliktir.
Düğün dediğin sade, masrafsız olmalı; aslında düğüne bile gerek yok; aile çevresinde sade bir tören yapılması bile yeterlidir. Eşya ve takıda aşırıya kaçılmamalıdır. MEHİR'in ne olduğuna bir bakınız.
Harcamalar söz kesimiyle başlıyor; nişana salon tut, kınaya salon tut, düğüne daha büyük salon tut; tut Allah'ım tut! Yetmedi bir de çetnevir!
-Masraf üstüne masraf; borç üstüne borç!
Düğün sonrası kavgalar başlıyor; evlilikler başlamadan bitiyor. Öyle olmasa yeni evlenen çiftlerin yarıya yakını boşanır mı?
Toplum olarak şu gösteriş merakından bir türlü kurtulamadık. Her şey gösteriş üzerine kurgulanmış; evlenenlerin evlilik sonrası yaşayacağı sıkıntıları düşünen yok!
Durumu iyi olanın ikramda bulunmasına diyeceğimiz bir şey olamaz; ancak, abartmaya da gerek yok!
Bizim Konya'nın klasik düğün yemeğine bir bakalım; hem israf hem masraf hem de yiyenlere zarar; ayrıca da günah!
Pirinçli yoğurt çorbasıyla başlanıyor; arkasından etli pilav, irmik helvası, etli pilav, bamya çorbası, etli pilav yetmedi zerde tatlısı; ekmek ve içecekler hariç!
İnsanlar tıka basa yiyorlar yiyorlar karınları doyuyor, gözleri doymuyor; birbirlerine bakıp bir etli pilav daha istiyorlar!
Dikkat ediniz gelen son pilav iki didiklenip kalıyor. Ondan sonra çöpe; bu büyük günah değil mi?
-O konvoylara ve konvoylarda çalınan kornalara ne demeli?
Kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı olmamalı; bu kul hakkı ihlaline de sebebiyet vermektedir.
Zaten şehirlerimizde trafik kalabalık bir de üstüne düğün konvoyları. İl Güvenlik Kurulu düğün konvoylarını şehir içinde yasaklamalı; trafiği yoğunlaştırmanın yanında kazalara da sebebiyet vermektedirler. Öyle zaman oluyor üç dört tane düğün konvoyu karşı karşıya geliyor; tam bir karmaşa!
Unuttum bir de takılar var. Bizim buralarda takı anonsu pek yoktur. Ne ilkel bir gelenek; tam bir görgüsüzlük!
İnanın, gök görmedik zenginlerin düğünlerinde takılan eşek yükü takıları görünce utanıyorum!
Belki bunu sosyal yardımlaşma gibi görebilirsiniz; ancak, bu gösterişten başka bir şey değil; yardım yapmak isteyen bir zarfa koyar yardım eder.
ki, bu takılar fakire değil, zengine takılıyor.
Düğünlerde Müslüman kadın ve erkeklerin birlikte oynamaları ayrıca üzerinde durulması gereken çok düşündürücü bir konudur. Bu durumun İslam'a göre ne ifade ettiğini öğrenin; öğrendikten sonra da cesaretiniz varsa oynamaya devam edin!
Sonuç olarak; evliliği zorlaştıracak her ne varsa ister gelenek ister başka etkenler ortadan kaldırılmalı; evlilikler kolaylaştırılmalıdır.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.