Kur'an-ı Kerim'in lafzıyla da manasıyla da ilişkisi olmayan veya çok az ilişkisi olan kişiler Kur'an-ı Kerim'in gönüllerdeki yerini zayıflatmak için iki hususu eleştiri konusu yapıyorlar.
Bunlar:
1-Mushafa, yani Kur'an- Kerim'in kitap haline gösterilen saygıya,
2-Kur'an-ı Kerim'in lafzından okunmasına,
Bunların öne sürdüğü gerekçe; Kur'an-ı Kerim'in kitap haline saygı ve lafzından okunmasına gösterilen ihtimamın Kur'an-ı Kerim'i anlamak için gösterilmemesidir.
Bu gerekçe mantıklı gibi gelse de kesinlikle hiçbir mantığı olmadığı gibi tam bir tuzaktır. Bu tuzağa karşı Müslümanlar çok dikkatli olmalıdırlar.
Bu gerekçeyi öne sürenlerin bir kısmının normal hayatlarında İslami yansımanın olmadığı ve İslami olan her şeye mesafeli olduğu; bir kısmının ise geldiği sosyal çevre itibariyle dine uzak olmadığı; ancak, dinin emir ve yasaklarını yerine getirmede sıkıntılarının olanlardır.
Bir de hoca tiplemeli adamlar var ki, bunlar maksatlı ve ne yaptıklarının gayet farkındadırlar.
Yani, kahir ekseriyetinin genel durumunu şöyle tarif edebiliriz; sorulunca Müslüman hatta dindar, yaşadıkları hayata bakınca Müslümanlığın yansıması yok!
Samimiyetimle söylüyorum; çoğunun Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerden haberi olmadığı gibi böyle bir dertlerinin de olmadığını görüyor, biliyoruz!
Azıcık Kur'an-ı Kerim'den nasibi olan bu gerekçeleri öne süremez; çünkü, Kur'an-ı Kerim'e saygı ve lafzıyla okuma, anlaşılmasına engel olmadığı gibi tam tersi büyük katkı sağlar.
Çevrenize bir bakarsanız Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflere uygun hayat yaşamaya çalışların kahir ekseriyetinin Kur'an-ı Kerim'e en çok saygı gösteren ve lafzından en çok okuyanların olduğunu görürsünüz.
Aslında bunların derdi meal okutup her okuyanın kendine göre yorumlar yapmasının yolunu açmak.
Mealciliğin Deizme zemin hazırladığını aklıselim tüm hocalar dile getirerek Müslümanların dikkatini bu hususa çekmeye çalışmaktadırlar.
Elbette ki, meal okunabilir; birçok hocamız sohbet ve vaazlarında Ayet-i Kerimelerin meallerini Müslümanların istifadesine sunmaktalar.
Kur'an-ı Kerim'de her okuyanın anlayabileceği Ayet-i Kerimeler olmakla birlikte her okuyanın anlayamayacağı Ayet-i Kerimeler de vardır.
Bu Ayet-i Kerimeleri anlamak için kişinin ilmi alt yapısının çok kuvvetli olması gerekmektedir.
Hatta, âlimlerimizin çoğu Müslümanları aydınlatmak için bu Ayet-i Kerimeleri kendileri yorumlamak yerine bu alanda ilmi yeterliliği çok yüksek konumda olan âlimlerimizin yorumlarına göre açıklama yapmaktadırlar.
Çünkü, herkes kendine göre Ayet-i Kerim'e ve Hadis-i Şerifleri yorumlamaya kalkarsa herkese göre bir din ortaya çıkar ki, bunun sonucu kişiyi felakete götürebilir.
-Meal okuyarak Kur'an-ı Kerimden hüküm çıkarmaya yeltenmeyecek şuurlu bir Müslümanın meal okumasında ne sakınca olabilir ki?
Bu konuyu oraya buraya çekmeden meal okumanın sakıncalarını ortaya koyan insanların kaygıları iyi anlaşılmalıdır.
-Hangi Müslüman Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifleri anlayarak amel eden Müslümanı istemez?
Ancak, İslam'ı yaşamak için ehli sünnet bir mezhebe tabi olup mezhebe uygun olarak iman ve amel edilmelidir.
Bir Müslüman İslam'ı sadece Kur'an-ı Kerime göre yaşamaya çalışırsa yaşayamaz. Bu Kur'an-ı Kerimin eksikliğinden değil, bizim Kur'an-ı Kerim'i anlama yetersizliğimizdendir.
Kur'an-ı Kerim sadece iman, ibadet, cennet, cehennemden bahseden bir kitap değil; hayatın tüm alanlarını kapsayan Yüce Rabb'imizin insanlığa gönderdiği en son kutsal kitaptır.
Bu büyük kitaba saygı gösterme ve lafzından okumanın çok büyük faziletleri olup her Müslüman asla saygıda kusur etmediği gibi lafzından okumayı da ihmal etmemelidir.
Gelecek yazımda inşallah devam edeceğim.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.