Keşan Doğa Çevre ve Kültür Derneği (DOÇEK), doğa ve tarihin içiçe geçtiği, yüzyıllar öncesinin izlerini taşıyan "Isauria/Tuz Yolu" rotasında unutulmaz bir yürüyüş etkinliğine imza attı. 16 kişilik ekiple gerçekleştirilen bu kamp yüklü yürüyüş, Antalya'nın Akseki ilçesine bağlı Çimiköy'den başlayarak İnişdibi köyünde sona erdi.
Roma döneminde Via Sebaste adıyla anılan ve antik çağlarda İç Anadolu ile Akdeniz'i birbirine bağlayan bu yol, zamanla Toroslarda yaşayan Yörüklerin tuz ticaretinde kullandığı bir güzergâh haline geldi. Yürüyüşçülerin ayak bastığı taş döşeli yollar, unutulmaya yüz tutmuş antik köprüler ve doğal güzelliklerle çevrili bu rotayı "Isauria Yolu" olarak literatüre kazandıran kişi ise doğa ve tarih sevdalısı Mehmet Gültekin.
EFSANEVİ ROTADA BİR YOLCULUK
DOÇEK ekibi, geçtiğimiz yıl tamamladıkları Bozkır-Çimiköy etabının ardından bu yıl, Çimiköy'den İnişdibi'ne uzanan yaklaşık 75 kilometrelik bölümü yürüdü. İlk günü hafif bir hazırlık aşaması olarak geçiren ekip, ikinci günden itibaren kamp yüküyle Akdeniz'in sert coğrafyasında doğanın güzelliklerini ve zorluklarını göğüsledi.
Antik Roma'dan günümüze ulaşan Gebedere Köprüsü'nden geçerken yaşanan heyecan dolu anlar, yağmurlu bir gecenin ardından kaygan taşlarda ilerlemenin zorluğu ve heyelanla değişmiş patikalarda verilen mücadele, bu yürüyüşü hafızalara kazıdı. Sadıklar köyünden Çaltılıçukur'a kadar uzanan rotada taş döşeli yollar, çam ve sedir ormanlarının serin gölgeleri, ekip üyelerini hem büyüledi hem de sınadı.
DOÇEK RUHU VE DAYANIŞMA
Yürüyüş boyunca DOÇEK ruhu, ekip anlayışı ve paylaşım ön plandaydı. Grubun özverisi ve doğaya duyduğu sevgi, bu zorlu ama bir o kadar da ödüllendirici etkinliği mümkün kıldı. Etkinliğe VELBİS adına katılan Mehmet Erkul ve Eskişehir'den Hülya Okutan'ın katılımıyla zenginleşen ekip, yerel halkın sıcak misafirperverliğiyle de unutulmaz anılar biriktirdi.
Belenalan köyünde Havva Arıcı'nın desteği ve Hatice–Muhammed Güzel çiftinin bahçesini açarak sunduğu konukseverlik, Sadıklar Köyü Muhtarı Mevlüt Demir'in yardımları ve Çaltılıçukur'da Muhtar Dursun Yüksel'in desteği, DOÇEK ailesine unutulmaz bir dostluk bırakırken; Mehmet Gültekin hocanın bu antik rotayı yürüyüşçülere kazandırmadaki emeği bir kez daha takdirle anıldı.
BİR ROTA, BİR HİKÂYE
Isauria Yolu, sadece bir yürüyüş rotası değil; tarih, doğa ve insani değerlerin buluştuğu bir yaşam tecrübesi. DOÇEK, bu kadim yolu bir kez daha adımlayarak, geçmişin izlerini bugüne taşıdı ve doğa severlere bu eşsiz güzellikleri deneyimleme çağrısında bulundu.
"Taş döşeli yollar, antik köprüler ve Akdeniz'in zorlu ama büyüleyici doğası… Anlatılmaz, yaşanır!" diyen DOÇEK ekibi, bu efsanevi yürüyüşü "Büyük DOÇEK Ailesi"nin dayanışması ve doğa sevgisiyle taçlandırdı.
DOÇEK Başkanı Hakan Eşme, "Her zaman yaptığımız olağan faaliyetlerin dışında bu tür faaliyetlerle grubun doğa sporlarındaki vizyonunu da geliştirmeyi amaçlıyoruz. Önümüzdeki günlerde yine farklı bir etkinlik içinde olacağız. Bu unutulmaz etkinliğe katılan ekip üyelerimize çok teşekkür ediyoruz." dedi.
