Aile bireyleri akşam bir araya gelip bu yılki okul harçlıkları konusunda bir toplantı yaparlar. Toplantı sonucu aile bütçesi de düşünülerek ilkokula gidene şu kadar, ortaokula gidene şu kadar, liseye gidene şu kadar üniversiteye de gidene şu kadar diye bir karar alınır. Yine 15 tatilde ikinci dönem içinde durama göre tekrar değerlendiririz denilir.
Anne istişare soncunda alınan karardan dolayı eşine teşekkür eder. Çünkü der; bu şekilde alınan karar sonucunda ailede hem aidiyet duygusunu gelişmesine (yani ben de ailem için önemliyim) hem de aile ekonomisi hakkında çocuklar, bilgilendirilerek sorumluluk bilincinin gelişmesini sağlamış olduk.
Baba maaşını alınca kimseye bir şey demeden ilkokul, ortaokul ve liseye giden çocuklara aynı harçlığı verir. Duruma tanıklık eden anne, çocukların olmadığı bir zamanda bey ne oldu da herkese aynı parayı veriyorsun. Biz ne karar almıştık. Baba da ben böyle uygun gördüm der. Anne de sitemli bir şekilde: Derdim para değil ister bir ver ister bin ver, derdim ailece aldığımız kararın uygulanmamasıdır. Yani ailecek aldığımız kararın istişare etmeden değiştirmendir. Başka bir ifade ile senin kararlı ve tutarlı olmamandır." der.
Peki Nedir Bu Kararlı ve Tutarlı Olmak?
Tutarlılık; kişinin söyledikleriyle yaptıklarının birbirleriyle uyumlu olması halidir. Çocuk eğitiminde tutarlılık; çocukların sergilemiş oldukları aynı davranışlara anne babaları tarafından aynı geribildirimlerin verilmesidir. Başka bir ifadeyle söylem ve davranışların yer ve zamana göre değişmemesi ve süreklilik arz etmesidir.
Kararlılık ise; tutarlı olma adına kararları uygulamada ve devam ettirmede süreklilik arz etmesidir. Çocuk eğitiminde kararlı olmak demek; "evet ve hayırların" zorunlu olmadıkça değişmemesidir. Başka bir ifadeyle çocuğa geribildirimler bugün farklı yarın farklı verilmemesidir.
Anne Babaların Kurallarını "Üf!"lemek
Annelerin istekleri ve evde koydukları kurallar babalar tarafından çiğnenmeyip desteklendiği zaman çocukların zihnine "Sözü dinlenilmesi gereken anne" modelini işlenmiş olacaktır. Aksi olduğu zaman çocuklar, kendi başına buyruk söz dinlemeyen çocuklar olacaklardır. Tabi ki bu sadece anneler için geçerli değildir. Babalar içinde geçerlidir. Babanın koyduğu kuralları da anneler desteklemeyip kaldırmaya çalışırsa aile ilişkilerini olumsuz etkileyecektir. Başka bir ifadeyle aile içindeki kurallar "Üf!!!" olacaktır.
Kurallara "Üf!!!" demeyen bir çocuk yetiştirilmek isteniyorsa anne babalarda birbirlerinin kurallarına "Üf!!!" dememeleri gerekir. Aksi takdirde bu kurallar yıkılırsa bunun altından ne anneler ne de babalar kalkabilir.
Konuyu biraz açacak olursak; annenin izin verdiğine baba izin vermiyorsa ya da babanın koyduğu kuralı anne kaldırıyorsa çocuk eğitiminde bir tutarsızlık vardır. Yine anne babanın yasakladığı bir şeyi büyükanne ya da dede tarafından "O daha çocuk, bırak yapsın!" deniliyorsa yine bir tutarsızlık vardır demektir. Bu gibi tutarsızlıklar çocuklarda kafa karışıklığına neden olmakta neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenememelerine neden olmaktadır.
