Bir amaç için gönderilen bütün canlılar, ölmeden önce kendini gerçekleştirme adına kendi soyunun devam etmesini ister. Bu amaçla da canlıların ölümünden önce kendini gerçekleştirme adına kimisi yavru meydana getirirken kimisi de çekirdek bırakmaktadır.
Dünyada var oluş amaçlarının arasında her canlı gibi insanoğlu da neslinin devam etmesini ister. Kendini gerçekleştirme ve soyunun devamı için evlenen insanoğlu, çocukları olunca onları en güzel şekilde yetiştirebilme kaygısı içine düşerler. Çocuklar yürüyüp konuşmaya başlayınca sadakayı cariye adına çocuklarını ideallerine uygun en güzel şekilde eğitip yetiştirmek isterler. Her şey istemekle olsaydı ideallerini gerçekleştirme adına dünyada da hiçbir mutsuz insan olmazdı. Bu amaçla ideallerindeki çocuk yetiştirme ile gerçek çocuk yetiştirme arasındaki fark, anne babaların elini kolunu bağlamaktadır.
Çocuklarının eğitimlerinin gerçekten de zor olduğunu anlayan anne babalar, onların eğitimi konusunda sıkıntı yaşamaya başlarlar. Çoğu anne baba çocuklarının eğitimlerinin diğer canlıların yavruları gibi olacağını zannetmişledir. Yani yemeğini suyunu ver tamam. Ondan sonra yaramazlık yapmayan uslu uslu oturan, derslerine çalışan, büyüklerine karşı gelmeyen, anne babasını sözünü dinleyen bir çocuk olmasını beklerler.
Çocukları diğer canlıların yavrularından ayıran en büyük özellikleri de eğitimlerini kişiliklerinin üzerine kurmaktır. Her çocuk gibi her meyvenin fidanı da aynı şartlarda aynı kalıplarda yetiştirilmeye çalışıldığı zaman verimlilik adına gerçek üretim yapılamayacağı bir gerçektir. Portakal fidanıyla elma fidanının, incir fidanıyla erik fidanının yetiştirilme ve bakımları aynı gibi görünse de, iklim şatlarına duyarlılıkları, su ihtiyaçları, bakım ve ilaçlanması meyve verimleri farklı olmaktadır. İşte her meyve ağacını elma ağacı gibi yetiştirmeye kalktığımız zaman diğer meyve ağaçlarından istenilen şekilde verim alınamayacağı bir gerçektir. Çocuk eğitimi de meyve fidanının yetiştirilmesine benzer. Görünüşte her meyve ağacı yetiştirilmesi benzer gibi görünse de bu işin bilgi ve beceri istediğini bilmeyenimiz yoktur.
Çocuklar, çocuk olarak birbirlerine benzer gibi görünseler de aslında her çocuk farklı özelliktedir. Bırakın bütün çocukların birbirlerine benzemelerini, kardeşler arasında olduğu kadar ikizler arasında bile büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bu çocukların dış görünüşleri farklı olduğu gibi akıl, zekâ, kabiliyet ve anlayışları da farklıdır.
Evde bir çiçeği dahi yetiştirirken onun özelliklerine göre hareket ettiğimize göre "dünyaya en güzel şekilde yaratılarak" gönderilen çocuklarda kendi özelliklerine göre yetiştirilip eğitilmelidir.
İşe çocuklarımızı tanımakla başlamalıyız. Evde yetiştirdiğimiz bir çiçeğin ne zaman su, ne zaman gübre, ne zaman ilaç istediğini öğrendiğimiz gibi çocuklarımızın da ihtiyaçlarını da öğrenmeliyiz.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.