Daha öncede konu eksenli yazılarımda İslami Cemaat ve Tarikatlara kim, niye karşı hatta düşman olur açıklamalarına yer vermiştim.
Doğrusu, yazımda tekraren bu konu üzerinde durmayı düşünmüyordum; ancak, bir sürü cahil cühelanın televizyonlarda İslami Cemaat ve Tarikatları sürekli olumsuz yönde gündemlerinin konusu yapmaları üzerine kendimi yazma zorunluluğunda hissettim.
Bu iftiracı adamları görmeden, duymadan "it ürür kervan yürür" anlayışı çerçevesinde hizmet etmeye devam etmenin doğruluğunu kabul ediyorum; ancak, medyanın gücüyle olumsuz etkilenen insanların bilgilendirilmesinin de zaruri olduğunu düşünüyorum.
Elbette ki, fitneye sebep olmadan her duyarlı Müslüman bu olumsuz etkileri en aza indirmek için gücü ve imkanı nispetinde her türlü aracı kullanarak mücadelenin içinde aktif yer almalıdır.
Olumsuz etkilenen insanlara gerçekleri anlatmamak, bilgilendirmemek bilen insanlar açısından Allah(c.c.) katında büyük vebaldir.
Amacımız, kimseyi kötülemek ve itham etmek olmamakla birlikte gerçekleri eğmeden bükmeden tüm çıplaklığı ile açıklamaktır.
Hiçbir kastı olmadan sadece bilgisizliklerinden olumsuz düşünce içinde olanlarda kendilerini bu vebalden kurtaramazlar.
Yüzde 99'nun kendisini Müslüman tanımladığı bir ülkede İslami Cemaat ve Tarikatlara karşıtlık ve düşmanlığın nedenlerini bulmak için kafa yorarım.
Müslüman açısından bu düşmanlığın mantığını bulamadığım için konu ile ilgili Hadisi Şerif açıklamalarını araştırdım.
Müslümanların kafalarına takılan her türlü sorunun cevabı ve sorunun çözümünü Hadis-i Şeriflerde bulmak mümkündür.
Gayeleri sadece Allah(c.c.)'ın dinini öğretmek ve yaşatmak olan İslami Cemaatlere neden karşı ve düşman olunduğunun cevabını da bulmak için yapmış olduğum araştırmalarda kısmi de olsa bazı açıklamalara ulaştım.
Konu ile ilgili yaptığım araştırmalarda ümmetin ilki ile sonları arasında yaşanan ve yaşanacaklarla ilgi birçok Hadis-i Şerif açıklamasının olduğunu gördüm.
İslam'ın ilk yıllarında Müslümanlar inançlarından dolayı büyük zorluklarla karşılaşmış, yadırganmış, aşağılanmış, çeşitli sıkıntı ve işkencelere maruz bırakılmış ve en önemlisi de akılsızlıkla suçlanmışlardır.
İşte İslami Cemaat ve Tarikatların bugünkü yaşadığı durum ümmetin ilklerinin yaşadığı duruma her geçen gün benzemektedir.
Bunun nedenin de ümmetin içeri ve dışarıdan yapılan planlı çalışmalarla bozulmasından kaynaklı olduğuna inanıyorum.
Hepinize soruyorum:
-Bu ümmetin evlatları inançtan fikre, giyimden kuşama kadar yabancı kültür ve sapık fikirlerin etkisi altında değil mi?
-Etkisi altında olmasa Allah(c.c.)'ın kitabı Kur'an-ı Kerim'e Peygamber Efendimiz(s.a.v.)'in sünnetine hizmet eden kişi ve kuruluşlar aşağılanır toplumdan tecrit edilmeye çalışılır mı?
Böyle bir durum yok diyenler yapılan araştırmalarda İslami Cemaat algısının hangi seviyelerde olduğunu görebilirler.
Hadis-i Şeriflerin açıklamalarına göre bunların yaşanılması kaçınılmaz olup yaşanacak, buna inancımız tam ve şüphemiz yok!
Ancak, niye saf aslında ahmak Müslümanlar bu planın bir parçası oluyorlar buna bir anlam veremiyorum!
Aklınızı başınıza alın ve sözlerimi dikkatlice dinleyin ve kararınızı ona göre verin:
Hangi şart altında olursa olsun Ehli Sünnet temelli İslami Cemaat ve Tarikatlara karşıtlık ve düşmanlık İslam düşmanlığıyla eşdeğerdir.
Elbette ki, her kişinin eleştirilebilecek hata ve kusurları olabilir, hangimizin hata ve kusuru yok ki?
Hata ve kusurlar saygı sınırları aşılmadan muhataplarına söylenebilir; ancak, hakaret etmek hele hele ağır ithamlarla bulunmak doğru olmadığı gibi kişiye telafisi çok zor olan zararlara yol açabilir.
Ayrıca, Müslümanlar İslami Cemaat ve Tarikat düşmanı odakların olumsuz propagandalarının etkisi altında kalarak bunların planlarının bir parçası olmamalıdır.
Bu odaklara karşı bütün Müslümanlar her türlü önyargılarından uzaklaşıp Müslüman şuuruyla birlikte mücadele etmenin çabası içinde olmalıdır.
