Halk arasında çalma hastalığı olarak bilinen kleptomani; hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı halde kişinin bir şeyler çalmasıdır. Kişi, çalma dürtüsüne karşı koyamamakta ve gittiği yerlerden bir şeyler aşırmaktadır.
Kleptomani zengin hastalığı olarak da bilinir. Hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı halde gittiği yerlerden bir şeyler çalan insanlara tanık olmuşuzdur. Çalınan şeyler maddi değeri olmayan küçük şeylerdir. Kişi, satın alacak kadar parası olduğu halde sırf çalma dürtüsünü tatmin etmek için çalar. Kişi bunu çalmak zorundadır; çünkü çalmadığı zaman kendisinde rahatsızlık hisseder.
Kişi, önceden çalmak için bir plan yapmaz ve çalma davranışı daha çok alışverişte anlık olur. Kişi hastalığının farkındadır; fakat karşı konulamaz bir dürtünün esiri olmuştur. Çalma öncesi gerginlik yaşasa da çalma eylemi kişinin sıkıntısını giderir ve doyum sağlar.
Kişi, çalma hastalığının farkında olduğu için çaldığı şeyi daha sonra ya geri getirir ya da parasını öder. Getiremeyenler de mahcubiyetlerinden getiremezler. Hatta market çalışanlarına durumu anlatıp daha sonra parasını ödeyenler de vardır.
İstanbul'da büyük bir markette çalışırken müşterimiz olan bir amca vardı. Her gün bir şeyler geri getirirdi. Getirdikleri daha çok tırnak makası, bulaşık süngeri, çatal, kaşık gibi türlerdendi. Bu amca, marketteki her alışverişte bir şeyler çalar evine gittikten sonra da aldıklarını tekrar markete getirirmiş. Market sahibi ve çalışanları amcanın durumunu bildikleri için onu anlayışla karşılarlardı.
Bu hastalığın psikodinamiğinde stres, sıkıntılı ortam, aile içi huzursuzluk ve en önemlisi de sevgiden mahrum kalmak yatmaktadır. Bilinçdışı olmakla beraber, bu tür davranışa teşebbüs edenler, ailesini insanlar arasında küçük düşürerek intikam almaya çalışırlar. Yeteri kadar kendisiyle ilgilenilmeyen ve sevilmeyen çocuk, misafirlikte diğer çocukların oyuncaklarını, okulda hiç ihtiyacı olmadığı halde arkadaşının kalemini, silgisini çalarak kendince intikam alma çabası içine girer.
Hiçbir ihtiyacı olmadığı halde sürekli arkadaşlarının kalem ve silgilerini çalan çocukla yaptığım görüşmede, çocuğun anlattıkları hem çok ilginç hem de Kleptomani Hastalığına çok iyi bir örnektir.
Çocuk çalma eylemini anne babasından intikam almak için yaptığını söylüyor ve şöyle devam ediyor:
"Hocam, okuldan eve gittiğim zaman annemi evde bulamıyorum. Annemi okul dönüşü komşuların evinde kapı kapı dolaşarak aramaktayım. Annemi bulduğum zaman sevincini yaşamak bir yana arkadaşlarının içinde bakışlarıyla beni suçlamaktadır. Evde benimle fazla ilgilenmediği gibi acıktığımı söylediğim zaman bana ya öğün saatini beklememi söyler ya da buzdolabını gösterir.
Babamı zaten hiç sormayın varlığıyla yokluğu belli değil. Evde olduğu zaman sanki ben yokmuşum gibi davranır. Varsa yoksa onun için iş, güç. Tabi bana da her zaman sorar, paraya ihtiyacın var mı diye? Oysa benim paraya değil, benim için çok değerli olan; fakat anne babam için fazla önemli olmayan ilgi ve sevgiye ihtiyacım var.
Ben de anne babamdan bana göstermedikleri ilgi ve sevginin intikamını; ancak falanın çocuğu okulda hırsızlık yapmış dedirterek alabilmekteyim. Aslında yaptığım hareket hiç doğru değil; fakat kendimi bunu yapmak zorunda hissediyorum. Burada en çok üzüldüğüm şey de arkadaşlarımın kalemlerini ve silgilerini aradıkları zaman bulamamaları."
Peki, ilk hırsızlığını nerde ne nasıl yaptın diye sorduğumda; Kleptomaninin psikodinamiğine uygun çok güzel cevap verdi:
"Mutfağımızdan tatlı çalarak…"
Hans Zulliger: "Tatlı sevginin yetersizliği olursa çocuk da kimse görmeden yiyecek atıştırtma, çalma, yalan söyleme ve tatlı yiyeceklere yönelmektedir." der.
Bu Çocuklar için Neler Yapılmalı?
Bu çocuklar için neler yapılması gerektiğini ve çocukların neler istediklerini yukarıda anlattığım olaydaki çocuk, çok güzel anlatmaktadır. Ben burada temele inilerek bu konuya ayetler ve hadisler ışığında bakılmasını istiyorum.
Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak: "Kendinizi ve aile efradınızı Cehennem ateşinden koruyun!" (Tahrim, 66/6)
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) de:"Çok Müslüman evladı, babaları yüzünden Veyl ismindeki Cehenneme gidecektir. Çünkü bunların babaları, yalnız para kazanmak ve keyf sürmek hırsına düşüp ve yalnız dünya işleri arkasında koşup, evlatlarına Müslümanlığı ve Kur'an-ı kerimi öğretmediler. Ben böyle babalardan uzağım. Onlar da benden uzaktır. Çocuklarına dinlerini öğretmeyenler Cehenneme gidecektir." (S.Ebediyye)
"Çocuklarınıza ikram edin ve onları güzelce terbiye edin." (İbn Mâce, Edeb, 3)
"Hepiniz, bir sürünün çobanı gibisiniz. Çobanın sürüsünü koruduğu gibi siz de evinizde ve emriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız! …" (Müslim)
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.