Çocuklar bu dönemde psikolojik olarak kendilerini kızgın, üzüntülü, ihmal edilmiş, sevilmeyen ve kendine değer verilmeyen bir kimse olarak hissederler. Aslında bunu sadece kendilerinin yaşadıklarını düşünerek hiç kimsenin kendilerini anlamadığını düşünürler. Oysa aynı duyguları arkadaşlarının da yaşadığını aklının ucuna bile getirmezler. Çocuklar bu duygular içinde kendisini arkadaşlarından ve toplumdan uzak tutmaya çalışır.
Çocuklara bu duygusal yoğunluğun sadece kendilerinin yaşamadığını diğer arkadaşlarının da yaşadığını, bunun ergenlik döneme özgü olduğunu uygun bir şekilde anlatılmalıdır
Çocuklar bu dönemde hayal kurmaya bağlı olarak yalnız kalma isteği olacaktır. Bunun sonucunda da çocuklar kendi odalarında saatlerce kapalı kalabilirler. Bazen bu, ergenin kendi dış görünüşünü iyi bulmamasına bağlı olarak arkadaş çevresi ile birlikte olma yerine odasına da kapanabilir. Çocuk arkadaşları tarafından aranmamasını davranışlarına değil de dış görünümüne bağlayabilir.
Burada aileye düşen görev çocuğa insanların değerlendirmelerinin dış görünüşe göre olmadığı hal ve hareketler göre olduğunu, arkadaşlarının hepsinin farklı farklı görünüşün olduğun, diğer arkadaşlarının da kendisinin yaşadığı duygu ve düşünceleri yaşadığını herkesin kendi derdine düştüğü, herkes karşısında kişilerden aynı şeyler duymak istediğini konusunda çocuklar bilgilendirilmelidir.
Ergenlerde Davranış Gelişimi:
Ergene davranışlar konusunda aile çocuklara karşı karalı ve tutarlı olmak zorundadır. Çocuklar ergenlik dönemindeki gelişimlerine bağlı olarak davranışlarında tutarsızlıklar olabildiği gibi ailenin keyfi tavırları da etkili olabilir. Bunun için bu dönemde çocuklar yetişkin gibi davranınca sen daha çocuksun, çocuksu davranınca da kocaman adam oldun tepkisiyle karşılaşmamalıdır. Çocuğun davranışları konusunda aile çocuğu ikilem içinde bırakmamalıdırlar.
Aile bu dönemde çocukların olumlu davranışları pekiştirmeli ve olumsuz davranış dediğimiz çocuksu davranışları ise görmezlikten gelmelidirler.
Ergenlik dönemde çocuklarda; büyüklerine karşı gelme, söz dinlememe, istenileni kulak ardı etme, ani tepki, çabuk ağlama, çabuk sinirlenme gibi olumsuz davranışları görülebilir. Çocukların bu davranışlarının nedenleri arasında hormon salgısının bu dönemde fazla olması ile birlikte fiziksel ve duygusal gelişimin aynı oranda gelişmemesine bağlıdır.
Aileler bu dönemde çocukların reflekssel ve duygu yoğunluğu tepkilerine daha anlayışlı olmaları ve çocuklarla kısır döngü içine girmemeleri gerekir.
Ergenlik döneminde yine bu çocuklar kendilerine konan kuralları ya yok saymaya yâda muhalefetlik etmeye kalkarlar. Bunun nedeni olarak çocuklar; kendilerinin de büyüdüğünü doğruyu yanlışı ayırt edebileceklerini, kendi kararlarını kendilerinin verebileceklerini, kendilerinin de duygu ve düşüncelerine saygı duyulması gerektiği düşünürler.
Burada aileler çocuklarının kararlarına saygı duymaları gerektiği gibi kararlar konusunda çocuklarla işbirliği içinde olunmalı ve bu konuda esnek davranılması gerekir.
Kuralların kendisi için konmadığı toplumun sağlığı için konduğu konusunda ergen bilinçlendirilerek toplumsal uyumun alt yapısı oluşturulması sağlanır.
Çocuklarda ki bu iniş ve çıkışların ruhsal olgunluğun bedensel ve fiziksel gelişmeye ayak uyduramamamsından kaynaklanmaktadır..
Bu dönemde ergenler laftan anlamadıkları gibi söz dinlemedikleri görülür. Bununla birlikte ailenin istediğinin tersini yapma eğilimi vardır. Bu da çocuğun aileden bağlılığın azaldığı ve arkadaş çevresinin kendisi için daha önemli olduğunu göstermektedir. Ailenin çocuklarının kendilerinden tamamen uzaklaştığı hissine kapılmamaları gerektiği ve model arayışı içinde olduğunu düşünmesi gerekir.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.