Hiçbir Müslüman kendisini İslami mücadeleden muaf tutamaz, mücadelenin içinde aktif bulunmak zorundadır!
Gençlerimiz ateizm, deizm ve her türlü sapık düşüncenin kapsamı alanında telef olup giderken biz bunun mücadelesini vereceğimiz yerde "filan cemaat böyle filan cemaat şöyle" diyerek boş ve zararlı işlerle uğraşıyoruz.
İslami Cemaat ve Tarikatlar ülkemizde ehli sünnet akidesinin yani İslam'ın yaşaması ve yaşatılmasının en önemli eğitim merkezleridir.
Ahmaklığı bırakıp gerçekleri görmenin vakti geldi de geçiyor, son pişmanlık fayda vermez!
Çok uzatmadan; "15 Temmuz Darbesinin" öncesi ve sonrası süreç ile tarikat adı altında ortaya çıkan şaklaban ve tecavüzcülerle gerçek Ehli Sünnet İslami Cemaat ve Tarikatları ilişkilendirerek kötülemek, aşağılamak büyük günahtır!
Herkes cennetini de cehennemini de kendisi seçer, benden söylemesi!
Yok efendim "İslami Cemaatler devlette kadrolaşıyorlarmış, devleti ele geçireceklermiş" bunların hepsi iftira hepsi safsata!
İslami cemaatler için en büyük devlet bir kişinin hidayeti, iman üzere yaşaması ve iman üzere bu dünyadan öbür dünyaya göçmesidir.
Biliyorum bunu anlamakta güçlük çekiyorsunuz amma gerçek budur!
İnşallah kadrolaşma konusu üzerinde ayrıntılı bir yazı yazarım.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.
Bu ümmetin evlatları inançtan fikre, giyimden kuşama kadar yabancı kültür ve sapık fikirlerin etkisi altında değil mi?
YanıtlaSilDEĞIL HOCAM!!!
Çocukları ve toplumu etkileyen yabancı toplumlar değil, bilakis kendi insanımız.
Bir örnekle; Esra Erol, müge anlı, ve ekseri TV kanallarını incelemek gerekir, kasıtlı bir yayın politikası yurutulmuyor diyemezsiniz...koş koca siyasetçilerin sabah soyledikleri akşam yalanlanmakta, doğrular ortaya çıkmakta iken, fakirlik övünülecek bir durum dedikten sonra Mercedes e binip iki ayrı villada oturur iken, huzur hakkı adı altında 6 yerden maaş alıp, millete asgari ücrete tamah ettirenler, liyakat sahibi olmayanların akademisyen, genel müdür bürokrat vb makamları akraba arasında toplumun gözüne soka soka yaptığı bir ülkede ben sizin bu sozunuze KATILMIYORUM!
RTÜK denilen kurum vatandaşı bilinçlendirmek amaci guden bütün haber kaynaklarina ceza yagdirmakta iken nedense bu kanallara kol kanat germekte. Bir cemaat ve tarikatın ehli sünnet olup olmadığı mevzuu ise tam bir kesmekestir. Kim neye göre karar verecek... Bugün Avrupada israf neredeyse yok! Insanların alın teri herbir kuruşuna kadar ödeniyor, kıskançlık, haset yok, hırsızlık neredeyse yok, sokaklari tertemiz, müthiş bir dayanışma var, ama bunların hiç biri bizim TV kanallarinda gösterilmez, neden? Çünkü toplum analiz edilmiş, kilcallara kadar inilmis ve sonuç olarak ilgi alanları tespit edilmiştir. Evet ahlaksız bir toplum yapımız var ki ona göre bir yayın politikasi uygulanıyor. Gelelim cemaatlere ve tarikatlara, kaset furyalarinda savrulan, tecavüz haberleri ile çalkalanan, şeyhlik ve mertebe peşinde koşan makam ve mevki arayan, zamanı okuyamamış ruhunu kavrayamamış bu sebeple topluma yön vermekten aciz cemaat ve tarikatlara... Ellerinde ki onca imkana rağmen rakamlar ortada, gençlik gidiyor, 40 yaş üstü zaten
Düşünme becerisini kaybetmiş, peki nasıl olur?
Bunca İmam Hatip ve Kur'an kurslarına rağmen, harcanan onca paraya rağmen nasıl?
Cevabını söylemekte faide var, hiçbir hizmet İhlas dairesinde olmadığı sürece daim ayakta kalamaz! Okul açmakla kuran kursu açmakla, İslamin bayraktarligini yapacak nesiller yetistiremezsiniz! Ancak kulu kulluk yapacak yığınlar meydana getirirsiniz. Bu yığınlar ise siyasetçiler için oturdukları makamların sigortaları hükmündedir. Doğruları söylemenin ciddi bedelleri olduğu donemlerse hakikati haykirmayanlar için hele ki bu ilim ehli ise büyük bir vebali vardır. Avam da kendi hissesine düşeni alacaktır. Daha önce yazdım gene yazıyorum," Bu günler kötü günler, gelecek günlerden iyi günler..."