Muhterem Müminler!
Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur: "Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar! Sadece Rabbinin büyüklüğünü dile getir."[1] Mekke'de İslâm'ın ilk günlerinde inen bu ayetler, Peygamber Efendimizi toparlanıp kalkmaya, sorumluluk almaya ve tevhid dinini insanlara anlatmaya çağırmaktadır. Peygamberimizin şerefle taşıdığı ve ümmetine miras bıraktığı bu mukaddes görevin adı tebliğdir.
Aziz Müslümanlar!
Cenâb-ı Hak, "Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten alıkoyan bir topluluk bulunsun."[2] buyurarak, zamanı ve zemini aşan bir bilinçle tebliğ görevini sürdürmemizi ister. O halde, yılmadan, yorulmadan insanları doğruya ve doğruluğa davet etmeliyiz.
Cenâb-ı Hak, "Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et ve onlarla en güzel yöntemle mücadele et."[3] buyurarak, tebliğin sağduyu ve hassasiyet gerektirdiğini bildirir. O halde, hakikate çağırırken güzel bir üslûpta, sabırlı ve nezaketli bir tutumda kararlı olmalıyız.
Kıymetli Müminler!
Her birimiz, tebliğ kadar temsil ile de görevliyiz. Anlattığı yüce değerleri yaşamak, İslâm'ın sınırlarına önce kendi hayatında riayet etmek, sözü ile özü bir olmak her müminin sorumluluğudur. Bu konuda Rabbimizin ikazı gayet açıktır: "Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır."[4]
Aziz Kardeşlerim!
Rabbimiz buyuruyor ki, "Allah'a çağıran, salih amel işleyen ve 'Kuşkusuz ben Müslümanlardanım' diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?"[5]
Böyle bir övgüye mazhar olmak için, din-i mübin-i İslâm'ın sarsılmaz hakikatlerini anlatmaya ve hakkıyla yaşamaya gayret edelim. "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz."[6] buyuran Resûl-i Zîşan Efendimizin tebliğ metodunu örnek alalım. İyi niyetle iyiliği inşa etmeye çalışırken, farkında olmadan yıkıp dökmemek için davet ve irşatta bilinçli davranalım.
Kıymetli Müminler!
Hutbemin sonunda, dün itibariyle girdiğimiz hicri 1442. yılın aziz milletimize ve tüm insanlığa sağlık, huzur ve bereket getirmesini Rabbimden niyaz ediyorum. Ayrıca bilinçli olmamızı gerektiren önemli bir hususa daha işaret etmek istiyorum. Yaşadığımız salgın hastalıktan hem kendimizi hem de çevremizi korumak için mümine yaraşır bir duruş sergileyelim. Tedbirlere uyma konusunda özen ve ciddiyetimizle örnek olalım. İhmalkârlığa şahit olduğumuzda güzellikle uyaralım. Hep birlikte yenebileceğimiz bu hastalık aramızda kol gezerken umursamaz davranmanın, Allah katında vebal, toplum içinde de kul hakkı olduğunu unutmayalım.
________________________________
[1] Müddessir, 74/1-3.
[2] Âl-i İmrân, 3/104.
[3] Nahl, 16/125.
[4] Saf, 61/2-3.
[5] Fussilet, 41/33.
[6] Buhârî, İlim, 11.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur: "Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar! Sadece Rabbinin büyüklüğünü dile getir."[1] Mekke'de İslâm'ın ilk günlerinde inen bu ayetler, Peygamber Efendimizi toparlanıp kalkmaya, sorumluluk almaya ve tevhid dinini insanlara anlatmaya çağırmaktadır. Peygamberimizin şerefle taşıdığı ve ümmetine miras bıraktığı bu mukaddes görevin adı tebliğdir.
Aziz Müslümanlar!
Cenâb-ı Hak, "Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten alıkoyan bir topluluk bulunsun."[2] buyurarak, zamanı ve zemini aşan bir bilinçle tebliğ görevini sürdürmemizi ister. O halde, yılmadan, yorulmadan insanları doğruya ve doğruluğa davet etmeliyiz.
Cenâb-ı Hak, "Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et ve onlarla en güzel yöntemle mücadele et."[3] buyurarak, tebliğin sağduyu ve hassasiyet gerektirdiğini bildirir. O halde, hakikate çağırırken güzel bir üslûpta, sabırlı ve nezaketli bir tutumda kararlı olmalıyız.
Kıymetli Müminler!
Her birimiz, tebliğ kadar temsil ile de görevliyiz. Anlattığı yüce değerleri yaşamak, İslâm'ın sınırlarına önce kendi hayatında riayet etmek, sözü ile özü bir olmak her müminin sorumluluğudur. Bu konuda Rabbimizin ikazı gayet açıktır: "Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır."[4]
Aziz Kardeşlerim!
Rabbimiz buyuruyor ki, "Allah'a çağıran, salih amel işleyen ve 'Kuşkusuz ben Müslümanlardanım' diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?"[5]
Böyle bir övgüye mazhar olmak için, din-i mübin-i İslâm'ın sarsılmaz hakikatlerini anlatmaya ve hakkıyla yaşamaya gayret edelim. "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz."[6] buyuran Resûl-i Zîşan Efendimizin tebliğ metodunu örnek alalım. İyi niyetle iyiliği inşa etmeye çalışırken, farkında olmadan yıkıp dökmemek için davet ve irşatta bilinçli davranalım.
Kıymetli Müminler!
Hutbemin sonunda, dün itibariyle girdiğimiz hicri 1442. yılın aziz milletimize ve tüm insanlığa sağlık, huzur ve bereket getirmesini Rabbimden niyaz ediyorum. Ayrıca bilinçli olmamızı gerektiren önemli bir hususa daha işaret etmek istiyorum. Yaşadığımız salgın hastalıktan hem kendimizi hem de çevremizi korumak için mümine yaraşır bir duruş sergileyelim. Tedbirlere uyma konusunda özen ve ciddiyetimizle örnek olalım. İhmalkârlığa şahit olduğumuzda güzellikle uyaralım. Hep birlikte yenebileceğimiz bu hastalık aramızda kol gezerken umursamaz davranmanın, Allah katında vebal, toplum içinde de kul hakkı olduğunu unutmayalım.
________________________________
[1] Müddessir, 74/1-3.
[2] Âl-i İmrân, 3/104.
[3] Nahl, 16/125.
[4] Saf, 61/2-3.
[5] Fussilet, 41/33.
[6] Buhârî, İlim, 11.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.