İslam tarihçisi İhsan Süreyya Sırma'nın 1987 yılında yayınlanan eserinin ismidir. Bu eser İslam tarihi özellikle Hz. Peygamber devri olaylarını anlatarak onlardan günümüz insanına dersler veren bir kitaptır. Olayları aktarırken yorumlarını katması ve tarihin şuur vermek için okunması gerektiğini savunduğu için bir anlamıyla tarih felsefesidir. Şimdi ise hem kitabın içeriği ile ilgili hem de İslam tarihindeki boykot olayının yakın tarihimizdeki olaylara benzerliğini anlatmaya çalışacağız.
İhsan Süreyya Sırma, eserindeki tarihçilik ilkelerinin biraz da dışına çıkarak olayları günümüzdeki bazı kavramlar ile ilişkilendirir. Mekke şehir devletinin uygulamalarını günümüz sömürgeci devletlerine benzetir. Mekke şehrinin zengin ve nüfuzlu kimselerini de bugün dünyaya hâkim olduğu varsayılan bazı liderler benzetir. Onlar ticaretleri ve etkinlikleri için pek çok masum insana eziyet etmektedirler. Hz. Peygamber ve son İlahi vahye kadar onların bu düzenine meydan okuyan olmamıştır. Eğer meydan okuma girişimleri olursa bu liderler meydan okuyan kişileri yok etmeye çalışmaktadırlar. Mekke'nin hukuk sistemi ve diğer tüm unsurlar bu liderlerin keyfine göre işlemektedir.
Hz. Peygamber, Allah'tan aldığı vahiy doğrultusunda dini tebliğe başlamıştır. Bu olay Mekke liderleri tarafından ilk başta umursanmamıştır. Mekke liderleri üstünlüğün takva üzerine olduğunu bildiren ayetlerden rahatsız olmuşlar ve Müslümanlar ile mücadeleye başlamışlardır. Müslümanlar ile mücadelenin ilk boyutu olan yok sayma metoduyla istenilen netice elde edilememiştir. İkinci metot ise pazarlıktır. Resulullah, iman esasları konusunda taviz vermemiştir. Hatta kendisine sunulan dünyalık "cazip" teklifleri reddetmiştir. Bu durum Mekkeli müşrikleri boykot yapmaya yöneltmiştir.
Boykot, Mekkeli müşriklerin, Müslümanlara karşı uyguladıkları dışlama ve yok sayma politikasıdır. Bu politikanın ekseninde ticaret yapmama, selam vermeme, kız alıp vermeme gibi toplumsal esaslı yaptırımlar uygulanmaktaydı. Ancak bu süreç Mekke toplumunun yapısından kaynaklı nedenlerle uzun sürememişti. Fakat bu noktadan sonra Müslümanlar Mekke'de daha fazla barınamamışlardır. Hicret olayı ile Medine şehir devletine giden yol açılmıştır.
Ülkemizin yakın tarihinde 28 Şubat 1997 tarihinde alınan kararlar devrin başbakanı olan Necmettin Erbakan'a zorla imzalatılmıştır. Nitekim kararları açıklarken Merhum Başbakan'ın yüzünden boncuk boncuk terler akmıştır. Bu süreç Türk tarihinde post modern darbe olarak kabul edilmiştir. İslam tarihindeki boykot misali Müslümanları sindirmeyi amaçlamıştır. Sürecin 1000 yıl devam edeceği uygulayıcıları tarafından ifade edilmiştir. Allah'ın kudreti üzerinde kudret yoktur. Planlayıcıların en hayırlısı Allah'tır. Bu süreç tıpkı boykot olayı gibi uzun soluklu olmamıştır. Ama bu sürecin mağdurları ve olaylardan olumsuz yönde etkilenen pek çok insan vardır. Bir kısmı haklarını alsalar da hakkı teslim edilmeyen insanlar da bulunmaktadır. Rabbim tarihimizden ders alıp şuurlanmayı nasip etsin. Selam ve dua ile
Mustafa AK
Seydişehir AİHL Tarih öğretmeni
İhsan Süreyya Sırma, eserindeki tarihçilik ilkelerinin biraz da dışına çıkarak olayları günümüzdeki bazı kavramlar ile ilişkilendirir. Mekke şehir devletinin uygulamalarını günümüz sömürgeci devletlerine benzetir. Mekke şehrinin zengin ve nüfuzlu kimselerini de bugün dünyaya hâkim olduğu varsayılan bazı liderler benzetir. Onlar ticaretleri ve etkinlikleri için pek çok masum insana eziyet etmektedirler. Hz. Peygamber ve son İlahi vahye kadar onların bu düzenine meydan okuyan olmamıştır. Eğer meydan okuma girişimleri olursa bu liderler meydan okuyan kişileri yok etmeye çalışmaktadırlar. Mekke'nin hukuk sistemi ve diğer tüm unsurlar bu liderlerin keyfine göre işlemektedir.