Roma döneminde Via Sebaste adıyla anılan ve antik çağlarda İç Anadolu ile Akdeniz'i birbirine bağlayan bu yol, zamanla Toroslarda yaşayan Yörüklerin tuz ticaretinde kullandığı bir güzergâh haline geldi. Yürüyüşçülerin ayak bastığı taş döşeli yollar, unutulmaya yüz tutmuş antik köprüler ve doğal güzelliklerle çevrili bu rotayı "Isauria Yolu" olarak literatüre kazandıran kişi ise doğa ve tarih sevdalısı Mehmet Gültekin.
EFSANEVİ ROTADA BİR YOLCULUK
DOÇEK ekibi, geçtiğimiz yıl tamamladıkları Bozkır-Çimiköy etabının ardından bu yıl, Çimiköy'den İnişdibi'ne uzanan yaklaşık 75 kilometrelik bölümü yürüdü. İlk günü hafif bir hazırlık aşaması olarak geçiren ekip, ikinci günden itibaren kamp yüküyle Akdeniz'in sert coğrafyasında doğanın güzelliklerini ve zorluklarını göğüsledi.
Antik Roma'dan günümüze ulaşan Gebedere Köprüsü'nden geçerken yaşanan heyecan dolu anlar, yağmurlu bir gecenin ardından kaygan taşlarda ilerlemenin zorluğu ve heyelanla değişmiş patikalarda verilen mücadele, bu yürüyüşü hafızalara kazıdı. Sadıklar köyünden Çaltılıçukur'a kadar uzanan rotada taş döşeli yollar, çam ve sedir ormanlarının serin gölgeleri, ekip üyelerini hem büyüledi hem de sınadı.
DOÇEK RUHU VE DAYANIŞMA
Yürüyüş boyunca DOÇEK ruhu, ekip anlayışı ve paylaşım ön plandaydı. Grubun özverisi ve doğaya duyduğu sevgi, bu zorlu ama bir o kadar da ödüllendirici etkinliği mümkün kıldı. Etkinliğe VELBİS adına katılan Mehmet Erkul ve Eskişehir'den Hülya Okutan'ın katılımıyla zenginleşen ekip, yerel halkın sıcak misafirperverliğiyle de unutulmaz anılar biriktirdi.
Belenalan köyünde Havva Arıcı'nın desteği ve Hatice–Muhammed Güzel çiftinin bahçesini açarak sunduğu konukseverlik, Sadıklar Köyü Muhtarı Mevlüt Demir'in yardımları ve Çaltılıçukur'da Muhtar Dursun Yüksel'in desteği, DOÇEK ailesine unutulmaz bir dostluk bırakırken; Mehmet Gültekin hocanın bu antik rotayı yürüyüşçülere kazandırmadaki emeği bir kez daha takdirle anıldı.
BİR ROTA, BİR HİKÂYE
Isauria Yolu, sadece bir yürüyüş rotası değil; tarih, doğa ve insani değerlerin buluştuğu bir yaşam tecrübesi. DOÇEK, bu kadim yolu bir kez daha adımlayarak, geçmişin izlerini bugüne taşıdı ve doğa severlere bu eşsiz güzellikleri deneyimleme çağrısında bulundu.
"Taş döşeli yollar, antik köprüler ve Akdeniz'in zorlu ama büyüleyici doğası… Anlatılmaz, yaşanır!" diyen DOÇEK ekibi, bu efsanevi yürüyüşü "Büyük DOÇEK Ailesi"nin dayanışması ve doğa sevgisiyle taçlandırdı.
DOÇEK Başkanı Hakan Eşme, "Her zaman yaptığımız olağan faaliyetlerin dışında bu tür faaliyetlerle grubun doğa sporlarındaki vizyonunu da geliştirmeyi amaçlıyoruz. Önümüzdeki günlerde yine farklı bir etkinlik içinde olacağız. Bu unutulmaz etkinliğe katılan ekip üyelerimize çok teşekkür ediyoruz." dedi.
Kaynak : kesaninnesesi.com
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te Bozkır Haber'e abone olun.