Yine anne babaların normal zamanlar ile duygu yoğunluğu yaşadığı zamanlarda verdikleri farklı tepkilerde çocukları olumsuz etkilemektedir. Anne babalar; normal zamanlarda çocukların yaramazlıklarına gülüp geçerlerken; canları sıkkınken "bayramlık ağızlarını açıyorlarsa" bir tutarsızlık vardır. Bunun yanında çocukların olumlu davranışlarına karşı abartılı sevgi ifadesi kullanılıp ardından da çocukların en küçük olumsuz hareketlerinde nefret ifadeleri kullanılıyorsa anne babanın duygularında da bir tutarsızlık vardır demektir.
Kişilerin ruh halleri olaylara farklı tepki vermelerine neden olsa da çocuklar, anne babalarının yaşadıkları duygu yoğunluklarını düşünemedikleri için her zaman doğal olmaya çalışırlar. Anne babalarının değişen tepkileri çocukların da tutarsız hareket etmelerine neden olacaktır.
Çocuklara "Üf!'lemeyi" Nasıl Öğretiyoruz?
Çocukların istediklerini aldırma ve yaptırma konusunda ağlamalarına, sızlanmalarına, olmadık isteklerine karşı; "Yok yok"un, "Hayır"ın, "Sus sus"un, nasihatin ve hatta cezanın dahi fayda etmediğine şahit olmuşuzdur. Çocukların olmadık istediğine karşı bizim tepkimiz ise; sadece "Al şunu da, kapat çeneni!" olur.
Çocuklar isteklerini yaptırma ve aldırma konusunda anne babalarını zorladıkları özellikle iki yer vardır. Biri alışverişte diğeri de misafirlikte. Çocuklar anne babalarının bu gibi yerlerde isteklerine "hayır" diyemediklerini çok iyi bilmektedirler.
Çocuklar alışverişte iken hoşuna giden bir şey gördükleri zaman anne babalarından önce sessiz ve kibarca isterler. Anne babalarının "hayır" cevabına karşı bu sefer normal bir sesle isterler. Kendilerine verilen olumsuz cevaba rağmen isteklerini bu seferde yüksek sesle isterler. İstekleri yine anne babaları tarafından geri çevrilirse bu sefer ağlama kozunu kullanırlar. Eğer bunda da başarılı olmazlarsa kendilerini yerlere atıp ağlayarak isteklerini yaptırmaya çalışırlar.
İşte bu durumda anne babalar "rezil olmamak adına" çocukların isteklerini yerine getirirlerse çocuğa bundan sonra "ben almazsam, isteklerini bu şekilde isteyerek aldırtabilirsin" mesajı verilmektedir. Başka bir ifadeyle önce kibarca iste. Almazsam yüksek sesle iste. Yine alamazsam ağlayarak iste. Yine olmadı yerlere yatarak ağlayarak iste. İşte o zaman "ben rezil olmamak adına alıp veririm" mesajı verilir. Bu mesaj sonrası çocuklar, olmayacak isteklerini anne babalarından nerede ve nasıl isteyeceklerini öğrenmektedirler.
Oysa anne babalar, çocukların yersiz ve zamansız isteklerine karşı verdikleri hayırların arkasında kararlı bir şekilde durmuş olsalardı, çocukların isteme şekillerini de disipline etmiş olurlardı. Anne babalar, bu gibi yerlerde bir iki kez rezil olurlardı ama çocuklara "hayır"larını "evet"e, "evet"lerin de "hayır"lara dönüştüremeyeceklerini öğretirlerdi. Başka bir ifade ile çocuklar, anne babalarının bir konuda kafayı kaldırıp "hayır" dediğine ne yaparsan yap "evet" dedirtemeyeceklerini öğrenirlerdi.
Bu ve buna benzer örnekler çocukların yemek yeme konusunda da yaşanmaktadır. Çocuklar genelde öğün saatlerinde sofraya oturmak istemezler. Annelerde sofraya oturmayan çocuklara tepki olarak diğer öğüne kadar hiçbir şey vermeyeceklerini söylerler. Aradan biraz zaman geçtikten sonra karnı acıkan çocuk, annenin etrafında dolanmaya başlar. Ardından da acıktığını ve bir şeyler istediğini sözel olarak ifade edemese de davranış olarak ifade ederler.