Hz. Peygamber, Allah'tan aldığı vahiy doğrultusunda dini tebliğe başlamıştır. Bu olay Mekke liderleri tarafından ilk başta umursanmamıştır. Mekke liderleri üstünlüğün takva üzerine olduğunu bildiren ayetlerden rahatsız olmuşlar ve Müslümanlar ile mücadeleye başlamışlardır. Müslümanlar ile mücadelenin ilk boyutu olan yok sayma metoduyla istenilen netice elde edilememiştir. İkinci metot ise pazarlıktır. Resulullah, iman esasları konusunda taviz vermemiştir. Hatta kendisine sunulan dünyalık "cazip" teklifleri reddetmiştir. Bu durum Mekkeli müşrikleri boykot yapmaya yöneltmiştir.
Boykot, Mekkeli müşriklerin, Müslümanlara karşı uyguladıkları dışlama ve yok sayma politikasıdır. Bu politikanın ekseninde ticaret yapmama, selam vermeme, kız alıp vermeme gibi toplumsal esaslı yaptırımlar uygulanmaktaydı. Ancak bu süreç Mekke toplumunun yapısından kaynaklı nedenlerle uzun sürememişti. Fakat bu noktadan sonra Müslümanlar Mekke'de daha fazla barınamamışlardır. Hicret olayı ile Medine şehir devletine giden yol açılmıştır.
Ülkemizin yakın tarihinde 28 Şubat 1997 tarihinde alınan kararlar devrin başbakanı olan Necmettin Erbakan'a zorla imzalatılmıştır. Nitekim kararları açıklarken Merhum Başbakan'ın yüzünden boncuk boncuk terler akmıştır. Bu süreç Türk tarihinde post modern darbe olarak kabul edilmiştir. İslam tarihindeki boykot misali Müslümanları sindirmeyi amaçlamıştır. Sürecin 1000 yıl devam edeceği uygulayıcıları tarafından ifade edilmiştir. Allah'ın kudreti üzerinde kudret yoktur. Planlayıcıların en hayırlısı Allah'tır. Bu süreç tıpkı boykot olayı gibi uzun soluklu olmamıştır. Ama bu sürecin mağdurları ve olaylardan olumsuz yönde etkilenen pek çok insan vardır. Bir kısmı haklarını alsalar da hakkı teslim edilmeyen insanlar da bulunmaktadır. Rabbim tarihimizden ders alıp şuurlanmayı nasip etsin. Selam ve dua ile
Mustafa AK
Seydişehir AİHL Tarih öğretmeni
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.
Ben söylenen sözlerin tesadüfi olarak söylendiğini kabul edilemez buluyorum, 1000 yıl ifadesinin altını doldurmadan yani toplumun her bir hücresine kendi adamlarını yerleştirmeden bu şekilde bir ifadenin ortaya çıkması mümkün değildir. Evet boykot devam etmekte hemde artan bir zulümle dünyanın heryerinde, eski dönemler ile farklılıkları ve benzerlikleri var mesala bu yüzyılda kendi zulumlerini ; para, makam , mevki ve şehvet gibi unsurlar ile satın aldıkları, altından kalkamayacaklari suçları işleterek, adeta kapı kulu haline getirdikleri figuranlar ile... Fark nedir; bu figuranlar müslüman görünümlü!
YanıtlaSilCamii cemaatinden, ağızları dualı, kadınları kapalı kendileri sakalli (bir yere kadar). Bak Afganistan'a, kız çocukları okula gidemiyor, lakin yönetimdeki kişilerin kız çocukları katar da Dubai de eğitim alıyorlar. Türkiye ile soylecek zaten hiçbir sözüm yok,veylosun o zalimlere, onlara meyledenlere... Korkudan hakikati söyleyemeyen, menfaati uğruna yalinayaklikta birbiri ile yarisip, zulme ortak olanlara...
Sözüm özü; biz bu kafa ile devam edersek değil 1000 yıl, kıyamete kadar bu şekilde devam edecektir vesselam. Bu satırları tarihe not düşmek adına yazıyorum. Umudumu kaybetmiş değilim, çünkü mutlak galip yalnız Allah'tır.O'ndan ümidini yalnız kâfirler keser.
Sayıları çok, oyunları çetin olsada aleytlerin ışığı, ve sünnetten aldığımız ders ile biiznillah muvakkat olacağız inşallah.
Selam ve dua ile...