Anneler burada çocuklara karşı kararlı davranmazlarsa evde sürekli yemek yeme problemi yaşanacaktır. Kararsız bir davranıştan çocukların öğrendiği "sizin öğün saatiniz değil ben istediğim zaman yemeğimi yerim" olacaktır. Oysa anneler, verdikleri kararların arkasında durup kararlı bir şekilde dursalardı çocuklar, öğün saatlerinde yemek için sofraya oturmasını öğreneceklerdi. Bu da evin kuralları öğretme adına hem kendileri rahat edecekti hem de çocuğun kişiliğine olumlu katkı sağlayacaktı. Bunun sonucunda çocuklar ilerde verdikleri kararlarda kararlı ve tutarlı davranma konusunda bir kişilik geliştireceklerdir.
Kuralları "Üf!"letmemek için Ne Yapılmalı?
Anne babalar çocuklarını eğitip yetiştirirken, söylem ve davranışlarıyla kararlı ve tutarlı davranmaları gerekir. Söylediği sözü hayatında yaşayıp uygulamayan ve konuda çocuklarına uygun model olamayan anne babalar, söyleyecekleri sözlerin de hiçbir faydası olmayacaktır. Özü sözüne uymayan ve söylemleri sadece sözde kalan anne babaların sözleri de çocukların yanında hiçbir değeri olmayacaktır. Cenab-ı Hak; "Ey iman edenler niçin yapmayacağınız şeyleri söylersiniz." (Saff,2) buyurmaktadır.
Bir gün Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz Abdullah bin Amr'ın çocukluğunda, evlerinde misafir iken, annesi ona bir şey vereceğini söyleyerek yanına çağırdı. Rasûlullah Efendimiz çocuğa ne vermek istediğini sordu. Annesi hurma vereceğini söyledi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.); "Eğer aldatıp bir şey vermeseydin sana bir yalan yazılmış olurdu," buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, 3/447).
Anne babalar çocuklarla ilişkilerinde tutarsızlıktan uzak durma adına yalandan da kaçınmaları gerekir. Çünkü bugün birçok tutarsızlığın temelinde yalan yatmaktadır. Birçok anne baba ev içi kuralları koyma ve uygulamada yaşadıkları tutarsızlıkları açıklamak için yalana sığınmaktadırlar. Yalana sığınmamak ve çocukları ikilem içinde bırakmamak için kuralların nedenleri ve amaçları açık açık izah edilmelidir. Bu da çocukların aile hayatında kadar okul ve toplumsal hayatta da neleri yapmaları ya da neleri yapmamaları gerektiğini öğretecektir.
Anne babalar, koydukları kurallarda tutarlı olmaları kadar bu kuralları uygulamada da kararlı olmaları gerekmektedir. Televizyon seyretmek ve cepten internete girmek; yemek yerken ve ders çalışırken yasaksa bu kural her zaman uygulanması gerekir. Bunun yanında ANNENİN KOYDUĞU KURALI BABA, BABANIN KOYDUĞU KURALI ANNE KALDIRMAMALIDIR.
Sonuç olarak çocukların günlük hayatta olduğu gibi ileriki hayatlarında da dengeli ve tutarlı bir kişilik geliştirmeleri için öncelikle anne babaların dengeli ve tutarlı davranmaları gerekir. Çocukların gözünde anne babalar, özel hayatlarında farklı, toplumsal hayatta farklı davranıyorsa çocukların tutarlı davranışı öğrenmeleri de çok zor olacaktır. Çocukların gözünde anne babaların saygınlıklarının azalmaması için her zaman her yerde kararlı ve tutarlı olmaları gerekir.
Daha Fazla Bilgi İçin: M. Emin Karabacak-Mustafa Karabacak, Sinirli Anne Babaların AKILLI TELEFONLA İMTİHANI, Ensar Neşriyat, 2. Baskı, İstanbul.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.